Ak Parti genişletilmiş il başkanları toplantısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu millet, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının ezanın Türkçe okunmasına son vermelerini asla unutmadı, unutmuyor. Ben inanıyorum ki bu millet, her şey unutulsa bile, sırf ezana iade ettiği hürmetten dolayı Adnan Menderes'i gönlünde ve hafızasında taşıyacaktır" dedi.
Geçmişte ülkenin nasıl yönetildiği, ekonominin nasıl yönetildiği, dış politikada nasıl bir vizyon sergilendiği, siyasetin nasıl yapıldığının mazeret olamayacağına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'de hizmetin anlamını, hizmet etmenin yöntemini değiştirmiş bir parti olduklarını anlattı. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz, devlet idaresinin, ekonomi yönetiminin siyaset yapmanın, siyaset üretmenin yöntemini değiştirmiş bir partiyiz. Biz hiçbir konuda elimiz kolumuz bağlı oturamayız. Hiçbir konuya seyirci kalamayız. Hiçbir konuda sessiz, tepkisiz duramayız. Zira biz üzerimizde milletin emanetini taşıyoruz. İşte her saniyemizi, hatta her anımızı millete hasrettik ve millete hasredeceğiz. 780 bin kilometrekarenin her bir zerresine, 75 milyon vatandaşımızın her birine ulaşmak, oraya hizmet götürmek zorundayız."
"28 ŞUBAT SONRASI UYGULAMALARIN EKONOMİYE AĞIR DARBE VURDUĞUNU MİLLETİMİZ TECRÜBE ETTİ"
Başbakan Erdoğan, muhalefet partilerinin, kamuoyunda 4+4+4 düzenlemesi adıyla anılan eğitim sistemini kademeli olarak yeniden şekillendiren düzenlemeye karşı yaptığı yorumlarına ilişkin olarak, "Maalesef yalan doğrudan çok daha hızlı yol alır ve yol alıyor. En başta bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizle kurduğumuz muhabbeti idame ettirmek, muhafaza etmek ve güçlendirmek zorundayız. Yalan, iftira, karalama, maalesef doğrudan daha hızlı yayılıyor. Muhalefet partilerinin hemen her konuda ürettikleri yalanların, iftiraların, yürüttükleri karalama kampanyalarının, doğrunun önüne geçmemesi için biz her an uyanık olacağız" diye konuştu.
"Geçtiğimiz hafta cuma günü TBMM tarihi oturumlardan birine şahit oldu ve kademeli eğitim AK Partili milletvekillerinin yoğun gayreti, yoğun mücadelesiyle yasalaştı" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Aziz milletimiz, bizim ne yapmak istediğimizi ve ne yaptığımızı çok ama çok iyi biliyor ve bize destek veriyor. 28 Şubat'ın bu ülkenin üzerine nasıl bir karabasan gibi çöktüğünü gördü, yaşadı. Hep birlikte yaşadık. 28 Şubat sonrası uygulamaların ekonomiye, sosyal hayata özellikle de eğitime nasıl bir ağır darbe vurduğunu milletimiz tecrübe etti. Aklı selim sahibi herkes kademeli eğitimin ne anlama geldiğini biliyor ve bunu inanın yürekten destekledi, destekliyor ama biz bununla yetinemeyiz. Biz 75 milyonun tamamının hükümetiyiz. 75 milyonun partisiyiz. 75 milyonun her birine ulaşmak zorundayız. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin yalanla, iftirayla, karalamayla yürüttüğü kampanyayı, biz samimiyetin ve muhabbetin diliyle bozmak zorundayız."
Erdoğan, CHP'nin yasanın görüşmeleri sırasında sergilediği tavra ilişkin, "Açıkçası CHP gerek Komisyon'da gerek Genel Kurul'da hakaret etmekten, şiddet uygulamaktan, ortamı germekten ve tahrik etmekten vakit bulup da kademeli eğitimin ne anlama geldiğini, ne anlam taşıdığını idrak edemedi. Konuşmaktan dinlemeye fırsat bulamadılar. Eğer dinleselerdi, eğer dinlemeye fırsat bulabilselerdi inanın kendi çocukları adına bu yasaya destek vereceklerdi. Ama ideolojik saplantılarının bir perde gibi örttüğü idrakleri, maalesef mevzuu anlamalarına engel oldu" dedi.
