Öncelikle AI’yı biraz açmak lazım; bu teknoloji arama motoru gibi havuzdan bir bilgiyi sunmaktan öte, insan beyninin problem çözme ve karar verme yetisini taklit ediyor. Ayrıca yaratıcılık konusunda da oldukça yol katettiğini söyleyebilirim.
AI görüntü üreticisi programları kullanarak, saniyeler içinde hayal gücünüzü zorlayacak görüntüleri üretebilirsiniz. “Hortumundaki kanaryaya gülerek bakan yeşil fil” yazdığınızda size bunu çizebiliyor, ne istediğiniz hayal gücünüze kalmış üstelik ne kadar fazla detay eklerseniz sonuç o kadar kontrolünüz altında oluyor.
AI hikaye üreticisi programları da aynı mantık çerçevesinde çalışıyor, çok süslü betimlemeler olsa da yaptığım denemelerde okuyanı heyecanlandıran sürpriz unsuru, mizah ya da gerilimin eksik olduğunu deneyimledim. Ancak bu daha başlangıç…bu programlarda yaptığınız her deneme AI’nın kendisini düzeltmesi ve iyileştirmesi için bir geri bildirim sunuyor.
Bu hafta içinde Grammy Ödüllerinin organizatörü The Recording Academy, yeni bir kural getirerek ödülü sadece bir insanın kazanabileceği kararını aldı. Son 10 yılın en çok sevilen 100 şarkısını analiz edip ortak parametrelerle hit olacak yeni bir şarkı üretmek bu iki harfli dostumuz için çok zor olmayacaktır.
İzlediğimde çok etkilendiğim 2002 yılı yapımı Bilim Kurgu Filmi “Simone”, aktrislerin kaprislerinden usanmış bir yönetmenin filminde bilgisayar simülasyonu yapay zeka aktris kullanmasını ve şöhretle işlerin karmaşık hale gelmesini işlemişti. Yakın gelecekte telif hakkı ile korunan dünyaca meşhur yapay zeka sinema sanatçıları, Hollywood’ta sesli filme geçişteki gibi bir devrin sonunu getirebilir. 24 saat çalışabilen, milyon dolar istemeyen, repliklerini hatasız oynayabilen sinema sanatçılarına Grammy gibi Oscar ödüllerinin kapısı da kapatılacak mı, bunu zaman gösterecek.
Gelelim bu yazıyı yazmamdaki esas sebep olan konunun korkutucu boyutuna… Reuters’te bu hafta okuduğum bir haber bana “hortumunda kanaryaya gülerek bakan yeşil fil” çizen bu iki harfli eğlenceli dostumun çok da masum olmayabileceğini hissettirdi. Aralarında OpenAI CEO’su Sam Altman’ın da aralarında olduğu 350 kadar uluslararası AI şirketi yöneticileri salı günü “AI teknolojisi yüzünden insan ırkının yok olma riskinin nükleer savaş ya da salgın hastalık gibi toplumsal ölçekli risklere ilave edilmesi gereken küresel öncelik olması” metnini yayınlayıp imzaladılar.
Defalarca okumama rağmen hala içimde aynı ürpermeye yol açan bu açık endişe metni; AI teknolojisinin neler yapabileceğini birinci elden gören kafeslerindeki ( şimdilik ) hayvanın gücünden korkmuş bir CEO topluluğu görüntüsü çizdi.
Peki bakalım bu yazdıklarımı AI teknolojisi nasıl resimledi.