Adalet Bakanı Bozdağ, Adalet Bakanlığı ile İnsan Hakları Kurumunun Hakimevi’nde düzenlediği istişare toplantısına katıldı.
Bakan Bozdağ, yaptığı konuşmada 2015 yılının ilk istişare toplantısını yaptıklarını belirterek, bugüne kadar yapılan düzenlemelerle ilgili bilgi verdi. Bu reformlardan en önemlilerine değinmek isteyen Bakan Bozdağ, “Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına ilave edilen bir cümle ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası insan hakları sözleşmesi hükümleriyle iç hukukta herhangi bir hükmün çelişmesi halinde insan haklarına ilişkin uluslar arası sözleşme kurallarının esas alınacağını içeren düzenlemedir. Bu büyük bir devrim niteliğinde düzenlemedir.
Uluslar arası insan haklarına ilişkin Türkiye’nin taraf olduğu bütün sözleşmeleri iç hukukumuzun doğrudan bir parçası haline dönüştüren ihtilaf halinde de iç hukukun üstünde bir yere konumlandıran anayasal bir adım atılmıştır” diye konuştu.
Bakan Bozdağ, yaptığı konuşmada 2015 yılının ilk istişare toplantısını yaptıklarını belirterek, bugüne kadar yapılan düzenlemelerle ilgili bilgi verdi. Bu reformlardan en önemlilerine değinmek isteyen Bakan Bozdağ, “Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına ilave edilen bir cümle ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası insan hakları sözleşmesi hükümleriyle iç hukukta herhangi bir hükmün çelişmesi halinde insan haklarına ilişkin uluslar arası sözleşme kurallarının esas alınacağını içeren düzenlemedir. Bu büyük bir devrim niteliğinde düzenlemedir.
Uluslar arası insan haklarına ilişkin Türkiye’nin taraf olduğu bütün sözleşmeleri iç hukukumuzun doğrudan bir parçası haline dönüştüren ihtilaf halinde de iç hukukun üstünde bir yere konumlandıran anayasal bir adım atılmıştır” diye konuştu.
İnsan hakları alanında pek çok kurumunda kurulduğunu bildiren Bozdağ, Kamu Denetçiliği Kurumu ile Türkiye’nin ilk defa karşılaştığını ifade etti.
“2014 YILI SONU İTİBARİYLE AYM’YE TOPLAM 31 BİN 453 BİREYSEL BAŞVURUNUN YAPILDIĞINI GÖRÜYORUZ”
Anayasa Mahkemesinde bireysel başvuralar konusunda yeni bir kurumsallaşmanın başladığını kaydeden Bozdağ, “2014 yılı sonu itibariyle AYM’ye toplam 31 bin 453 bireysel başvurunun yapıldığını görüyoruz. Bu konuda toplumda da büyük bir farkındalığın meydana geldiğine hep beraber şahit olduk” ifadelerini kullandı.
İnsan Hakları Daire Başkanlığı’nın da kurulduğunu söyleyen Bozdağ, bu başkanlığın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki Türkiye aleyhine açılan davaları takip etmek, buraya Türkiye adına savunmalarda bulunmak ve hak ihlallerinden kaynaklanan yasal idari düzenlemeleri değiştirme konusunda çalışmalar yaparak tavsiyelerde bulunmak ve daha pek çok konuda farkındalık yaratmak amacıyla kurulduğunu anlattı.
“TÜRKİYE HAK İHLALLERİ SIRASINDA BAŞLANGIÇTA 2.SIRADA İKEN ŞUANDA 4.SIRAYA GERİLEMİŞTİR”
İnsan haklarına ilişkin sorunları tespit edip çözmek maksadıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ihlallerinin önlenmesine ilişkin bir eylem planını 2014 yılı içerisinde açıkladıklarını hatırlatan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin AİHM nezdindeki görünümünde önemli değişiklikler meydana geldi. 2012 yılında 16 bin 876 olan Türkiye aleyhine AİHM’e yapılmış başvuru sayısı, 2014 itibariyle 9 bin 800 gerilemiş durumdadır. Ben yeni açıklanacak raporda bu rakamın biraz daha aşağılara düşeceğini tahmin ediyorum. Türkiye hak ihlalleri sırasında başlangıçta 2.sırada iken şuanda 4.sıraya gerilemiştir.”
“BUGÜN İTİBARİYLE HAKİM SAYISI YÜZDE 12’YE SAVCI SAYISI YÜZDE 6’YA YÜKSELMİŞTİR”
Hakim ve savcı sayılarının değiştirilmesi konusunda önemli değişiklikler yapıldığını bildiren Bozdağ, “9 bin 349 olan hakim savcı sayısı 2002’de, şuan itibariyle 14 bin 813’e ulaştı. Yüzde 58 oranında artış sağladık. Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporuna göre Avrupa Konseyi ülkelerinde 100 bin kişiye ortalama 21,3 hakim, 11,1 savcı düşmektedir. Ülkemizde ise 100 bin kişiye düşen hakim sayısı 2002’de yüzde 7,5 iken savcı sayısı yüzde 4,5’tir. Bugün itibariyle hakim sayısı yüzde 12’ye savcı sayısı yüzde 6’ya yükselmiştir.