"CHP GENEL BAŞKANI'NIN KONUŞMALARINA BAKIN, 'KESİNTİSİZ EĞİTİMLE KADEMELİ EĞİTİM ARASINDAKİ FARKI GÖREMEDİĞİNİ' GÖRECEKSİNİZ"
CHP'nin yasa çıktıktan sonra da 'yalan ve yanlış şekilde kamuoyunu yanıltma gayreti içinde' olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"CHP Genel Başkanının konuşmalarına bakın. Kesintisiz eğitimle, kademeli eğitim arasındaki farkı göremediğini, anlayamadığını, yeni yasanın neler getirdiğini bilmediğini göreceksiniz. Biliyorsunuz en başından beri, iki senedir eline tutuşturulan kağıtları gerçek zannedip peşine düştü. Eline bir gazete alıp o gazeteyle iktidarı suçlamaya kalkıyor. Gerçek başka, belge. Gazete haberleri hiçbir zaman belge olamaz ama bizi bu gazete haberleriyle yargıladılar. Biz de onlara aynı dille cevap vereceğiz. 'Kayseri'de yolsuzluk var' dedi açığa düştü. İşte mahkeme kararları hepsi çıktı ortaya. Mahkeme kararları neticesinde ne oldu, açığa düştü. Özür diledin mi dileyebildin mi. Milletim 2 oydan birini AK Parti'ye vermek suretiyle sana gereken dersi, gereken cevabı verdi. 'Bir bakan ÖSYM'ye mail göndermiş, torpil yaptırmış' dedi, onda da açığa düştü. Ne oldu özür diledi mi, yok. Çünkü bunların kitabında böyle bir şey yok. Kürsüde önüne konulan notu bile okuyamadı. Orada da açığa düştü. Şu anda da kademeli eğitimle ilgili eline tutuşturulan yalan yanlış bilgi notları üzerinden kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Biz buna müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz. Biz yalanların, doğrulardan hızlı yayılmasına, yalanın doğrunun önüne geçmesine, yalanlarla milletimizin kandırılmasına izin vermeyeceğiz. Teşkilatımızdaki her bir arkadaşımızdan, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız, kadın kolları, gençlik kolları, belediye ve il genel meclisi üyesi arkadaşlarımız bulundukları şehirlerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde, vatandaşımıza bu konuyu anlatmalı."
"SIRF EZANA İADE ETTİĞİ HÜRMETTEN DOLAYI MENDERES'İ BU MİLLET GÖNLÜNDE TAŞIYACAKTIR"
Başbakan Erdoğan, 1960 askeri darbesinin ardından idam edilen Başbakan Adnan Menderes'in ezanın Türkçe okutulmasına ilişkin düzenlemeyi kaldıran kararıyla ilgili olarak, "Bakın aradan 62 yıl geçmesine rağmen bu millet, merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarının ezanın Türkçe okunmasına son vermelerini asla unutmadı, unutmuyor. Ben inanıyorum ki bu millet, her şey unutulsa bile, sırf ezana iade ettiği hürmetten dolayı Adnan Menderes'i gönlünde ve hafızasında taşıyacaktır. Cuma günü TBMM'de tıpkı ezana
hürmetin iadesi gibi Kur'an-ı Kerim'in öğrenilmesine ve öğretilmesine de hürmet iade edilmiştir. Bu kadirşinas millet, eminim ki bizim yaptığımız bu güzel düzenlemeyi de inşallah ebediyen hayırla yad edecektir. Millete gideceğiz, hem onların hayır dualarını alacak hem de eğer varsa zihinlerdeki soru işaretlerini ortadan kaldıracağız. Özellikle CHP seçmenine gideceğiz. Özellikle MHP, BDP seçmenine gideceğiz ve gerçekleri onlara açık açık anlatacağız. Oy verdikleri, gönül verdikleri partilerin nasıl statükodan yana tavır aldığını, bizimse nasıl bir kez daha milletten yana tavır koyduğumuzu onlara anlatacağız" dedi.
"Bir televizyonda bir tanesi diyor ki, ileri gelenlerinden, 'Kur'an-ı Kerim diyor veya Kur'an diyor nasıl seçmeli ders olduysa, Alevilik niye seçmeli ders olmuyor' diyor. İleri gelenlerinden. Şu mukayeseye bak. Kur'an benim Alevi vatandaşlarımın kitabı değil mi, böyle bir mukayese yapılabilir mi. Böyle bir anlayış olur mu?" diyen Erdoğan, "İşte sıkıntı buradan geliyor Kemal Efendi, gel buna cevap ver. Gel buna cevap ver. Zaten din eğitimi öğretimiyle alakalı derste bu verileceği gibi, bunun dışında
biliyorsunuz zaten din dersinin içine bu girmiştir, zorunludur ve orada da Alevilikle ilgili bilgiler verilmek zorundadır, zaten bunları veriyoruz. Ha bu daha genişletilebilir mi o ayrı bir konu. Bu konuda varsa itirazlar biz isteriz ki bu konuyla ilgili itirazlar Bakanlığımıza iletilirse, bizlere iletilirse biz bunları daha mufassal hale getiririz" diye konuştu.
"12 EYLÜL'DE SANDIKTAN ÖYLE BİR SONUÇ ÇIKTI Kİ NEYE UĞRADIKLARINI ŞAŞIRDILAR"
Kademeli eğitim düzenlemesine CHP, MHP ve BDP'nin birlikte karşı çıktığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, kendilerinin kademeli eğitime geçiş için hazırlıklara başladığında CHP ile birlikte MHP ve BDP'nin bu düzenlemeye karşı çıktıklarını söyledi. Erdoğan, "Dikkat edin tabanları öyle istediği için değil, bunlar statüko kardeşi oldukları için bu düzenlemeye karşı çıktılar. Tabanlarına rağmen, kendilerine oy veren kitleye rağmen, bu düzenlemeye karşı çıktılar. Bu statüko kardeşliğini, bunlar 12 Eylül halk oylaması öncesinde de aynı şekilde sergilediler. Tabanlarına, kendi kitlelerine tamamen muhalif, tamamen zıt şekilde anayasa değişikliğinin karşısında ittifak yaptılar. 12 Eylül'de sandıktan öyle bir sonuç çıktı ki neye uğradıklarını şaşırdılar. Tabanlarının kendi kitlelerinin dahi onlara inanmadıklarını 12 Eylül'de çok net olarak gördüler" şeklinde konuştu.
"SİZİ KANDİL, İMRALI İDARE EDİYOR"
Başbakan Erdoğan, Nevruz'un 21 Mart gününden önce kutlanması yönündeki taleplere, bu talepler öncesi aldıkları istihbaratta dayalı olarak sıcak bakmadıklarını bildirerek, konuşmasında şunları kaydetti:
"Bunu eleştirenler oldu, bununla ilgili yazı yazanlar, yorum yapanlar oldu. 'Hükümet izin verseydi, polis izin verseydi bu olaylar çıkmazdı' diyenler oldu. Çok enteresan bir şekilde gerek terör örgütüne, gerek onun uzantılarına karşı engin bir hoşgörünün, iyimserliğin sergilendiğini gördüm. Türkiye'nin her günü 21 Mart mı Allah aşkına. Her gün Nevruz mu var. 21 Mart'ı bir haftaya genişletmiş olsak olay olmayacak mı? Peki bunun dışındaki günlerde, zamanlarda niçin değişik yerlerde, değişik sebeplerde
eylemler yapılıyor. Bunlar bu işten nemalanıyor, bunu yapmak durumundalar, bunu yapmadıkları sürece eriyeceklerini biteceklerini görüyorlar. Onun içinde biz aldığımız istihbaratı iyi değerlendirmek durumundayız. Kalkıyor genel başkanları veya eş başkanları diyor ki: Eğer bu işi çözmek istiyorsanız, oturalım konuşalım. Neyi konuşacağım sizinle, sizin bir defa kendi iradeniz var mı? Siz kendi iradenizle hareket etme özgürlüğüne sahip misiniz? Siz kendinizi idare etmiyorsunuz. Sizi Kandil, İmralı idare ediyor.
Böyle bir durumda olan bu yapı, nasıl olacak da karşısında bir siyasi iradeyle oturacak, bunu konuşacak."
"KANDİL'DEN 2012 NEVRUZUNU KAN GÖLÜ HALİNE GETİRMEK İÇİN TALİMAT VERİLDİ"
Kandil'den 2012 Nevruzunu kan gölü haline getirmek için talimat verildiğini belirten Erdoğan, "Bunlar elimizde belgeler var, istihbaratını almışız. Güvenlik güçlerimiz Kandil'de yazılan bu senaryonun istihbaratını edindikleri için önlemlerini alıyor ve Nevruzun amacından saptırılmasına yönelik tahrikleri önlemek için yoğun gayret gösteriyor. Buna rağmen gösterilen tüm hassasiyetle dikkate rağmen İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde cam çerçeve kırılıyor. Esnaf taşlanıyor, dükkanlar yağmalanıyor, halk otobüsleri, belediye otobüsleri yakılıp yıkılıyor, polisler yaralanıyor. Hatta bir polisimiz de maalesef bu arada şehit oluyor. Bu mu Nevruz kutlaması. Nevruz bahar değil mi. Özgürlüklere açılım değil mi ama bunların barış, özgürlüklere açılım anlayışı bu. Şunu burada açık açık ifade ediyorum, Hükümet terörle mücadelede sadece güvenlikçi yaklaşımı öne çıkaran bir uygulamayı asla izlemiyor ve izlemeyecektir" diye konuştu.
Bunlar da ilginizi çekebilir