Veremin solunum yolu ile bulaşan bir hastalık olduğuna işaret eden Okur, “Akciğer veremi olan bir kişinin öksürme, aksırma ve konuşma sırasında havaya saçtığı mikropların sağlam kişiler tarafından solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Aksırma ve öksürme sırasında ağızın kapatılması, odanın havalandırılması hastalığın yayılmasını engelleyen en basit ve en etkin yollardır. Verem yiyecek, içecek ve kullanılan ortak eşya ile bulaşmaz. Verem kalıtımsal bir hastalık değildir. Ailede veremli bir kişi olduğunda hastalığın en kolay bulaşabileceği kişiler çocuklardır. Verem mikrobu alan kimselerin hepsi hastalığa yakalanmaz. Ancak mikrobu bir kere alan kişi bunu ömür boyu taşır ve AİDS, şeker hastalığı, mide rezeksiyonu, böbrek nakli gibi hastalıklarda; herhangi bir nedenle vücut direncini düşürecek bir ilaç kullanımı ya da alkolizm, uyuşturucu kullanımı gibi durumlarda verem hastalığı kolayca ortaya çıkar” diye konuştu.
Veremin belirtileri ve tedavisi hakkında da bilgiler veren Okur, şunları söyledi: “Hastalığın başlıca belirtileri öksürük, balgam çıkarma, kilo kaybı, iştahsızlık, ateş, gece terlemeleri, öksürük ile kan gelmesidir. Öksürük en sık ve en önemli belirti olup, öksürüğü üç haftadan çok devam edenlerin en yakın Verem Savaş Dispanserine başvurmaları gerekir. Tedavide başarı için hasta tedavi eden personel ile işbirliği içinde olmalıdır. Genellikle tedavinin en az ilk iki ayında hastane tedavisi veya evde yatak istirahati uygulanmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme, uygun hayat şartları ile tedavi desteklenmelidir. Sigara ve alkol kullanılmamalı, terk edilmelidir. Tedaviden sonra uygun aralıklar ile dispanserde kontrollere devam edilmelidir. Bilinmelidir ki; verem tedavi edildiğinde kesinlikle şifa bulan bir hastalıktır. Ancak hastalık hiç tedavi edilmezse hastaların yüzde 50’si kısa süre içinde kaybedilir. Halkımızın Verem konusunda ilgisinin çekilmesi, hastalık hakkında aydınlatılması, vereme karşı korumanın öğretilmesi ve Verem savaşına katılımının sağlanması bizim için önem taşımaktadır”