22 yıllık geçmişine karşın dinamik ve üretken bir organizasyonla, 81 ili ve bağlı bulunduğu her coğrafi bölgede kurulan 15 şubesi ile başarılı çalışmalarını sürdüren Türk TORAKS Derneğ’i 3000’i aşan üye sayısı ile Türkiye ve bölge ülkeleri içinde, solunum hastalıkları alanında çalışan en büyük uzmanlık örgütüdür.
Bu yılki temasını ‘Doğayı Korumak’ olarak belirleyen kongre aktivitelerinde “Sağlıklı Bir Nefes İçin” korumanın önemi vurgulanmaktadır.
Antalya’nın Serik İlçesi’ne bağlı Belek Belde’sinde gerçekleştirilen 17’nci Türk Toraks Derneği Kongresi’nin basın toplantısına Türk TORAKS Derneği 17’nci Yıllık Kongre Başkanı Kıvılcım Oğuzülgen, Türk TORAKS Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Sedat Altın, Türk TORAKS 2. Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, Türk TORAKS Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türk TORAKS Derneği 17. Yıllık Kongre Basın İlişkiler Sorumlusu Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun, Türk TORAKS Derneği 1. Başkanı Yardımcısı Prof. Dr. Feyza Erkan, Türk TORAKS Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hikmet Fırat, Türk TORAKS Derneği Hukuk Danışmanı Av. Turgut Kazan katıldı.
BİBER GAZI KISA SÜREDE OLDUĞU GİBİ UZUN DÖNEMDE DE ZARARLI
Biber gazının kısa sürede etkili olmasının yanında uzun dönemde de etkili olduğunu söyleyen Türk TORAKS Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, “Türk TORAKS Derneği’nin amacı akciğer sağlığını korumaktır. Bu kapsamda göz yaşartıcı gazlar solunabilen gazlar olduğu için akciğerde olası zararları olabileceği göz önünde bulunarak Ankara ve İstanbul’da Gezi Olayları ve sonrasında yaşananlar sonucunda 546 kişi üzerinde anket uygulaması ve solunum fonksiyon testleri yapıldı.
Bulmuş olduğumuz sonuçlardan katılımcıların 5’te 1’inin kapalı alanda ya da bir metre mesafeden biber gazına maruz kaldığını gördük. Kimyasal silah sözleşmesinde tarif edilenin dışında kullanılmış olduğunu görmekteyiz. Bizim iki bulgumuz oldu. Bunlarda birisi biber gazı kısa süreli etkisi olduğu için kullanılabilir bir gazdır. Ancak bizim çalışmalarımızda 3 haftaya kadar solunum sıkıntısı, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi belirtiler olduğu görüldü. Dolayısıyla biber gazının etkileri kısa süreli değildir.
İkinci bulduğumuz önemli nokta ise, gaza maruz kalmak üzere protestonun içinde bulunmayan, ama iş yerleri ve ya evlerinin protesto alanlarına yakın olması nedeniyle bir aya yakın sürekli olarak gaza maruz kalmış insanlarda aynı belirtilerin ortaya çıktığı gözlendi. İnsanların 5’te 1’inde akciğerlerin içerisindeki küçük hava yollarında tıkanıklık olduğu saptandı. Dolayısıyla bu gaz çok fazla ve yoğun olarak uygulandığı zaman sadece hedeflenmiş grup dışında kişileri de etkilediği saptanmıştır. Bunun için bu gazın kimyasal silah sözleşmesindeki serbest bırakılmış gaz olmaktan çıkarılması için bilimsel çalışmaları sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
Bulmuş olduğumuz sonuçlardan katılımcıların 5’te 1’inin kapalı alanda ya da bir metre mesafeden biber gazına maruz kaldığını gördük. Kimyasal silah sözleşmesinde tarif edilenin dışında kullanılmış olduğunu görmekteyiz. Bizim iki bulgumuz oldu. Bunlarda birisi biber gazı kısa süreli etkisi olduğu için kullanılabilir bir gazdır. Ancak bizim çalışmalarımızda 3 haftaya kadar solunum sıkıntısı, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi belirtiler olduğu görüldü. Dolayısıyla biber gazının etkileri kısa süreli değildir.
