Uzlaşma teklifinin yapılmasının kolluk kuvvetlerinden savcılık makamına aktarılmasının daha fazla teklife olumlu yanıt alınmasının yolunu açtığını belirten Nazan Pekcan, “Uzlaşma teklifi kesinlikle olayın serinlemesinin ardından yapılıyor. Bilgilendirme toplantısı için tarafları adliyeye davet ediyoruz. Ancak sadece adliyede görüşmek zorunlu değil. Uzlaştırmacılarımız talep edilmesi halinde bu görüşmeleri hastane, çay bahçesi, cezaevi ve hastanede de yapabiliyor. Yeter ki dosya barış ile kapansın” dedi. Son 3 yılda yaklaşık 10 bin davanın uzlaşma çalışmaları sonucu barış ile sonuçlandığını belirten Pekcan, “İzmir’de ceza davaları asgari 13 ay ile 2 yıl arasında sonuçlanıyor. Bu da taraflara hem maddi hem de manevi külfet getiriyor. Her uzlaşma dosyasında en az 2 kişi olduğunu düşünürsek 20 bin kişinin, bu modelle barış içinde yaşaması ve adliye koridorlarında yıllar süren davalar peşinde koşmaması sağlandı” dedi.
İzmir Adliyesi’ne uzlaşma bilgilendirme görüşmeleri için her hafta 300 kişinin geldiğini söyleyen İzmir Cumhuriyet Savcısı, “Taraflar bir gazetede özür ilanı yayınlanmasını, bir hayır kurumunda çalışmasını isteyebilir ancak en çok dikkat ettiğimiz şey, maddi ve manevi tazminat taleplerinde mağdur açısından sebepsiz zenginleşmeye neden olunmaması” dedi. İlginç uzlaşma örnekleri hakkında bilgi veren Nazan Pekcan, “Mağdurun isteği üzerine mesleği pidecilik olan bir taraf, huzurevine 100 pide yaptı ve ayran ile dağıttı, eşine şiddet gösteren eş bir gün boyunca evinin bulunduğu sokağı süpürdü. İş kazası sonucu yaralanan işçisine ev ve engelli oğluna işitebilmesi için cihaz alan taraflar ile de karşılaştık” dedi.
Uzlaşma taraflarının yüzde 70’inin görüşmeler sonucunda tokalaşarak ayrıldığını belirten Pekcan, “30 yıllık meslek hayatımda cezasını çekip de ıslah olana rastlamadım. Ancak uzlaşma ile biten dosya taraflarından yüzde 90’dan fazlası bir daha aynı konu ile ilgili olarak adliyeye gelmiyor. Ancak karı-koca arası anlaşmazlıklar yeniden gündeme gelebiliyor” açıklamasında bulundu.