Özel Medline Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Necati Koç, soğuk algınlığının her mevsimde en çok görülen hastalık olduğunu, 200’den fazla farklı virüsün neden olduğu bu hastalığın belirtilerini üst solunum yollarında gösterdiğini belirtti. Kalabalık ortamlarda bulunan hastaların bu hastalığı son derece hızlı bir şekilde birbirlerine bulaştırarak yayılmasına neden olduklarını söyleyen Dr. Koç, riskin en yüksek olduğu grubun ise kronik müzmin hastalığı olan kişiler olduğunu ifade etti. Boğazda kuruluk, yanma ve ağrı, hafif ateş, titreme, baş ağrısı, kırgınlık, hapşırma, öksürük, burun tıkanıklığı, iştahsızlık, halsizlik belirtileri ile ortaya çıkan soğuk algınlığının kesin ve geçerli bir tedavisi olmamasına rağmen, bazı tedbirlerin hastalığın hafif geçirilmesi ve iyileşmenin çabuk olmasını sağlayabildiğini bildirdi. Dr. Koç, bol sıvı, istirahat gerektiren hastalıktan korunmak içinse bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlayan, vitamin açısından zengin meyve ve sebze yenmesi, hapşırırken veya öksürürken mendil kullanılması, ellerin yıkanması gerektiğini söyledi.
BRONŞİT BELİRTİLERİ
Soğuk algınlığından sonra ortaya çıkan bir hastalık olan bronşitin, bronşların şişmesi ve balgam artışı şeklinde kendini belli ettiğini anlatan Özel Medline Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Necati Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Sigara içenlerde daha çok görülür. Soğuk havalarda ağızdan nefes almak, bronşit riskini önemli derecede arttırır. Çok kuru veya soğuk havalar bronşiti tetikler. Bronşitin en belirgin belirtileri şiddetli ve inatçı öksürük ve sonrasında gelen balgamdır. Balgam hastalık ilerledikçe artar ve hafif ateş ile titreme, göğüs ağrısı, boğaz ve kas ağrıları diğer belirtileridir. Hastalığın ilerlemesi durumunda pnömoni-zatürreye kadar gidebilir. Tedavide hastalara istirahat önerilir. Bol sıvı alması sağlanmalıdır. Bulunulan odanın nemlendirilmesi gerekir. Balgam çıkarmayı kolaylaştırmak için balgam söktürücü ilaçlar alınmalı.”
"ÖKSÜRÜK EVDE YAPILAN UYGULAMALARLA GEÇMİYORSA..."
Kış aylarında en sık rastlanan şikayetlerin başında öksürüğün geldiğini belirten Dr. Koç, “Öksürük gerçekte vücudun bir savunma mekanizmasıdır ve solunum yollarının en üstünden en altına kadar herhangi bir noktadan kaynaklanabilir. Öksürük 3-4 gün gibi kısa süreli olabildiği gibi, bir aydan daha fazla da devam edebilir. 3-4 haftadan uzun süren öksürükler kronik öksürük olarak değerlendirilir ve mutlaka ileri tetkik edilmesi gereklidir. Tedavi uygularken amaç öksürüğü kesmek değil, öksürüğe neden olan sorunu oradan kaldırmak olmalıdır” dedi. Dr. Koç, öksürüğe; burun akıntısı, boğaz ve baş ağrısı, ateş, kusma, sık ve zor nefes almanın eşlik edebildiğini kaydetti.
SİNÜZİT TEDAVİSİ
Sinüzitin kış hastalıkları arasında yer aldığını vurgulayan Dr. Koç, "Sinüzit, sinüs mukozasının iltihabıdır. Bu hastalık, sinüslerin burun içi ile irtibatını sağlayan sinüs ağızlarının tıkanması sonucu, sinüslerin havalanmasını bozarak, bakteri ve virüslerin yerleşmesine uygun bir ortam oluşturması neticesinde ortaya çıkar. Belirtileri; yüzünüzde basınç hissi, dolgunluk veya ağırlık hissi, burnun tıkanması, koyu, sarı-yeşil burun akıntı, geniz akıntısı, koku duyunuzda azalma, baş ağrısı, nefes darlığı hissi ve öksürük. Sinüzitler; akut ve kronik sinüzit olmak üzere başlıca iki ana gurupta incelenirler. Akut sinüziti her insan senede bir kaç kez geçirebilir. Özellikle kış aylarında soğuğa maruz kalma alerji, çevresel kirlilik, vücut direncinin düşmesi gibi kolaylaştırıcı faktörlerin etkisi ile başlar. Burunda basınç hissi, burun tıkanıklığı ve ateş ile kendini gösterir. Tedavi geciktikçe ilave bulgular kendini gösterir. Bu şikayetler 3 ay veya daha fazla sürerse kronik sinüzit adını alır. Sinüzitin sebebi sinüs deliklerinin tıkanmasıdır. Bu tıkalı delikler açıldığı zaman sinüzit de iyileşir. İlaç tedavisi erken dönemde oldukça etkilidir. Israrlı ilaç tedavisine cevap vermeyen ve kronikleşmiş sinüzitlerde ameliyat gerekebilir. Ameliyattaki amaç, tıkalı olan sinüs yollarını açmaktır, böylelikle sinüslerin havalanması sağlanmış olur. Havalanan sinüste enfeksiyon geriler ve kaybolur” diye konuştu.
"VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRIN"
Özellikle risk grubunda yer alan kişilerin kış aylarında her ay hafif üst solunum yolu enfeksiyonları geçirilebildiğini, öksürük kısa süreli ise, ateş ve solunum sıkıntısı eşlik etmiyorsa öksürük ilaçları kullanmaya gerek olmadığını sözlerine ekleyen Dr. Koç, “Vücut direncini artırmak, dengeli bir beslenme düzeni sağlamak gibi önlemlerle kısa süreli öksürüklerde iyileşme sağlamak mümkündür. Kısa süreli viral enfeksiyon düşünülen kişilerde ilk 5 gün ve ateşsiz öksürük olan kişilere tetkik yapılması gereksizdir. Yüksek ateş varsa, 5. günden sonra devam öksürüklerde ve üç haftadan uzun süren kronik öksürüklerde ileri tetkik yapılır. Akciğer filmi, sinüs filmi ve kan tetkikleri ilk planda yapılması gerekli tetkiklerdir. Öksürük ve ateş ile seyreden hastalıklarda viral veya bakteriyel ayırımı için mutlaka doktora başvurmak gerekir. Hastalığın iş kaybı ve sağlık kaybı oluşturmaması için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. En basit hastalıkları kronik hastalığı olan kişiler daha ağır geçirmekte ve ciddi sonuçlar doğabilmektedir” dedi.
İzmir Haberleri
Kış hastalıklarına dikkat edin
Özel Medline Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Necati Koç, havaların serinlemesi ve kapalı alanlarda geçirilen zamanın artması ile kış hastalıklarının da yaygınlaştığını söyledi. Dr. Koç, kış aylarında hastalıklara karşı risk grubunun başında KOAH, astım, kalp hastalığı, şeker gibi kronik hastalığı olanların geldiğini kaydetti.
Bunlar da ilginizi çekebilir