Bakan Dinçer, 4+4+4 eğitim sisteminin hayata geçiriliş süreci olan 4 aylık sürede 42 bin okul ve yaklaşık 700 bin öğretmenle ilgili karar verme durumunda kaldıklarını vurgulayarak, "Onlarla ilgili kararları verdikten sonra okulların iç yapıların gözden geçirilmesiyle ilgili ayrıca bir düzenleme ihtiyacı vardı. Onun ötesinde mevcut sistemle alakalı olarak seçimlik derslerin belirlenmesi, bunların müfredatının açıklanması ve uygulama stratejilerinin geliştirilmesi gerekiyordu. Milli Eğitim Bakanlığı sahip olduğu kapasiteyi burada tüm kamuoyuna gösterdi. Bütün bunların hepsini büyük aksamaya izin vermeksizin gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı.
"66 İLE 72 AYLIK ÇOCUKLARDAN RAPOR ALANLARIN ORANI YÜZDE 4"
Bakan Dinçer, yeni sisteme karşı çıkan velilerin rapor almasıyla ilgili tartışmalara ilişkin, "Gördük ki rapor alan velilerimizin oranı çok düşük. Onlarda gerçek sebeplerle alıyorlar. 66 ile 72 ay arasındaki çocuklarımızdan rapor alan öğrenci sayısı 23 bin 901, toplam rakamın içerisindeki oranı yüzde 4. 66 aylık olup rapor alan çocuklarımızın sayısı 7 bin 300 civarında. 72-74 aylık olan ve buna karşın rapor alan çocuklarımız da var. Çünkü hakikaten fiziki veya zihni gelişimini tamamlamadı ya da çocukların bu yıl eğitime başlaması uygun bulunmadı. Ben hepsinin gerçek nedenlerle rapor aldığını düşünüyorum" dedi.
"ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA OKULA GİTMESİ KARDEŞLİĞİ GÜÇLENDİRİR"
Bakan Dinçer, PKK'yla bağlantısı olan BDP ve bazı sendikaların yaptığı açıklamalara nazaran, çocukların daha erken yaşlarda okula başlamalarının Türkiye'de kardeşliğin pekişmesine yardım edeceği bir uygulama olduğunu belirtti.
Seçimlik derslerin ise bir toplumun ortak değerlerini ürettiğini ve birlikteliği sağlayacak sonuç doğurduğunu anlatan Dinçer, "Kürtçe dersinin seçimlik olarak verilmesi gibi Türkiye'de etnik birçok talebi karşılayan bir eğitim anlayışı ortaya koymaya başladık. Bunların her birisinin demokrasi geliştikçe, bu tip ihtiyaçlara biz olumlu ihtiyaçlar verdikçe toplumda kardeşliği pekiştiren, dayanışmayı artıran ve bölücülerin istifade ettikleri zemini ortadan kaldıran bir sonuç doğuracak. Bu açıdan bakıldığında bu tip uygulamaların bazılarına rahatsızlık verdiğini görmek lazım" ifadelerini kullandı.
"DİYARBAKIR'DA EN ÇOK SEÇİLEN DERS KÜRTÇE DEĞİL, SİYER DERSİ"
Türkiye'deki öğrencilerin kamuoyundaki tartışmaların ötesinde seçimlik derslerde çok dengeli bir dağılım ortaya koyduklarına dikkat çeken Dinçer, "Dolayısıyla bu dengeli dağılım arasında belirli bir şekilde 'illa bu dersi alacağım' diye yoğunlaştığını görmek mümkün değil. Seçimlik derslerin herkesin ilgisine göre kaydığını görüyoruz. 11 başlık altında aşağı yukarı 9 derste yoğunluk olduğunu gördüm. Örnek vermek gerekirse,Diyarbakır'da Kürtçe dersini herkesin seçeceğini düşünürsünüz ama öyle değil. Diyarbakır'da en çok seçilen ders, peygamber efendimizin hayatını konu alan siyer dersi, Kur'an-ı Kerim dersi daha sonra geliyor, daha sonra matematik uygulamalarıyla ilgili ders ve ardından Kürtçe dersi geliyor. Giderek farklılaşan, çocukların her birisinin ilgi alanlarına doğru kaydıklarını gördüm ve çok mutlu oldum" şeklinde konuştu.
Kürtçe bilen yeterli sayıda öğretmen ve eğitmen bulunup bulunmadığına ve bu dersi kimlerin vereceğine ilişkin kesin bir tablonun oluşmadığını belirten Bakan Dinçer, "Ama normalde Fars dili mezunu olan öğretmenlerimize, diyelim ki Kürtçe bilen Türkçe öğretmenlerine, Kürtçe bilen sosyal bilgiler öğretmenlerine bu yıl yetki vereceğiz" dedi.
İzmir Haberleri