2015 yılında hakim savcı sayısını artırmak konusunda yeni adımlar atacağız. 5 bin yeni hakim ve savcı alımı için sınav açılacak. Kademeli olarak biz 2018 yılına kadar Avrupa Konseyinin standardını yakalamayı sağlamayı planlamaktayız” şeklinde konuştu.
2015 yılında hakim savcı sayısını artırmak konusunda yeni adımlar atacağız. 5 bin yeni hakim ve savcı alımı için sınav açılacak. Kademeli olarak biz 2018 yılına kadar Avrupa Konseyinin standardını yakalamayı sağlamayı planlamaktayız” şeklinde konuştu.
“2015 YILI İÇERİSİNDE HEM ADLİ YARGIDA HEM İDARİ YARGIDA İSTİNAFI FİİLEN UYGULAMAYA KOYACAĞIMIZI İFADE ETMEK İSTERİM”
2015 yılında yapılacak önemli değişikliklerle ilgili bilgi veren Bozdağ, şunları kaydetti:
“2015 yılında yapılacak önemli değişikliklerden birisi de hem uzun yargılamalara son vermek hem de vatandaşımızın adaletten beklentisini kısa sürede elde etmesini sağlamak maksadıyla istinaf mahkemelerini fiilen uygulamaya geçildi. 2004 yılında adli yargıda istinafı kurduk.
2014 yılında idari yargıda istinafı kurduk. Ancak fiilen uygulamaya henüz başlayamadık. Hazırlıklarımız bitmek üzere. 2015 yılı içerisinde hem adli yargıda hem idari yargıda istinafı fiilen uygulamaya koyacağımızı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.”
2014 yılında idari yargıda istinafı kurduk. Ancak fiilen uygulamaya henüz başlayamadık. Hazırlıklarımız bitmek üzere. 2015 yılı içerisinde hem adli yargıda hem idari yargıda istinafı fiilen uygulamaya koyacağımızı buradan bir kez daha ifade etmek isterim.”
2014 yılında Özel Yetkili Mahkemelerinin kaldırıldığını hatırlatan Bozdağ, Sulh Ceza Hakimliği gibi önemli bir müessesenin hukuk sistemine kazandırıldığını kaydetti.
“ŞUANDA TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ OLARAK 159 BİN 31 İNSANIMIZ BULUNMAKTADIR”
İnfaz hizmetleriyle ilgili Bakanlığın önemli vazifeler yaptığını ifade eden Bozdağ, “Şu anda Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak 159 bin 31 insanımız bulunmaktadır. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğümüzün görevleri pek çok kurum tarafından denetime açıktır. Haberli habersiz uluslar arası denetimin yapılma imkanları vardır. 257 tane ceza infaz kurumunu yaşam bakımından elverişli görmediğimiz için kapattık.
Daha iyi yerler yapmak için kapattık” dedi.
Daha iyi yerler yapmak için kapattık” dedi.
Tutuklama konusunda Türkiye’nin pek çok eleştiriye muhatap olduklarını kaydeden Bozdağ, “1 yıl hapis cezasını gerektiren suçlarda tutuklama yasağını ilk defa hukuka koyduk. 1 yıllık tutuklama yasağını 2 yıla çıkaran adım attık. Daha sonra tutuklama yerine adli kontrol tedbirini ilk defa hukuk sistemimizin içerisine koyduk. Çocuklarla ilgili tutuklama yasağını 3 yıl olarak düzenledik” diye konuştu.
“2014 YILINDA BUGÜN İTİBARİYLE 22 BİN 420 TUTUKLU VARDIR TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE”
“Türkiye’de 2002 yılında 28 bin tutuklu varken, 2014 yılında bugün itibariyle 22 bin 420 tutuklu vardır Türkiye cezaevlerinde” diyen Bozdağ, “Tutukluluk oranı yüzde 14’lere gerilemiştir 12 yıl içerisinde. AB ülkelerinde ortalama tutuklu sayısı yüzde 23’tür. İçeride bulunan şuanda 22 bin 420 tutukludan 18 binin içerideki tutukluluk süresi 1 yıl ve altındadır” ifadelerini kullandı.
Basın ve ifade özgürlüğü konusunda da Türkiye’nin pek çok eleştiriyle muhatap olduğunu söyleyen Bakan Bozdağ, bununla ilgili önemli adımlarınatıldığını anlatarak, “Türkiye toplumunda hiç kimse küfretmeyi bir düşünce açıklaması olarak kabul etmez” dedi.
“SALDIRIYI YAPANLAR MÜSLÜMANLARA EN BÜYÜK ZARARI VERMİŞTİR”
Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıyı da kınadığını ifade eden Bozdağ, “Bu saldırıyı yapanlar Müslümanlara en büyük zararı vermiştir” dedi.