İkinci bulduğumuz önemli nokta ise, gaza maruz kalmak üzere protestonun içinde bulunmayan, ama iş yerleri ve ya evlerinin protesto alanlarına yakın olması nedeniyle bir aya yakın sürekli olarak gaza maruz kalmış insanlarda aynı belirtilerin ortaya çıktığı gözlendi. İnsanların 5’te 1’inde akciğerlerin içerisindeki küçük hava yollarında tıkanıklık olduğu saptandı. Dolayısıyla bu gaz çok fazla ve yoğun olarak uygulandığı zaman sadece hedeflenmiş grup dışında kişileri de etkilediği saptanmıştır. Bunun için bu gazın kimyasal silah sözleşmesindeki serbest bırakılmış gaz olmaktan çıkarılması için bilimsel çalışmaları sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
DÜNYA ÜZERİNDE 8.7 MİLYON VEREMLİ HASTA VAR. BUNLARDAN 3 MİLYONU KAYIT DIŞI
Öte yandan Türk TORAKS Derneği Bilimsel Komite Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, dünya da 8.7 milyon veremli hasta olduğunu ve bu hastalardan 3 milyona yakının kayıt dışı olduğunu belirterek konuşmasını şöyle tamamladı.
“Bugün dünya da 8.7 milyon veremli hasta yaşamakta. Hala tespit edilmemiş aşağı yukarı 3 milyon hasta olduğunu ve kayıtlara geçilmediğini biliyoruz.
Dolayısıyla yüz yılı geçmiş zamandır bilinen bir hastalığa hala teslim olmuş bir dünya nüfusuyla birlikteyiz. Dünyada her sene 1.3 milyon kişi veremden ölüyor. Bu günde 3 bin 600 kişinin veremden ölmesi demektir. Türkiye son zamanlar da özellikle uyguladığı tedavi başarısıyla yüzde 90’a varan tedavi olanağına ulaştı. Türkiye’de bugün 15 bine yakın hasta bulunmaktadır. Bu hastaların yüzde 60’ı akciğer veremine ait hastalardır.
Bu hastaların yüzde 60’ı da erkektir. Aramızda 2012 yılı itibariyle 2 bin 200 veremli hasta yaşamaktadır. Bilinen hasta sayısından çok kayıp hastanın varlığıdır. Bugünkü hasta sayısının 7’de 1’i kadarı nüfusumuzun içinde vardır ve tespit edilememiştir. En büyük sıkıntı bilinen hasta dışında saptanamamış ve toplum içinde yaşayan hastalardır.”
Dolayısıyla yüz yılı geçmiş zamandır bilinen bir hastalığa hala teslim olmuş bir dünya nüfusuyla birlikteyiz. Dünyada her sene 1.3 milyon kişi veremden ölüyor. Bu günde 3 bin 600 kişinin veremden ölmesi demektir. Türkiye son zamanlar da özellikle uyguladığı tedavi başarısıyla yüzde 90’a varan tedavi olanağına ulaştı. Türkiye’de bugün 15 bine yakın hasta bulunmaktadır. Bu hastaların yüzde 60’ı akciğer veremine ait hastalardır.
Bu hastaların yüzde 60’ı da erkektir. Aramızda 2012 yılı itibariyle 2 bin 200 veremli hasta yaşamaktadır. Bilinen hasta sayısından çok kayıp hastanın varlığıdır. Bugünkü hasta sayısının 7’de 1’i kadarı nüfusumuzun içinde vardır ve tespit edilememiştir. En büyük sıkıntı bilinen hasta dışında saptanamamış ve toplum içinde yaşayan hastalardır.”
KOAH TÜM HASTALIKLAR İÇİNDE 4. ÖLDÜRME SIRASINDA
KOAH hastalığının tüm hastalıklar içinde 4’üncü öldüren hastalık olduğunu belirten Türk TORAKS 2. Başkanı Prof. Dr. Arzu Yorgancıoğlu, Türkiye’de ise 3’üncü sırada olduğunu dile getirdi. Yorgancıoğlu, “Bizim uğraştığımız organlar atmosfere açık. Direkt havada ne oluyorsa etkileniyoruz.
