“BAYILMA NÖBETİ OLABİLİR”
Prof. Dr. Kahraman, diğer bulguların ise daha çok tümörün yerleştiği bölgeye bağlı olarak değiştiğini dile getirdi. Prof. Dr. Kahraman, “Özellikle yetişkinlerde geç epilepsi dediğimiz sonradan ortaya çıkan bayılma nöbetleri, beyin kabuğuna yakın yerleşen tümörlerin ilk bulgularından biri olabilir. Beynin frontal bölge denilen ön bölümüne yerleşen tümörler asabiyet, saldırganlık, unutkanlık gibi kişilik değişiklikleri ve bozuklukları oluşturabilir. El ve bacaklarda uyuşmalar, güç kayıpları ve vücut yarısında felce kadar giden nörolojik bulgular görülebilir. Yüzde felç, göz hareketlerinde felç, görme bozuklukları, denge bozuklukları, işitme ve kulak çınlaması sorunları, konuşmada takılma ya da konuşamama gibi ani belirtilerle ortaya çıkabilir” diye konuştu.
“İYİ HUYLU TÜMÖRLER ÇIKARILIYOR”
Tümörlerin tedavisinin genellikle ameliyatla çıkarılarak yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Kahraman, bu konuda da şunları söyledi:
“Kötü huylu olanlarda diğer tedavi yöntemleri olarak radyoterapi, kemoterapi ve radyocerrahi (gama knife) gibi yöntemler de yer almaktadır. Cerrahi olarak tümörün tamamının çıkarılması ancak iyi huylu olanlarda mümkün olmaktadır. Onlarda da bazen yerleştiği yere ait anatomik zorluklar nedeni ile hastaya hayati tehlike yaratmamak için kalıntı bırakılabilmektedir. Bu durumda da yine diğer tedavi seçenekleri devreye girmektedir. Kötü huylu olan tümörlerin ise ne yazık ki genellikle tamamı çıkarılamamaktadır. O nedenle diğer tedavi yöntemleri cerrahi tedaviye eklenmektedir. İyi huylu olanlarda hastanın yaşam süresi etkilenmemekte, ancak kötü huylu olanlarda patolojik inceleme sonrası belirlenen üreme derecesine bağlı olarak yaşam süresi 2-10 yıl arasında değişmektedir. Hasta ameliyat sonrası ek tedavileri de bittikten sonra özellikle iyi huylu olanlarda genellikle normale yakın bir yaşama geri dönebilmektedir. Ancak ameliyat öncesi ya da sonrası gelişen felç tablolarında fizyoterapi desteği gerekli olmaktadır.”