Türkiye’nin kritik bir coğrafyada kritik bir süreçten geçtiğini söyleyen ve çevre ülkelerin çoğunda kamu düzeninin sarsıldığını, terör örgütlerinin ve rejimlerin baskıları altında son derece kaotik bir dönem yaşandığına dikkat çeken Başbakan Ahmet Davutoğlu, bunun getirdiği güvenlik boşluğunun Türkiye sınırlarını etkilediğini kaydederek, “Türkiye, bir taraftan kendi güvenliğini tahkim etmek durumunda, bir taraftan da özgürlükçü demokrasiyi yaşatmak ve güçlendirmek durumunda. Dikkatlerinizi çekmek isterim, çevre ülkelerin çoğunda bırakın özgür seçim yapmayı, günlük hayatı sürdürmek bile mümkün değilken, Türkiye ekonomik kalkınmasıyla, özgürlük ve güvenlik dengesini korumasıyla, 7 Haziran seçimleriyle sadece bölgenin değil, dünyanın en büyük demokrasilerinden birisi olduğunu ortaya koydu” dedi.
7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’nin yeni bir döneme hazırlandığı, hükümet ortaklığı görüşmeleri yapıldığı ve milletin beklentileri doğrultusunda adımlar atıldığı esnada üçlü bir kıskaç terör saldırısı ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, “Bir taraftan, daha biz 2013 Ekim ayında kendisini terör örgütü olarak ilan ettiğimiz, her aşamada da Suriye’deki yıkıcı ve tahrip edici özelliği dışında İslam dünyasında oluşturduğu son derece kötü algı dolayısıyla açıktan tehdit olarak gördüğümüz DEAŞ’ın saldırıları Suruç’ta intihar saldırısı ve dün itibariyle de sınırımızda bir astsubayımıza yapılan saldırı sonrasında bir DEAŞ tehdidi açık bir şekilde gündemde.
Bu tehdit ile mücadele için planlama yaparken terör örgütü PKK’nın birçok ilde araç yakmaları dışında Adıyaman’da bir askerimizi şehit etmesi, Ceylanpınar’da iki polisimizi şehit etmesi ve bunu küstahça ve alçakça üstlenmesi ve ardından Diyarbakır’da bir polisimizi şehit etmesi… Dikkatinizi çekerim, PKK’nın terör eylemleri ile IŞİD’in terör eylemleri arasında neredeyse bir paralellik ve eşzamanlılık var. Suriye’de karşı karşıya oldukları düşünülen gruplar Türkiye’yi hedef aldıklarında ortak bir zeminde buluşabiliyorlar. Suruç’ta katledilen vatandaşlarımızın acısı yüreğimizdeyken, İstanbul sokaklarında kalaşnikoflu gösteri yapmaya kalkışan, bu çerçevede bütün yasal tedbirlere rağmen yüzlerine maske takmaya devam eden DHKP-C ve bağlantılı örgütlerin sahneye çıktığını görüyoruz. Biz bunların tesadüf olmadığını değerlendiriyoruz. Türkiye’de demokrasi kökleşmiş, katılım son derece yüksek bir seçim gerçekleşmiş, temsil kabiliyeti dünyada örneğine az rastlanır bir Meclis tablosu varken, teröre tevessül edilmesi hem bir tesadüf değildir hem de mutlaka mukavele edilmesi gereken bir tehdittir” diye konuştu.
Bu tehdit ile mücadele için planlama yaparken terör örgütü PKK’nın birçok ilde araç yakmaları dışında Adıyaman’da bir askerimizi şehit etmesi, Ceylanpınar’da iki polisimizi şehit etmesi ve bunu küstahça ve alçakça üstlenmesi ve ardından Diyarbakır’da bir polisimizi şehit etmesi… Dikkatinizi çekerim, PKK’nın terör eylemleri ile IŞİD’in terör eylemleri arasında neredeyse bir paralellik ve eşzamanlılık var. Suriye’de karşı karşıya oldukları düşünülen gruplar Türkiye’yi hedef aldıklarında ortak bir zeminde buluşabiliyorlar. Suruç’ta katledilen vatandaşlarımızın acısı yüreğimizdeyken, İstanbul sokaklarında kalaşnikoflu gösteri yapmaya kalkışan, bu çerçevede bütün yasal tedbirlere rağmen yüzlerine maske takmaya devam eden DHKP-C ve bağlantılı örgütlerin sahneye çıktığını görüyoruz. Biz bunların tesadüf olmadığını değerlendiriyoruz. Türkiye’de demokrasi kökleşmiş, katılım son derece yüksek bir seçim gerçekleşmiş, temsil kabiliyeti dünyada örneğine az rastlanır bir Meclis tablosu varken, teröre tevessül edilmesi hem bir tesadüf değildir hem de mutlaka mukavele edilmesi gereken bir tehdittir” diye konuştu.