19 Ocak 2012 tarihinde TFF Genel Sekreteri Ebru Köksal tarafından UEFA Genel Sekreteri Gianni İnfantino’ya gönderilen mektupta, TFF’nin 26 Ocak’ta şike ve teşvik primi faaliyetlerine katılma iddiaları kapsamında kulüplere uygulanacak olası yaptırımları görüşmek ve bunların değiştirilmesinin gerekip, gerekmediğine karar vermek üzere toplanacağı belirtiliyor. Mektupta 2010-2011 sezonu için olağanüstü kongre tarafından uygulanmasına karar verilen yaptırımlar şöyle sıralanıyor:
Maç sonuçlarının manipüle edilmesine karışan kulüpler, bu tür faaliyetlere karıştıkları 2010-2011 sezonunda kazandıkları ödülleri iade edecektir.
En az 12 puan
Maç sonuçlarının manipüle edilmesine karışan kulüpler, bu maniple edilen maçlardan elde ettikleri puanlarla, ilk 6 takım arasında sıralanmaya ve şampiyonluk unvanına dayanılarak kazanılan televizyon gelirlerini TFF’ye iade edecek, bu bedeller hak sahibi kulüplere geri verilecektir.
Maç sonuçlarının manipüle edilmesi fiilinin ciddiyetine bağlı olarak kulüplerden en az 12 puan silinecektir. Puan silme işlemi 2011-2012 sezonunda uygulanacaktır.
Ayrıca Süper Lig kulüpleri için en az 2 milyon ile en fazla 10 milyon lira arasında para cezası uygulanacaktır.
İhlalde bulunduğu tespit edilen kulüpler sezon sonundaki Avrupa kupalarına katılmaya hak kazansalar dahi bu turnuvalara katılmayacak, bu kulüplerin yerine sıralamada onları takip eden kulüpler Avrupa kupalarına katılacaktır.
İnfantino onayladı
UEFA Genel Sekreteri İnfatino ise 20 Ocak 2012’de TFF Genel Sek-reteri Ebru Köksal’a gönderdiği cevap yazısında belirlenen yaptırımların kendileri için uygun olduğunu bildirdi.
İnfantino mektubunda, “Yazınızda şike olaylarının sabit görülmesi halinde hem 2010-11 hem de 2011-12 sezonları için uygulanması düşünülen yaptırımları açıklamışsınız. UEFA adına tüm hususlar dikkate alındığında teklifinizin makul, orantılı ve uygun bir yanıt teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Önerilen yaptırımları hızlı bir şekilde uygulayabileceğinize güveniyoruz. Bununla birlikte önerilen yaptırımların etkili bir şekilde uygulanması halinde UEFA’nın bu özel husus hakkında başka ek bir kovuşturmada bulunma ihtiyacı duymayacağı kanaatindeyiz” ifadelerini kullanmıştı.
Fenerbahçeli yöneticiler, UEFA ile dönemin TFF’si arasındaki bu yazışmalar nedeniyle sarı-lacivertli kulüp hakkında daha yargılama bitmeden kanaat oluştuğunu dile getirdi. Deniz Tolga Aytöre ve Şekip Mosturoğlu, TFF’nin 19 Ocak 2012’de UEFA’ya gönderilen bu mektupla peşin hükümlü bir şekilde Fenerbahçe’yi suçlu ilan ettiğini dile getirdi.
Aytöre, “Biz 3 Temmuz’u bir şekilde yeneriz. Haklı ve hukuki argümanlarımız var. Ancak kıramayacağımız bazı şeyler de var. Başlangıçta yapılanları kıramıyoruz. Gıyabımızda pazarlıklar yapılmış. Taraf olmadığımız pazarlıkların içerisinde bulduk kendimizi” diye konuştu.
Taslak anlaşma da var
Sarı-lacivertli yönetici şöyle devam etti: “Türkiye’de disiplin soruşturması bile başlamamışken, şahısların savunması alınmadan yaptırımla karşı karşıya kalıyoruz. TFF Genel Sekreteri, genel kurulda çıkacak kararlara önceden karar veriyor. UEFA’ya, ‘Ben Fenerbahçe ve Beşiktaş ile ilgili düzenleme yaparsam ceza verir misin, vermez misin’ diye soruyor. Ayrıca 2. sezonu kabul ediyor. Bu pazarlık bir taslak anlaşma metnine de dökülmüş. Bizden de o dönemde bu anlaşmayı imzalamamız istendi. Ancak kulübümüz imzalamadı. Bu anlaşmada UEFA, Fenerbahçe’ye CAS davasını sen çek diyor. TFF ve UEFA’yı bir daha dava etmeyeceğini beyan et ve 2 yıl UEFA kupalarına katılma diyorlar. 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama başlamadan, Etik Kurulu, Disiplin Kurulu raporlarını yazmadan federasyon bizim suçlu olduğumuzu kabul etmiş. Bizim adımıza birileri el sıkışmış hem de en baştan. Her yerde bu karşımıza çıkıyor. İmza atmadığımız bir evraktan zan altında kalıyoruz.”