Mersin haberleri

Akaryakıtçıların ruhsat isyanı

Mersin Akaryakıtçılar Derneği Başkanı Aziz Akgül, akaryakıt istasyonlarına 88 yıl sonra ruhsat zorunluluğu getirilmesine tepki göstererek, hükümetten belediyelere yeni bir rant kapısı açıldığını iddia etti.

Akgül, “Akaryakıt istasyonları şimdi de haraca bağlama merkezi yapılmak isteniyor. Bunu gündeme getirenlerin aklından şüphe ediyorum” dedi. 
Akaryakıt istasyonlarına, 1924 yılında çıkan Hafta Tatili Kanunu kapsamında pazar günleri açık olabilmeleri için 88 yıl sonra ruhsat zorunluluğu getirilmesi akaryakıtçıları isyan ettirdi. Söz konusu uygulama ile ilgili İHA muhabirine açıklama yapan Mersin Akaryakıtçılar Derneği Başkanı Akgül, Türkiye’de 1924 yılının Petrol Kanunu’nun çıktığı ilk yıl olduğunu, ikinci kanunun 1954’te 30 yıl sonra, üçüncünün ise bu tarihten tam 50 yıl sonra 2005 yılında Petrol Piyasası Kanunu olarak çıktığını anımsattı. 88 yıl sonra pazar günleri işyeri çalıştırma ruhsatı zorunluluğu getirildiği ifade eden Akgül, akaryakıt istasyonları yerel yönetimlere bağlı olduğu için belediyelerin mahiyetinde olacağını ve bunun için de belli bir para alınacağını söyledi. Bu paranın 800-850 TL civarında olacağını ve bir sefere mahsus değil, her yıl alınacağını dile getiren Akgül, “Bu, belediyelere yeni bir gelir kapısı sağlamak içinse bilmiyorum. Zaten akaryakıt istasyonları pazar günü de her gün de 24 saat açık işletmelerdir. Bir bakkal dükkanı, bir manav dükkanının pazar günü çalıştırma ruhsatı var. Eczacıların nöbetçi eczane uygulaması var. İşin açıkçası benim bakış açım, bu tür bir şeye karşı değilim ama biçim olarak karşıyım. Belki bu para 850 TL olmaz da 200-500 TL olur. Bu parayı yatıran her istasyon bu ruhsatı alabilecek. Pazar günü açık olmak isteyen her istasyon da o belgeyi almak isteyecek” dedi.
“BELEDİYELERE YENİ BİR RANT KAPISI”
Ruhsat zorunluluğunun hükümetten belediyelere yeni bir rant kapısı olduğunu iddia eden Akgül, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Biliyorsunuz belediyeler her yıl istasyonlardan dünya kadar para alıyor. Miktarları 20-30 bin liraya varan bir para, istasyon başına. Bu yetmemiş gibi şimdi bu yeni formaliteden ne anlamda, ne amaçla bunu getirdilerse, yani 1924 yılında çıkan, gündeme gelmesi gereken en son durum. Yani bu kadar zor şartlar altında GSM ruhsatını alan, bu kadar para veren akaryakıtçılar için bu mu gerekliydi? Ben bunu komik görüyorum. Başka bir şey söylemeye gerek yok. Bunu mahkemeye götürmeye bile değmez. Şimdiye kadar biz her seferinde söyledik, nasıl akaryakıt istasyonları birer vergi toplama merkezi ise şimdi de haraca bağlama merkezi yapılmak isteniyor. Ben bunu çıkaranların, uygulamak isteyenlerin, bunu gündeme getirenlerin aklından şüphe ediyorum.”
Ruhsat zorunluluğuna şekil olarak karşı olduğuna vurgu yapan Akgül, bu uygulama ile istasyonların bir para toplama merkezi gibi görülmemesi gerektiğini kaydetti. Akaryakıtçıların Gayri Sıhhi Müessese (GSM) ruhsatı aldıkları bilgisini veren Akgül, şöyle devam etti: “Basit alınan bir ruhsat değildir. Bunu bir seferde alıyorsun, belli bir harca tabidir. Bu çerçevede pazar tatili için ruhsat alınmış nedir alınmamış nedir, benim gözümde bir kağıt parçası, alınıp oraya asılacak. Yani istasyoncudan yıllık 850 TL’lik bir para kazanmış olacak. Biz bürokrasiden, kağıtlardan kurtulmaya çalışırken, tam tersi oluyor. Zaman kaybı. Bu, belediyeleri güçlendirmek içinse bunu alsın GSM ruhsatının üstüne koysun ve bir seferde alsın.”
“BEN OLSAM BAZI İSTASYONLARI GECE KÖKTEN KAPATIRIM”
Pazar günleri uygulamasının ötesinde dikkat çekmek istediği konunun, gece açık istasyonlar olduğunu da belirten Akgül, trafik akışının çok az ya da hiç olmadığı güzergahlarda sabaha kadar açık olan akaryakıt istasyonlarının gece kapanması önerisinde bulundu. Akgül, “Hani istasyonlarda bir ışıklandırma görürsünüz, çok lükstür ama o yolda gece trafik akmaz, sabaha kadar bir araç bile geçmez ya da en fazla 3 araç geçer. Ama sabaha kadar o ışıklar hep yanık kalır, orada çalışan işçi hep ayakta kalır. 365 günde eğer 365 ton yakıt satılıyorsa o istasyonda, bunun 360 tonu gündüz, 5 tonu gece satılmıştır. Ama yaktığı elektriğe bakarsan, her ay 3 bin 500 lira elektrik parası veriyorsa bir istasyon, yaktığı elektriğin yüzde 80’ini gece satış olmadığı dönemde yakmıştır. Avrupa’da bazı istasyonlar gece kapalıdır ve işçi çalıştırmak da yasaktır istasyonlarda. Ben bundan yanayım. Bakanlık ya da Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ya da Bakan Hayati Yazıcıoğlu galiba bunun üzerinde durdu ve bu hale getirdiler ama ben olsam, gecenin bir saati ya da pazar günleri bazı istasyonları kökten kapatırım. Çünkü zaten trafik akışının olmadığı yerler buralar. Orada boşuna personel çalıştırmamanın, elektrik ve su harcamamanın istasyoncu için daha karlı olacağına inanıyorum. Pazar nöbetlerinden ziyade bunun üzerinde durmak, buna dikkat çekmek gerekir” diye konuştu.
Türkiye’de 13 bin, Mersin’de ise 330 istasyon bulunduğunun, bunların yüzde 50’sinin gece satış yapmadığının altını çizen Akgül, “Ama buna rağmen açıklar. Bence bunların geceleri kapanması gerekir, o lambaların kapanması gerekir. Halk da buna artık alışmalı. Avrupa’da sistem böyle değil. Bizde merkezidir, şu anda biz de otomasyona girdik. Orada trafik akışı yoksa merkeze bildir, bu istasyon bu saatler arasında kapalı olsun. Benim şahsi görüşüm, bu çok çok avantajlıdır, bunu kimse de inkar edemez” ifadelerini kullandı.
Avrupa’da istasyon sahibinin sahaya çıkmadığını, personel de çalıştırılmadığını kaydeden Akgül, Avrupa uyum yasaları çerçevesinde Avrupa’daki sistemi Türkiye’ye oturtmaya çalıştıklarını söyleyerek, “Türkiye’de adım adım gidiyoruz, bir türlü gidemedik. Türkiye’de ya uygulamak istemiyoruz ya da bakmamız gereken yere bakmıyoruz, görmek istemiyoruz” şeklinde konuştu.

İzmir Haber
{ "vars": { "account": "G-9Y3VVX61MK" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }