Bir Rize'li, Dünyaya Bedeldir!..

Bilenler bilir, zordur, hem de çok zordur Rize'de ülkücü olmak, MHP'li olmak. Mesela Trabzon'da ülkücü, MHP'li olabilirsin; Giresun'da, Ordu'da, Gümüşhane'de hatta bir acayip memleket olan Artvin'de de olabilirsin. Ancak Rize'de zordur, "ben ülkücüyüm" diyebilmek. İşin zorluğunu ise insan ruhuna sinmiş korkuda aramayalım; zira kastımız bu değildir. Kaldı ki Rize'de yaşayan cevher-i aslisi Türk olanlara korkudan bahsetmek, en hafifi ile saçmalıktan başka birşey değildir. Sanırım tam da burada ardarda latifeleri sıralamak lazım. Örneğin; "Bir Rize'li, dünyaya bedeldir!" "Rize'li; öğün, çalış, güven!" "Rize'li; yıldırımdır, kasırgadır, şimşektir. Hatta dünyayı aydınlatan güneştir!" " Buluşma yerimiz; büyük Rize'dir. Buluşma noktamız, Rizeli'nin kafası, Rizeli'nin kalbidir!"

Neyse, konumuzun fazla dışına çıkmadan devam edelim. Yıllardır bağrından Başbakan çıkarmış, buna bağlı olarak iktidar partilerinin her türlü propagandasına maruz kalmış, dolayısıyla kamu gücüne alışmış, bunlar yetmezmiş gibi bir de 'etnik kimliklerin' bilinçli olarak öne çıkarıldığı bir şehir gerçeği ile karşı karşıyayız. Velisi olduğu kadar delisi de hayli fazladır, nam-ı diğer yeşil Rize'de. Bu sebeple günlük hayatın akışı içinde bile laf anlatması oldukça güçtür, kaldı ki MHP'yi anlatabilesin Rize'nin sokaklarında. Sen vatan dersin, karşındaki sana 'çay' der. Sen memleket dersin, karşındaki sana 'hamsi' der. Sen MHP geliyor dersin, karşındaki sana 'Rizespor birinci Lig'e mi çıkacak' der. Sen Dokuz Işık dersin, karşındaki sana 'florasan, gaz lambası' der. Sen Devlet Bahçeli dersin, karşındaki sana 'haydin kalkın gidelim, bizim bahçeliğe' der. Kısacası, Rize'de MHP'yi anlatmaya çalışmak, deveyi hendekten atlatmaya benzer.

Bir hakikat var ki değinmeden geçemeyeceğim. Rize'de tanıdığım ülkücülerin gerçekten şahsiyetleri büyük, kaliteleri ise takdire şayandır. Öyle hiç aldırış etmezler, sayılarının kısıtlı olmasına. Tutkundurlar birbirlerine, meşveret gelenektir aralarında, kibir ve garaz yoktur, samimiyet ve alçak gönüllülük ise edindikleri temel şiardır. Hiç birinin siyasi baskılara 'eyvallahı' olmadığı gibi, yalan dünyanın gelip geçici nimetlerine de aldırış ettikleri görülmemiştir. O yüzden alayı Türkçüdür, ülkücüdür ve her biri bin yaşasın halen Türkeşçidir!..

Rize bağrından yetiştirdiği iki güzel insanın kıymetini maalesef pek bilememiştir. Bunlardan birisi, rahmetli Ömer Lütfi Mete'dir. O, 'yazar ile düşünürün' arasında inanılmaz derecede bir farkın olduğunu yaşarken bizlere göstermiş ve öğretmiştir. Ağır bir silah gibidir, Ömer Lütfi Mete. Tıpkı kanas misali, nokta atışı tespit ve görüşleri ile hedefi daima on ikiden isabetle vurmuş ve yüzde yüz etkili olmuştur. Hatırlarsınız şüphesiz, kendisi 1999 yılında yapılan Genel Seçimlerde MHP'den Rize Milletvekili Adayı olmuştu. Seçilememişti ne yazık ki. O, bu memlekette en güzel adamların herşeye rağmen ülkücü hareketin içinden çıktığını tam bir inançla dile getirerek, ülkücülere olan güven ve muhabbetini her seferinde yansıtmıştır. Nur içinde yatsın, bir güzel adamdı vesselam. Diğeri ise Zeki Mayi'dir. Zeki Mayi, hem Başkan hem de ağabeydir. Rize'de ülkücü bulmanın neredeyse mucize olduğu zamanlarda Ülkü Ocakları Başkanlığı gibi meşakkatli bir görevi üstlenmişti. Ardından uzun yıllar Rize'de MHP İl Başkanlığı yaptı. Çalışkan, dürüst insandır, tertemiz siyasetçidir Zeki Başkan. Herhangi birinin derdi ile dertlenebilen, sağ eliyle yaptığı iyiliklerden sol eli haberi olmayan samimi Müslümanlardandır. Şahane denilebilecek şekilde milliyetçidir, Zeki Başkan. Bir ara, Rize'nin en büyük geçim kaynağı olan çay'da bir takım sıkıntılar söz konusu olduğunda 'nedir bu işin perde arkasında ki sebep' diyerek, kafasını yormuş ve adını bile duymadığımız, haritada yerini bulamayacağımız garip bir ülkeye giderek; çay için, çay işçileri için, Rize'nin ekonomisi için, hattızatında Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı büyük derde derman olabilmek için çareler aradığını da hatırlamıyor değiliz hani.

