Prof. Dr. Balal, "Çünkü içtiğimiz suyun büyük kısmını vücudumuzdan uzaklaştıran organ böbrek. Eğer böbrek yetmezliğiniz varsa bu su uzaklaştırılamıyor olacak. Vücutta biriken su ödeme, yüksek tansiyona ve ileriki dönemde kalp yetersizliğine ve vücutta tuz düşmesine neden olur. Bunlar ciddi sağlık problemleridir" dedi.
Suyun hayat olduğunu ve susuz kalmanın da sıkıntı yaratacağını ifade eden Prof. Dr. Balal, şöyle konuştu:
'SUSADIKÇA SU İÇİLMELİ'
"Bilinmeli ki suyun fazlası da zararlıdır. Yetişkin, aklı başında bir insanın susuz kalması aslında çok mümkün değildir. Su miktarı azaldıkça vücudumuz susama hissiyle bizi uyarıyor ve su içiyoruz.
İçtiğiniz çay, meyve suları, çorba, yoğurt, meyve bunlar sudur. Mesela karpuz yiyorsanız su alıyorsunuzdur. Günlük 1.5 litre kadar su içmek yeterlidir. Bunların içinde çorba, meyve, yoğurt gibi su yönünden zengin yiyecekler de vardır. Yani sadece su olarak bunu değerlendirmemek gerekir. Hepsini su olarak kabul etmeliyiz.
Mesela klima altında kuru ve serin bir ortamda oturan birisiyle dışarıda terleyerek çalışan birinin su ihtiyacı farklıdır. Burada susama hissine güvenilmeli. Sadece hastalık nedeniyle yaşlı hastalarımız, fazla idrar çıkmasına neden olan hastalıkları bulunanlar ve bebeklik çağındaki çocuklar su ihtiyacını dile getiremez. Bunun için susadıkça su içmeliyiz. Sağlık için gereğinden fazla su içmek ciddi sağlık sorunları doğurabilir. Bu konuda dikkatli olunmalı."