Âlemlerin sahibi yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun, bizlere ömür boyu övüneceğimiz bir mazi nasip ettiği için. Çünkü tarih yazılmaya başlandığı andan itibaren bir millet daha yoktur ki, bizim milletimiz kadar geçmişi kahramanlıklarla dolu olsun. Onun için emsalsiz başarıların altına imza atan ecdadımızla ne kadar gurur duysak azdır. Bu sebeple her şeyi gören, duyan ve bilen yüce Allah, inşallah hepsini cennetle mükâfatlandırır. (Amin)
Çanakkale…
“Çanakkale Savaşı” milletimizin başarılarından, kahramanlıklarından ve sonsuz derecede gurur duyacağı zaferlerden yalnızca birisidir. Bu durum ise, Türk’ün tarihi sürecine bakıldığında hanesinin çok sayıda elde ettiği kazanımlarla ve zaferlerle dolu olmasına bağlıdır. Ancak, Çanakkale’yi diğer zaferlerden ayıran farklar vardır. Bunların başında döneminin zor koşulları ve tabiî ki imkânsızlıkları geliyor.
Bu savaş, öyle çetin şartlarda kazanılmıştır ki, insan aklına adeta durgunluk verir. Varlık ile yokluğun, açlık ile tokluğun, tüfekliler ile küreklilerin karşı karşıya geldiği savaştır. Bu savaş, imanlıların imansızları, yüreklilerin yüreksizleri, inancın emperyalizmi yendiği savaştır. Azim ve kararlılığın en üst seviyede gösterildiği, itaat ve yeteneğin birlikte hareket ederek zafere dönüştüğü savaştır. Çıkmamış candan ümidin kesilmemesi gerektiğini doğrulayan, karşılaşılan engellerin boyutu ne olursa olsun, inanmak neticesinde her türlü olumsuzluğun anlamını yitirdiği bir savaştır Çanakkale..
Düşman kuvvetlerinin asker sayısı, imkân, kabiliyet ve ekonomik gücünün, bağımsızlığına canından da fazla önem veren, imanı sağlam bir orduya karşı anlam taşımadığının dosta ve düşmana açıkça gösterildiği bir savaştır Çanakkale.. Metrekareye altı bin civarında merminin düştüğü, karşılıklı siperlerin sekiz, on metreye kadar yakınlaştığı ve cehennemi aratmayan manzarası ile tarih sayfalarından asla silinmeyecek ender savaşlardan birisi olma özelliğini taşımaktadır.
Savaşın sürdüğü süre zarfınca neredeyse yaşanan her bir anın romanlara ve filmlere konu olabilecek kadar iffet ve erdeme sahip olduğu Çanakkale Zaferi; adaletin, hoşgörünün, milletçe birlikteliğin, paylaşma ve yardımlaşmanın en güzel şekilde sergilenerek insanlığa gösterildiği bir savaştır.
Kısacası;
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, ruhların büyük bir aşk ile irkildiği, bedenlerin ve beyinlerin yaşananlar karşısında adeta donup kaldığı deyim yerindeyse, tüm sistemlerin çöktüğü yani her şeyin yerle bir olduğu savaştır Çanakkale…
Güllerin dikenlere karşı amansız mücadele verdiği bu savaşta, “Gök Kubbeyi başınıza dar ederiz” diyerek, arşı alayı tekbirlerle, salâvat-ı şeriflerle inleten Türk ordusu, bu zaferi kazanırken çok sayıda şehit verdi. Öyle ki, aradan geçen doksan küsur yıl sonra bile hala bu toprakların kan kokması nasıl bir mücadele verildiğine dair örnektir.
Evet, Allah için ölenlerin gerçekte diri oldukları Hz. Kur’ an-ı Kerim’de bildirilmektedir. Bu ulvi mertebeye ulaşanlar cennette Peygamberden sonraki rütbeye nail olacaklardır. Ayetten de anlaşılacağı üzere şehitlik, canı ile cenneti satın almaktır. Bunların ne demek olduğunu, ancak Allah’a hakkıyla teslim olmuşlar bilebilir.