İfade özgürlüğü alanında AK Parti hükümeti döneminde atılan adımlara değinen Bozdağ, 2004 yılında anayasanın 30. maddesinde yapılan değişikle ilgili, “Kanuna uygun basın işletmesi olarak kurulan basın evi ve eklentileriyle basın araçları suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez ve işletilmekten alıkoyulamaz. Son derece önemli bir değişikliktir bu. Daha yayınlanmadan kitapların, eserlerin durdurulmasına imkan veren düzenlemeler vardı. Bunları tamamen ortadan kaldırdık” ifadelerini kullandı.
“BASIN HÜRRİYETİ KÜFÜR HÜRRİYETİ DEĞİLDİR”
Bozdağ, Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan karikatürün Türkiye’de Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasının Türkiye konusunda bir hassasiyet oluşabileceğini herkes gibi hükümetin öngörmesinin de doğal olduğunu ifade ederek, “Herkesin şunu yapması lazım; Türkiye’de Hazreti Muhammed’e inanan insanlar ona büyük saygı duyuyorlar ve bu noktada saygısızlığın ima yollu ifadesinden dahi rahatsız oluyorlar.
Bunu hepimizin görmesi lazım. Müslümanlar hem Hazreti İsa’ya hem Hazreti Musa’ya ve bütün Peygamberlere inandıkları için onlara yapılan saygısızlığı kendi Peygamberlerine yapılmış saygısızlık gibi kabul ediyorlar. Bizim bunu görmemiz lazım. Düşünce açıklaması yapmak insanların inançlarına küfretmek değildir. Basın hürriyeti küfür hürriyeti değildir” değerlendirmesinde bulundu.
Bunu hepimizin görmesi lazım. Müslümanlar hem Hazreti İsa’ya hem Hazreti Musa’ya ve bütün Peygamberlere inandıkları için onlara yapılan saygısızlığı kendi Peygamberlerine yapılmış saygısızlık gibi kabul ediyorlar. Bizim bunu görmemiz lazım. Düşünce açıklaması yapmak insanların inançlarına küfretmek değildir. Basın hürriyeti küfür hürriyeti değildir” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE CEZAEVLERİNDE GAZETECİLİK FAALİYETİ NEDENİYLE TUTUKLU HİÇBİR GAZETECİ YOKTUR”
Türkiye’de tutuklu gazetecilerle ilgili rakamlara değinen Bozdağ, Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) Adalet Bakanlığını ziyaret ettiğini anlatarak, “2014 raporunda Türkiye 7 tutuklu gazeteciyle ülke sıralamasında 10’uncu sırada gösterildi. Türkiye cezaevlerinde gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu hiçbir gazeteci yoktur. Suçlar başka suçlardır. Onlarla ilgili yargılamalar var” dedi.
Bakan Bozdağ, ayrıca tutuklu 7 kişinin suçlarını okuyarak, bunların gazetecilikle ilgisi olmayan faaliyetler yaptığını bildirdi.
“AİHM ÖNÜMÜZDEKİ ÇARŞAMBA GÜNÜ YAPACAĞI BU DEĞERLENDİRMEDE BENCE KENDİ KENDİSİYLE BÜYÜK BİR SINAMA İÇERİSİNDE OLACAKTIR”
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ilgili bir dava olduğunu söyleyen Bozdağ, şöyle konuştu:
“Önümüzdeki günlerde AİHM Büyük Dairede görüşülecek. Doğu Perinçek ‘Ermeni Soykırımı yoktur’ şeklinde bir açıklama yapmış ve İsviçre’de bu açıklama üzerine yargılanıyor mahkum ediliyor. Bununla ilgili dava AİHM’ye götürüldü. AİHM bu davayı haklı gördü, İsviçre’yi haksız gördü. ancak konu büyük daireye geldi.
Önümüzdeki hafta Çarşamba günü görüşülecektir. Türkiye’yi ifade hürriyeti bakımından Batı sürekli eleştiriyor. Ermeni soykırımı yoktur diyen birisine ceza vermeyi kanuna koyan Batının değerlerini taşıdığını sağlayan bir ülke ve bu ülkenin yasasıdır. AİHM önümüzdeki Çarşamba günü yapacağı bu değerlendirmede bence kendi kendisiyle büyük bir sınama içerisinde olacaktır. Büyük bir sınav verecektir. AİHM Türkiye lehine karar verirse, AB’nin üzerine bina edildiği değerlerin AİHM tarafından inkarı anlamına gelir.”
Önümüzdeki hafta Çarşamba günü görüşülecektir. Türkiye’yi ifade hürriyeti bakımından Batı sürekli eleştiriyor. Ermeni soykırımı yoktur diyen birisine ceza vermeyi kanuna koyan Batının değerlerini taşıdığını sağlayan bir ülke ve bu ülkenin yasasıdır. AİHM önümüzdeki Çarşamba günü yapacağı bu değerlendirmede bence kendi kendisiyle büyük bir sınama içerisinde olacaktır. Büyük bir sınav verecektir. AİHM Türkiye lehine karar verirse, AB’nin üzerine bina edildiği değerlerin AİHM tarafından inkarı anlamına gelir.”