Başbakan Erdoğan, “Belçika’ya İşgücü Göçü'nün 50. Yılı” konulu sempozyumunda konuştu. Sempozyuma, Belçika Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders’in yanı sıra Belçika’da yaşayan Türk vatandaşları da katıldı. Konuşmasında 17 Aralık tarihinde hükümete yönelik yargı yoluyla çok sinsice bir müdahale yapılmak istendiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, “Hükümetimize yönelik bu müdahaleyi tasarlayanlar, altını çiziyorum, algı belirleme ve yönetme konusuna özellikle ağırlık verdiler. 17 Aralık operasyonu hem Türkiye içinde, hem dünyada görüntüde bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olarak yansıtıldı. Oysa görüntüde, yani ambalajda yolsuzluk ve rüşvet iftiraları varken alttan alta başka hesaplar görülmek istendi. 14 ay süren usulde pek çok sorunlu noktanın olduğu bir soruşturma, seçimlere sadece 2,5 ay kala gündeme getirildi. Bununla seçmen algısı değiştirilmek isteniyor. Sandığa müdahale edilmek isteniyor” dedi.
“Paketin içinde bazı başka gayeler de vardı” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Soruyorum; yolsuzluğun olduğu bir iktidar, bu ülkede 10 yılda milli gelirini 1’e 3 arttırabilir mi? 230 milyar dolardan, 820 milyar dolara çıkarabilir mi? Yolsuzluğun olduğu bir iktidar, 79 senede Türkiye’de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmışken, 10 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol yapabilir mi? Yolsuzluğun olduğu bir Türkiye’de, milli eğitimde bütün öğrencilere kitaplarını, Türkiye’de ne kadar öğrenci varsa hepsine ücretsiz kitaplarını verir hale geldi. Üniversite öğrencilerimiz biz geldiğimizde 45 lira burs alırken, biz geldiğimizde şuanda üniversite öğrencilerimize 520 lira burs veriyoruz. Ve müracaat eden her öğrenci ya burs ya kredi alıyor. Bu noktaya geldik.”
“TÜRKİYE, YIPRATMA GAYRETLERİNE KARŞI DİK DURARAK YOLUNA DEVAM EDECEKTİR”
Başbakan Erdoğan, “Güneş balçıkla sıvanmaz” atasözünü hatırlatarak, “Bunlar istedikleri kadar rüşvet desinler, istedikleri kadar yolsuzluk desinler, ben diyorum ki; siz, Avrupalı dostlarımıza şunu anlatmalısınız; yasama organı yargıya müdahale etmez ancak yargının nasıl çalışacağını yasama organı belirler. Ve yasama organı reformları belirlemekle de mükelleftir. Yasaları sürekli olarak güncellemekle de mükelleftir. Dünyada bana bir ülke gösterin ki 150 yıl önce yapılmış yasalarla hala ülkesini yönetiyor. Böyle bir ülke var mı? Her ülkede bunlar değişiyor. Türkiye'de de böyle bir değişimin yapılmasına yasama organı kararını vermiştir. Şuanda bu istikamette çalışmalarını devam ettirmektedir. İnanıyorum ki yarınlar çok daha güçlü olacak. Türkiye, ekonomisiyle, dış politikasıyla, uluslararası imajıyla çok açık bir şekilde yıpratma gayretlerine karşı dik durarak yoluna devam edecektir” diye konuştu.
“ANANAS DEVLETİ KURDURMAYIZ”
Türkiye’de paralel bir devlet yapılanmasına müsaade edilmeyeceğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Kim ne derse desin. Bu konuda kararlıyız. Türkiye’de Türkiye Cumhuriyeti Devleti vardır. İkinci bir devlet, yani biz bir ananas devleti kurdurmayız. Demokrasiyi özellikle de başarıyla da devam eden özgürlükler noktasındaki, çözüm süreci noktasındaki gayretlerimizi engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Ve biz 76 milyonun bir ve beraber olduğu, dayanışma içerisinde olduğu bir Türkiye’nin özlemi içerisinde yolumuza devam edeceğiz. 30 yıldır devam eden terör meselesini çözme noktasına geldik. Bir yıldır hamdolsun artık şehitler gelmiyor. Ama şunu da söyleyeyim; bunu da hazmedemeyenler var. Şehitler gelsin diye bekleyenler var. Çünkü oradan rant devşirenler var. İnşallah onların o beklentileri de Allah’ın izniyle sona erdi. Çünkü siyaset, Türkiye’de yegane çözüm yöntemi olarak görülüyor. Her mesele siyaset zemininde konuşuluyor. Bu yeni ortama bağlı olarak da Türkiye’de demokratikleşme alanında çok önemli reformlar yapılıyor, yapılmaya devam edecek. Atacağımız yeni adımlar, açıklayacağımız yeni paketlerle insanımız bu demokratikleşme paketinden de nasibini alacaktır. Bundan kimsenin endişesi, kimsenin kuşkusu olmasın. En son 30 Eylül’de devrim niteliğinde bir paket açıkladık. Ve her kesimi memnun eden reformları idari noktada hayata geçirdik, şimdi de yasal noktadaki düzenlemeleri inşallah hayata geçirmenin gayreti içerisinde olacağız. Ve bunu bozmak isteyenlere de fırsat vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BİZİM MÜCADELEMİZ YARGIYLA DEĞİL, TEHLİKELİ ÖRGÜTLERLEDİR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Düşünün; savcılar, hakimler var, kendi vicdanlarıyla millet adına değil, örgüt yöneticilerinin emir ve talimatlarıyla hareket ediyorlar. Buna hiç kimse izin vermez, göz yummaz. Bizim de mücadelemiz yargıyla değil, işte bu tehlikeli örgütlerledir” dedi.