Ocak'çıdır, Zeki Başkan. Döversin, yıkarsın, hatta şarjör şarjör sıkarsın, 'sikinti olmaz'. Sonra bütün bir şehir ayağa kalkar, O ise karşılarına tunçtan bir heykel gibi dikilir. Mülki İdare mevzunun üzerine akbaba gibi çöker, Zeki Başkan'da onların üzerine kanatlarını açmış bir kartal misali. Balgat sorar, "neler oluyor Rize'de?" diye. Cevap bellidir. "Endişeye mahal yoktur, hemen hepsi bizim uşaklardır!" Evet, rahatlıkla diyebiliriz ki Rize'de son 20 yılda yetişen ülkücülerin üzerinde emeği büyüktür; kısacası bir ekoldür, Zeki Başkan. Aldılar bu güzel adamı görevden, yaklaşık 6 ay kadar evvel. MHP'nin son Büyük Kurultayında 'Koray babaya' destek verdiği için görevden aldılar; üstelik kızının amansız bir hastalıkla boğuştuğu bir günde. Buna da 'neyse' diyelim, Başkan ve evladı yaşıyor ya, önemli olan burasıdır.

İmdi gelelim benim bunları ni'çün yazdığıma.. Efenim bugün pek bir sevindirici haber almış bulunmaktayım. Diyeceksiniz ki bu neyin sevindirici haberi böyle; 'Suriye'ye savaş açılması yüksek ihtimal olarak ortadayken, Mısır'ın durumu vahim şekilde beklerken, PKK yeni eylemlere kalkışmaya hazırlanıyor iken', değil mi? Devletimiz büyüktür diyorum, büyük. Türk Devletini kuranlar, bugünleri mutlaka hesap etmiş ve gerekli tedbiri almışlardır. İnanmak ve güvenmek lazım. Ayrıca avam, Türk Devletini göremez -ki görmesine de- lüzum yok!.. Bilemez -ki bilmesine de ihtiyaç yok!.. Devlet dediğimiz, kökü mazide olup, mazinin parlaklığı ile ati'ye uzanan ve baş döndürücü bir terkib ile bugünlere ulaşan deyim yerindeyse tüm dünyanın şapka çıkaracağı muhteşem bir organizasyondur. Ezcümle, her nimeti fasulyeden saymadığımız, her sureti Hakk'tan bilmediğimiz gibi her iktidarı da Devlet olarak görmeyeceğiz. Devlet'in kabuğunda bir takım çatlamaların olduğu doğrudur. Ancak bakım ve onarım güçlerimizin konuya el atacakları şüphesizdir. Yani yaygara koparmanın anlamı yoktur. Bizler her ne iş ile uğraşıyorsak işimize bakalım yeter. Türk Devletinin yüzü soğuk ve korkunçtur. Kendisini ısrarla görmek isteyenlere karşı yüzyıllardır olduğu gibi altını çizerek söylüyorum 'gereğini yapmasını' bilir. Bu kesin kanaatimiz ise yüksek tecrübe ile sabittir..

Sevindirici haberimiz şudur; bizim kuşağın içinde beyefendiliği ile ün salmış, nezaketi ve candanlığı ile sevenlerinin gönlünde ebedi olarak yer edinmiş, Lise yıllarından beri hareketin içinde kesintisiz olarak mücadele eden; kadim dostum, fikirdaşım, İstanbul Ülkü Ocakları Eski İl Başkan Yardımcısı Murat Kösoğlu yaklaşmakta olan Mahalli İdareler Seçimlerinde MHP Rize Belediye Başkan Aday Adayı olmuştur. Allah yar ve yardımcın olsun ağam!..

Keşke diyorum, keşke bizim Resul Kürşat Şahsi'de olabilseydi, olağanüstü kritiklerini yaparak katkıda bulunabilseydi. Haberi olduğunda kim bilir nasıl sevinecektir. Yokluğunda geçirdiğimiz 124 gün boyunca o güzel muhabbetin, birbirinden hoş nüktelerin ve dahi en ince tespitlerin her daim aklımızda, her daim gözümüzün önündedir. Bir eksiğiz anlayacağın. Arkasında kaldığın 'demir parmaklıkların' birgün elbet eriyeceğine olan inancını hiç yitirme dostum!.. Vesile ile Remzi Şahsi babamıza da ayrıca selam ve hürmet.

Neyse ki Şaban Terzi reis var. Şaban reis, bütün birikimiyle bu zorlu süreçte Murat Kösoğlu'nun yanında adeta bir bayrak gibi asaletiyle, zarafetiyle ve heybetiyle yer alarak güç verecektir. Şimdiden hayırlara vesile olsun inşaAllah..

Eski notlarımız arasında dikkate değer bir paragrafı anlam niyetine paylaşıyorum dostlar..

"Milliyetçi Hareket Partisi, zindanlarda, tabutluklarda, sehpa gölgelerinde kurulmuş bir partidir. Milliyetçi Hareket Partisi'ni kuranlar, Allah yolunda, millet yolunda, vatan yolunda anadan, babadan, yardan hatta serden geçen insanlardır. Harama uzanmamış eller, temiz alınlar, eğilmez başlar, bükülmez bilekler, en ulvi dilekler, imanlı gençler.. Hepsi bu partidedir. Bu parti senin partindir. Bu parti bizim, hepimizin partisidir." ( Osman Yüksel Serdengeçti)

O değil de, inceden ve derinden zafere dair bir tulum sesi duyar gibiyim..

Vira Bismillah...

{ "vars": { "account": "G-9Y3VVX61MK" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }