“İSTANBUL’UN EN KIYMETLİ HAZİNESİ TOPKAPI SARAYI”
İstanbul’un en kıymetli hazinesinin Topkapı Sarayı olduğunu belirten Prof. Dr. Bozlağan, “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında gündeme getirilen ve Topkapı Sarayı’nın çehresini değiştirecek olan Sur-ı Sultani Projesi, aradan geçen 3-4 yıla rağmen neden tamamlanamıyor? Banliyö seferlerinin Yenikapı istasyonunun ötesine (Kumkapı, Cankurtaran, Sirkeci istasyonlarına) yapılmayacağına dair daha önce açıklanmış kararlar neden uygulanmamakta? Sarayın sahil surları niçin restore edilmemekte? Anadolu’daki şehirler bile halkın ve turistlerin kullanacağı (güvenli) kültür yolları oluştururken, İstanbul’un en kıymetli hazinesi olan Topkapı Sayarı’nı çevreleyen bir kültür yolu neden yapılmamakta? Topkapı Sarayı ile Eminönü, Beyazıt, Fatih, Karaköy ve Taksim gibi tarihi ve kültürel mekanları arasında neden (güvenli) kültür ve yaya yolları oluşturulmamakta? Bakü’de, Beyrut’ta ve Tiflis’te bile tarihi ve kültürel mekanlar hayranlık uyandırıcı bir şekilde aydınlatılmışken, Saray’ın yakın çevresi neden korku filmlerine platform oluşturacak kadar karanlık?” diye konuştu.
“ONLARCA SARAI SIERRA’NIN DA HAYATI KURTULMUŞ OLUR”
Prof. Dr. Recep Bozlağan, “İstanbul’un en kıymetli yerini katillerin, alkol ve madde bağımlılarının ve gayr-i ahlaki işlerin mekanı ve ‘yatağı’ olmaktan kurtarabiliriz. Kim bilir belki de onlarca Sarai Sierra’nın da hayatı kurtulmuş olur. Suriçi’nin ve özellikle de Sur-ı Sultani’nin muhafazası sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı’na veya İstanbul Emniyeti’ne bırakılamayacak kadar büyük bir sorumluluk ister. Bu sorumlulukta belediyelerin payı sanıldığının aksine çok büyük” şeklinde konuştu.