Başbakan Erdoğan, Belçika’nın başkenti Brüksel’deki temasları kapsamında Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜMSİAD) düzenlediği “TÜMSİAD Avrupa Buluşması” adlı etkinliğe de iştirak ederek bir konuşma yaptı. 11 yıl içinde reformları yaparken hükümet olarak çok büyük engellerle karşılaşıldığını söyleyen Erdoğan, “Hükümetimizi devirmek için darbe senaryolarının hazırlandığını gördük. Devlet içine sirayet etmiş örgüt ve çetelerin hükümetimize kast ettiğini gördük ve yaşadık. Çok kirli, aynı zamanda kanlı provokasyonlar yapıldı. Partimiz kapatılmak istendi. Hukuk zorlanmak suretiyle hızımızı yavaşlatmak, reformlarımızın önünü kesmek istediler. Bütün bu engellemeler, bu saldırılar karşısında 11 yıl boyunca dik bir duruş sergiledik. Engelleri, badireleri, saldırı ve sabotajları tek tek aşarak Türkiye’yi büyütmeye, Türkiye’nin gücünü ve itibarını arttırmaya devam ettik” dedi.
“Yola çıkarken bir şey söyledik. Dedik ki; yolsuzlukla mücadele edeceğiz, yasaklarla mücadele edeceği, yoksullukla mücadele edeceğiz” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yolsuzluğun belini kırdığımız için bugünlere geldik. Yasaklarla mücadele dedik ve temel hak ve özgürlüklerden tutunuz, inanç özgürlüğüne varıncaya kadar, düşünce özgürlüğüne varıncaya kadar bunların önünü biz açtık. Yoksullukla mücadelede, ülkede fakir fukara, garip gurabanın artık tutunacağı ve kapısını çalacağı bir devlet haline geldik. Biz göreve geldiğimizde, en az gelişmiş ülkelere 45 milyon dolar yardım yapabilen bir Türkiye vardı şu anda ise en az gelişmiş ülkelere 2,5 milyar dolar yardım yapabilen bir Türkiye var. Buralara durup dururken gelmedik. Yolsuzlukların olduğu bir Türkiye acaba bunları yapabilir miydi?”
“PARALEL DEVLETE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık’ta başlayan yeni bir darbe girişiminin de bertaraf edildiğini, yeni bir saldırının, yeni bir sabotajın daha devre dışı bırakıldığını kaydederek, “Bugün Brüksel temaslarımızda 17 Aralık saldırısının iç yüzünü muhataplarımıza etraflıca anlattık. Bunun bir yolsuzluk meselesi olmadığını, bunun demokrasiye, güçlenen ekonomiye, aktif dış politikaya özellikle de çözüm sürecine yönelik bir sabotaj girişimi olduğunu bütün delilleriyle ortaya koyduk. Ne yazık ki Türkiye’de ihanet çukuruna düşmüş bazı çevre ve örgütler meseleyi çok farklı yansıtmak için buralarda kara propaganda yapıyorlar. Şunu unutmayın; biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dışında bir paralel devlete, bir ananas devletine müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
Erdoğan, “Yolsuzluk iftirası Türkiye’de tutmadı. Millet, bu iftiraya itibar etmedi. Bu operasyonun iç yüzünü anladı. Avrupa’da ve dünya genelinde de yapılmak isteneni çok yoğun bir şekilde muhataplarımıza anlatıyor, ihanet girişiminin sonuçsuz kalması için her tedbiri uygulamaya koyuyoruz” şeklinde konuştu.
“BİZİM MÜCADELEMİZ YARGIYLA DEĞİL, TEHLİKELİ ÖRGÜTLERLEDİR”
Türkiye’de milli menfaatlerinin aleyhine faaliyet gösteren odakların, Türkiye’de siyasetin yargıya müdahale ettiği algısını yaymaya çalıştığına dikkat çeken Erdoğan, “Burası çok anlamlı. Bizim HSYK’da yaptığımız değişikliği buralarda siyasetin yargıya operasyonu olarak lanse ediyorlar. Burada şunun altını kalın çizgilerle çiziyorum. HSYK düzenlemesi, siyasetin yargıya değil, devletin, yargı içinde oluşmuş bir takım odaklara karşı bir tedbir düzenlemesidir. Şu anda Avrupa’nın hiçbir ülkesinde HSYK kuruluyla ilgili bir standart yoktur. Kimse kimseyi aldatmasın. Her ülke HSYK’yı kendine göre düzenlemiştir, kendine göre kurallarını koymuştur. Dolayısıyla Türkiye de bunu kendine göre kurallarını koyarak hazırlamıştır” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Tehlikenin boyutları burada görülmüyor olabilir. Ya da iyi okunmuyor olabilir. Ancak şu anda başta yargı ve emniyet içinde olmak üzere devlet kurumlarına sızmış bir örgüt, amirlerinden değil örgüt yöneticilerinden emir ve talimat alarak hareket ediyor. Başta yargı ve emniyet içine sızmış bu örgüt ülkenin çıkarlarını değil, kendi çıkarlarını ya da kendisini kullananların çıkarlarını gözeterek bir kaos oluşturmaya, Türkiye’nin gücünü kırmaya çalışıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir oluşuma, böyle bir oluşumun yargıyı teslim almasına izin verilmez. Düşünün; savcılar, hakimler var, kendi vicdanlarıyla millet adına değil, örgüt yöneticilerinin emir ve talimatlarıyla hareket ediyorlar. Buna hiç kimse izin vermez, göz yummaz. Bizim de mücadelemiz yargıyla değil, işte bu tehlikeli örgütlerledir” dedi.