Hamile kadınlarda hormonal dengenin (östrojen, progesteron) ani değişimine bağlı özellikle diş etleri diş iltihaplanmalarına çok eğilimli olduğunu, eğer dişler üzerinde biriken yiyecek artıkları tamamen temizlenmezse, “Gingivitis” adı verilen basit diş eti iltihabının geliştiğini kaydeden Palamutçu, "Diş etleri şişkin, kırmızı ve kanamalı bir hal alır. Bunu engellemek, etkili bir şekilde fırçalayarak ve diş ipi kullanarak mümkün olabilmektedir" dedi.
Sabah bulantıları olan, sık sık kusan gebelerde ağız ortamı asit seviyesi yüksek olduğu için dişlerde aşınma, çürüme, hassasiyet oranının artacağını, bunun da yine iyi bakımla önlenebileceğini kaydeden Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Erhan Palamutçu, şunları söyledi: "Fakat kusmadan hemen sonra fırçalamak ortam asiditesinin maksimum olmasından dolayı pek tercih edilmez. Çünkü dişlerde arınma görülebilir. Bu yüzden kusmadan hemen sonra ağzı bol su ile çalkalamak ve ancak 20 -30 dakika sonra dişleri fırçalamak daha uygundur. Gebe kadınlarda fırçalama bulantıyı artırıyorsa, en azından bol su ile ağzı çalkalamak yine faydalı olacaktır."
Anne karnındaki bebeğin, annenin vücudunda bulunan kalsiyumu çektiği ve dişlerini çürüttüğü gibi bir inanış olduğunu anlatan Palamutçu, şöyle konuştu: "Fakat bu doğru değildir. Bebek kalsiyumu önce tüketilen gıdalardan, sonra da annenin kemiklerinden sağlar. Hamilelik esnasında oluşan çürükler yetersiz ağız bakımı ve diğer faktörlerden kaynaklanır. Gebeliğin ilk 3 ayı bebeğin oluşumunun başladığı ve en hızlı gerçekleştiği evrelerdir. Bu dönemde mecbur kalmadıkça diş uygulaması yaptırmaktan kaçınmak gerekir. Diş etlerinde şişme, kızarıklık, kanama arttığı için diş temizliği ve ağız hijyen eğitimi bu dönemde önemlidir. 3- 6 ay arasındaki dönemde röntgen ve diş çekimi dahil, tüm uygulamalar yapılabilmektedir. Bu dönemde ihmal edilecek her sorun, ileride ağrı ile doğumun daha erken başlamasına sebep olabilir. Bu yüzden başlangıçta, yani gebelik öncesi kontrolden geçmediyseniz bile 3 -6 aylık dönemde mutlaka kontrolden geçilmelidir. İlk 3 aylık dönemde oluşabilecek sorunlarda mecbur kalınmadıkça daha çok geçici tedaviler uygulanıp, kalıcı tedaviler 3- 6 ay arasındaki döneme veya gebelik sonrasına bırakılır. Hastanın kadın doğum uzmanıyla görüşülerek, düşük, erken doğum riski, aşırı korku, panik gibi faktörlerin elenmesi ile her dönemde diş çekilebilir, dolgu yapılabilir, apse tedavi edilebilir." Ağrının yaptığı stresin bebek için daha zararlı olduğunu belirten Palamutçu, sözlerini şöyle tamamladı: "Gebelik döneminde tükürük akışının azalmasıyla da, zaten hassas olan diş etlerinin tükürüğün yıkayıcı etkisinin azalmasıyla da daha kötü bir hal ortaya çıkabilir. Bu yüzden ağızda oluşan plak çok iyi bir şekilde uzaklaştırılmalı ve azalan tükürüğün yıkayıcı etkisi iyi fırçalama, diş ipi kullanımı ve bol su ile çalkalama ile önlenmelidir. Gebelik döneminde oluşan apselerde, tetrasiklin grubu antibiyotikler dışındakiler kadın doğum uzmanıyla görüşülerek kullanılabilir. Eğer çok gerekli ise, röntgen de anneye giydirilen kurşun önlük ile çekilebilir. Gebelik döneminde direnç, dengeli beslenme, sağlıklı olma, ilaçlardan uzak durma, bebeğin gelişimi için en önemli faktörlerdir."