Şehitlik günahların, vefasızlığın, isyanın, imansızlığın, nefislerin dünyasından sıyrılıp, şanla, şerefle, kahramanlıkla ve tertemiz bir şekilde cennet müjdesiyle ebedi âleme intikal etmektir. Zillet ve iki büklüm içinde bir hayata tahammül etmektense, izzet içinde son nefesini vermektir şehitlik.
Şehitlik, bir topluluğu, bir devleti hatta bir milleti yeniden ayağa kaldırabilecek kadar kuvvetli bir mefhumdur. Hak için, İslam için, Türklük için dökülen şehitlik kanları, yarınlara uzanan ümittir. İnananlara zafer muştusudur. Üzerine ölü toprağı serpilmişlere bir silkiniş çağrısıdır, çığlığıdır ve narasıdır.
Yürekten ümit ediyor ve arzuluyorum ki, Çanakkale Zaferi’nden mekteplisi ve mektepsizi, köylüsü ve işçisi, memuru ve emeklisi, genci ve yaşlısı herkes çıkarması gereken dersi çıkarır. Yirminci yüzyılın başlarında her türlü imkânsızlıklarla kazanılan bu savaştan özellikle milletimizin yegâne umut kaynağı olan Türk gençliği, nasibine düşeni alamazsa tehlike sinyalleri veriliyor demektir.
Çünkü o zamanlar ölmek pahasına da olsa, yurdumuza almadığımız emperyalizmin işbirlikçilerini maalesef ve mateesüf bugün almış durumdayız. Maneviyatımızın günden güne artarak zedelendiği bu zamanda, gözümüzü Çanakkale’ye çevirip, o ulvi ortamdan gelecek seslere kulak vermeliyiz.
Çanakkale’den, çok iyi ders çıkarmalıyız. Çünkü orada şanlı tarihimiz yatmaktadır. Çünkü orada kahraman ecdadımız yatmaktadır. Çünkü orada adaletli, namuslu, erdemli, imanlı Türk milleti yatmaktadır. Çünkü orada Din, Vatan, Devlet ve Millet nasıl müdafaa edilirmiş diyenler yatmaktadır.
Yakutistan’dan Üsküp’e, Kırım’dan Kerkük’e kadar Türkün yaşadığı coğrafyada doğan her Türk evladı Çanakkale’yi gezmeli, görmeli ve atalarının kahramanlıklarıyla gurur duyarak, büyük Türk ırkının nelere mukabil olduğunu bizatihi anlamalıdır.
Çanakkale Zaferi çok büyük bir savunma savaşıdır. Ve biz, Çanakkale’yi savunduğumuz için Dumlupınar, Sakarya derken Cumhuriyeti kurduk. O halde bugün öz be öz Türk yurdu olan Kıbrıs’ı, Doğu Türkistan’ı, Kerkük’ü, Batı Trakya’yı savunamıyorsak ve uzun vadede elimizden alınışlarına seyirci kalabiliyorsak, hiç şüphesiz bunda Çanakkale’yi unutmamız yatmaktadır.
Çanakkale savaşında kahramanlar bolluğu ve bereketi vardır. Sadece evet sadece bir kahramanın kısacık anısını anlatacağım. O kahraman ecdadın adı: Bombacı Mehmet Çavuş’tur.
Mehmet Çavuş’un görevi 57’nci Alay’da el bombası hazırlayıp, düşmana fırlatmaktı. İngiliz siperlerine karşı bir gün görevini ifa ederken, el bombasının elinde patlaması nedeniyle sağ kolu kopuyor ve yaralı bir şekilde doktorların önüne getirtiliyor.
Ama aklı savaşta kaldığı için doktorlara bırakmaları için şu sözleri haykırıyor:
SAĞ KOLUMU KAYBETTİM AMA SOL KOLUM VAR! ...
Atandan kalmış olan kılıcı iyi bile,
Onu bütün gücünle vuracaksın çağında,
Savaş... Bunun tadını ey Türk sen bulamazsın
Ne sevgili yanında, ne baba ocağında..
Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara
Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara,
Kazanmanın yolunu bilmiyorsan git, ara
“ÇANAKKALE” ufkunda, “SAKARYA” toprağında..
"Atsız"
Çanakkale’yi unutanlara ve unutturanlara yazıklar olsun diyor, tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhları şad olsun!
Tanrı Türk’ü Korusun!