“ŞEHİRLİLER, DAHA YOĞUN HİSSEDİYOR”
Havadaki basınç değişikliklerinin de bahar yorgunluğunu tetiklediğini ifade eden Demir, “Şehirler ve kırsal alanlar arasında bu anlamda fark var. Şehirlerde hava kirliliğinin yoğun olması, taşıtların egzozları ve sanayi atıkları, havadaki negatif iyon yükünün artmasına neden oluyor. Bu nedenle şehirlerde yaşayan insanlar bahar yorgunluğunu daha yoğun hissediyorlar. Kırsal kesimlerde yaşayanlarda bunun etkileri daha hafif şekilde görülüyor” dedi.
Demir, bahar aylarında havadaki nem ve iyon değişikliklerinin solunum yollarında ödeme, dolayısıyla akciğerlere giden oksijen miktarında ciddi azalmaya neden olduğuna dikkati çekerek, “Bunun sonucunda organizma kendini koruyabilmek, beyin gibi hayati organlara giden oksijeni artırabilmek için diğer organlara giden kan miktarını azaltıyor. Yani diğer organlara giden damarlarda büzülmeye yol açarak, onlara giden kanı azaltıyor. Bunun sonucunda metabolizmayı düzenleyen en önemli hormonların salgılandığı tiroit dokusuna giden kan azalıyor, hormon salgılanımı azalıyor. Cilt damarlarında daralma meydana geliyor, bunun sonucunda da cilt kuruluğu, saçlarda dökülme oluyor. Kalp damarlarındaki daralma da özellikle yüksek tansiyon hastalarında ani tansiyon yükselmelerine ve hatta kalp krizlerine kadar giden rahatsızlara yol açıyor. Oksijenlenme azlığı, aşırı halsizlik ve yorgunluk, isteksizlik, baş dönmeleri, dengesizlikler, genel yorgunluk hali, kişinin sabahları uykudan kalkmakta zorlanması, yaygın kas ağrıları, hazımsızlık, aşırı sinirlilik hali ve cinsel isteksizliğe neden oluyor. Bu belirtilerin tümü de bahar yorgunluğu olarak adlandırılıyor” diye konuştu.
Bahar aylarında hastaların en sık kas ve baş ağrılarıyla, çabuk yorulma şikayetleriyle kendilerine başvurduklarına değinen Demir, bahar yorgunluğundan korunmak için bol sebze-meyve yenilmesi, B, C vitaminleri ile potasyum yönünden zengin gıdalarla beslenilmesi, ayrıca günde 2-2.5 litre su içilmesi ve düzenli spor yapılması gerektiğini bildirdi.
Editör: TE Bilişim