Çok hassas iki organla uğraşıyoruz. O nedenledir ki hava yolu hastalıkları dünya gündemine gelmektedir. Bu alanda Dünya Sağlık Örgütü bunu fark ederek 2005 yılında kronik solunum yolu hastalıklarına karşı seferberlik ilan etti. Ülkemizde astım ve KOAH alanımda kontrol programı uyguluyoruz. Bu hastalıklar çok önemli. KOAH dünya da tüm hastalıklar içinde 4’üncü öldüren hastalık konumundadır.
Bizim ülkemizde 2000 yılı verilerine baktığımızda 3’üncü öldüren hastalıktır KOAH. Bugün daha da ön sıralara geldiğini düşünüyoruz bu hastalığın. Ve ne yazık ki tanı alma olasılığı çok düşük bu hastalıkta. Solunum ölçüm testi dediğimiz spirometri’yi uygulayarak tanı koyuyoruz. Bunun uygulanmasını yaygınlaştırmak istiyoruz. Çok tanı atlandığı yüzde 25-30 civarında atlandığı tüm dünya da. Bizim ülkemizde de her 10 KOAH’lıdan sadece 1’i KOAH’lı olduğun biliyor. Çok büyük bir teşhis açığımız var” ifadelerini kullandı.
Çok hassas iki organla uğraşıyoruz. O nedenledir ki hava yolu hastalıkları dünya gündemine gelmektedir. Bu alanda Dünya Sağlık Örgütü bunu fark ederek 2005 yılında kronik solunum yolu hastalıklarına karşı seferberlik ilan etti. Ülkemizde astım ve KOAH alanımda kontrol programı uyguluyoruz. Bu hastalıklar çok önemli. KOAH dünya da tüm hastalıklar içinde 4’üncü öldüren hastalık konumundadır.
Bizim ülkemizde 2000 yılı verilerine baktığımızda 3’üncü öldüren hastalıktır KOAH. Bugün daha da ön sıralara geldiğini düşünüyoruz bu hastalığın. Ve ne yazık ki tanı alma olasılığı çok düşük bu hastalıkta. Solunum ölçüm testi dediğimiz spirometri’yi uygulayarak tanı koyuyoruz. Bunun uygulanmasını yaygınlaştırmak istiyoruz. Çok tanı atlandığı yüzde 25-30 civarında atlandığı tüm dünya da. Bizim ülkemizde de her 10 KOAH’lıdan sadece 1’i KOAH’lı olduğun biliyor. Çok büyük bir teşhis açığımız var” ifadelerini kullandı.
1500’E YAKIN KATILIMCI VAR
Kongre hakkında bilgiler veren Türk TORAKS Derneği 17’nci Yıllık Kongre Başkanı Kıvılcım Oğuzülgen, Amerika, Avrupa ve Hindistan solunum dernek başkanlarının kongreye katıldığını belirtti. Oğuzülgen, “Derneğimizin 17’nci yılını kutluyoruz. 1 bin 500’e yakın katılımcımız var. Türkiye genelinden ve uluslar arası 400 konuşmacımızın olduğu, 163 toplamda bilimsel oturum yaptığımız bir kongre oldu.
Bu yıl kongremizin teması ‘Doğayı Korumak’ ve doğayı sağlıklı bir nefes için korumalıyız. Uluslar arası derneklerle ilişkilerimizi arttırdık. Amerikan, Avrupa ve Hindistan solunum derneği başkanları kongremize konuk olarak katıldılar ve bizimle bilgilerini paylaştılar. Kongremizde üç ana oturum gerçekleşti. Bunların birincisi sağlık ve hukuk açısından göz yaşartıcı gazların kullanımı, ikincisi küresel iklim değişikliğinin sağlık üzerine etkisi ve son olarak güncel sağlık politikalarının hekimler üzerine etkileriydi” dedi.,
Bu yıl kongremizin teması ‘Doğayı Korumak’ ve doğayı sağlıklı bir nefes için korumalıyız. Uluslar arası derneklerle ilişkilerimizi arttırdık. Amerikan, Avrupa ve Hindistan solunum derneği başkanları kongremize konuk olarak katıldılar ve bizimle bilgilerini paylaştılar. Kongremizde üç ana oturum gerçekleşti. Bunların birincisi sağlık ve hukuk açısından göz yaşartıcı gazların kullanımı, ikincisi küresel iklim değişikliğinin sağlık üzerine etkisi ve son olarak güncel sağlık politikalarının hekimler üzerine etkileriydi” dedi.,
3000’DEN FAZLA ÜYEYLE HİZMET VERİYORUZ
3 bini aşkın üyeleriyle hizmet verdiklerini ifade eden Türk TORAKS Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Sedat Altın, farkındalığı arttırarak vatandaşları bilinçlendirme amacında olduklarını dile getirdi. Dr. Altın, “22 yılımızı tamamlamış uzman bir derneğiz. Aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşuyuz.
Bizler göğüs hastalıkları uzmanlık alanında akciğer hastalıklarını geliştirmeye yönelik eğitim, araştırma ve hasta üzerinde çalışan bir derneğiz. Bilimsel çalışmalar yapıyoruz. TOREKS olarak 3000’i aşkın üyemiz ile hizmet veriyoruz. Özelikle ülkemizde akciğer sağlığını geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizdeki verileri paylaşarak, farkındalığı arttırarak vatandaşlarımızı bilinçlendirmek istiyoruz” diye konuştu.
Bizler göğüs hastalıkları uzmanlık alanında akciğer hastalıklarını geliştirmeye yönelik eğitim, araştırma ve hasta üzerinde çalışan bir derneğiz. Bilimsel çalışmalar yapıyoruz. TOREKS olarak 3000’i aşkın üyemiz ile hizmet veriyoruz. Özelikle ülkemizde akciğer sağlığını geliştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizdeki verileri paylaşarak, farkındalığı arttırarak vatandaşlarımızı bilinçlendirmek istiyoruz” diye konuştu.
KÜRESEL ISINMA, SOLUNUM VE KALP KAYNAKLI HASTALIKLARDA ARTIŞA NEDEN OLMAKTADIR
Küresel iklim değişiklikleri, küresel ısınma, özellikle solunum ve kalp kaynaklı hastalıklarda artışa neden olduğunu belirten Türk TORAKS Derneği 17. Yıllık Kongre Basın İlişkiler Sorumlusu Prof. Dr. Ayşın Şakar Coşkun, “Bütün dünyanın sorunu küresel iklim değişiklikleridir. Küresel ısınma, hava kirliliğinde giderek artan kötüleşmedir. Küresel iklim değişiklikleri, küresel ısınma, özellikle solunum ve kalp kaynaklı hastalıklarda artışa neden olmaktadır. Bu hastalıklara sahip kişilerin durumunu kötüleştirmektedir.
Özellikle Kalp ve solunum hastalıkları olanları öldürmektedir. Bu durum çok önemli bir konu vurgulamak istedim. Bu durum yaşlı popülasyonda daha dikkat çekici ve ülkeler arası dağılıma bakıldığında gelişmemiş ülkelerde çok dikkat çekici bir durum olarak görülüyor.
Bunun yanında alerjik hastalıkları, polen haritasını değiştirmek suretiyle arttırmaktadır iklim değişiklikleri. Çok önemli bir diğer konu ise hava kirliliği. Ülkemizde de birçok şehrin ana sorunu hava kirliliği. 2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından hava kirliliği kanser yapan önemli nedenlerden biri olarak saptanmıştır. Akciğer kanserinin de çok sık olduğu ülkemizde özellikle de hava kirliliğine de dikkat çekmek istiyoruz. Bunların önlenmesini önemsiyoruz” dedi.
Özellikle Kalp ve solunum hastalıkları olanları öldürmektedir. Bu durum çok önemli bir konu vurgulamak istedim. Bu durum yaşlı popülasyonda daha dikkat çekici ve ülkeler arası dağılıma bakıldığında gelişmemiş ülkelerde çok dikkat çekici bir durum olarak görülüyor.
Bunun yanında alerjik hastalıkları, polen haritasını değiştirmek suretiyle arttırmaktadır iklim değişiklikleri. Çok önemli bir diğer konu ise hava kirliliği. Ülkemizde de birçok şehrin ana sorunu hava kirliliği. 2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından hava kirliliği kanser yapan önemli nedenlerden biri olarak saptanmıştır. Akciğer kanserinin de çok sık olduğu ülkemizde özellikle de hava kirliliğine de dikkat çekmek istiyoruz. Bunların önlenmesini önemsiyoruz” dedi.