Edinilen bilgiye göre, Bursa’daki özel bir dershanede edebiyat öğretmenliği yapan 26 yaşındaki Nurgül Akarsu, 3.5 yıl önce polis memuru Suat Akarsu ile dünya evine girdi. Bebekle mutluluklarını taçlandırmak isteyen çift bu hayalini, polis memuru olan Suat Akarsu’nun tayininin Hakkari’ye çıkması üzerine ertelemek zorunda kaldı. Akarsu çifti, bebeklerini doğuda değil de daha iyi şartları olan batıdaki bir şehirde dünyaya getirmek istedi. Bursa’ya gelince bir kız çocuğuna hamile kalan Nurgül Akarsu, başta eşi olmak üzere tüm ailesini sevince boğdu.
Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçiren genç kadın hiçbir kontrolünü aksatmadı. Geçen yıl 30 Mayıs’ta artan doğum sancıları üzerine her zaman kontrole gittikleri Bursa’daki özel bir hastaneye kaldırılan genç kadın, eşine son kez sarılıp, “Bana bir şey olursa sakın kimse ile evlenme. Bebeğimi de anneme ver” diye nasihatte bulundu. Whatsapp’daki durum mesajına, “Kimi şansa bıraktı, kimi zamana, ben sana bıraktım Yarabbi” diye düzenlenen Nurgül öğretmen doğumu beklerken evine gönderildi. Aynı gün tekrar rahatsızlanınca yine aynı hastanede ameliyata alınan genç öğretmen, önce dünyaya gelen bebeğini ardında da sağlığını kaybetti. Bitkisel hayata giren genç kadın, şimdi hiçbir şeyi hatırlamıyor.
Eşi ile 3.5 yıldır evli olduklarını ve başından geçenleri anlatan Suat Akarsu, ”Eşim hamile olunca 9 ay boyuca kontrole gittik. Doğum günü eşimin ağrıları arttı. Özel bir hastane gittik. Hemşire tarafından bebeğin kalp atışları dinlendi. Ardından kadın doğum uzmanı doktor bizi bebeğin kalp atışlarının sağlıklı olmadığı ve eşimin sancılarının yeterli olmadığını belirterek eve gönderdi. Aynı gün eşimin doğum sancıları artınca yine aynı özel hastaneye gittik. Bu esnada kadın doğum uzmanı eşime epidural anesteziyi önerdi. Bize bunun riskleri ve komplikasyonları hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Eşim bu iğneden sonra komaya girdi. Parmakları morarmaya başladı. Hemşireleri uyardım. Hemşireler bunun normal olduğunu söylediler.
Eşimin parmaklarındaki morarma kol ve bacaklarını da sardı. Yine hemşireye koştum. Hastanede kimse yoktu. Eşim tamamen mosmor olmuştu. Neden sonra bulduğum hemşire eşimi görünce hemen durumu acil doktoruna haber verdi. Herkes koşuşturmaya başladı. Kalp mesajı yapıldı olmayınca şok uygulandı” dedi.
Eşimin parmaklarındaki morarma kol ve bacaklarını da sardı. Yine hemşireye koştum. Hastanede kimse yoktu. Eşim tamamen mosmor olmuştu. Neden sonra bulduğum hemşire eşimi görünce hemen durumu acil doktoruna haber verdi. Herkes koşuşturmaya başladı. Kalp mesajı yapıldı olmayınca şok uygulandı” dedi.
Eşinin elektro şokla kendine geldikten hemen sonra kadın doğum uzmanı doktor tarafından sezaryenle doğuma alınmak istendiğini anlatan Akarsu, “Ama eşimin yattığı yatak büyük olduğu için kapıdan çıkmadı. Zorladılar ama olmadı. Eşime normal bir hasta odasında epidural anestezi yapıldı. Steril olduğu söylenen bir odada sezaryenle ameliyata alındı. Bebek de dünyaya geldiğinde mosmordu. 3 gün yaşadı. Sonra bebeğimizin tabutunu verdiler. Onu bir mezarlığa gömdüm ama nerede olduğunu bile bilmiyorum. Eşimle ilgilenmekten ziyaret etmeye vaktim bile olmadı. Doğum sonrası eşimin durumunun iyi olduğunu söylediler. ‘Bu gün yarın kendine gelir’ dediler. Eşim 7 aydır bitkisel hayatta hiçbir gelişme yok, umut da yok. Şikayetçi olduk.
Soruşturma da devam ediyor. Suçluların cezalandırılmasını istiyoruz. Kasılmaları çok fazla, şuuru tamamen kapalı. Vücudu kaskatı, oksijen desteğiyle hayatını idame ettiriyor. Sesten etkileniyor, korkup ürktüğü için kulaklık takıyoruz” diye konuştu.
Soruşturma da devam ediyor. Suçluların cezalandırılmasını istiyoruz. Kasılmaları çok fazla, şuuru tamamen kapalı. Vücudu kaskatı, oksijen desteğiyle hayatını idame ettiriyor. Sesten etkileniyor, korkup ürktüğü için kulaklık takıyoruz” diye konuştu.
Bu arada eşinin doğum sonrası tek kişilik yoğun bakım odasında tutulduğunu söyleyen Akarsu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yoğun bakım sorumlusu durumumu savcılığa bildirmem halinde eşimin bir başka hastanenin yoğun bakımına ya da kendi bünyelerindeki 7 kişinin bulunduğu yoğun bakıma alınacağı şeklinde beni tehdit etti. 7 ay boyunca sabırla eşimin iyi olacağı umuduyla sabrettim, ama durumunda hiçbir değişiklik olmadı. Bin 620 lira doğum parası ödedim. Doğum doktoru tarafından epidural anestezi önerildi. Niye önerildiği konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. Riskleri ve komplikasyonları anlatılmadı. Bu iğne için artı 250 lira para ödedim. Eşimi bitkisel hayata sokmaları ve bebeğimin tabutunu vermeleri için toplam bin 620 lira para ödedim”.
Hastane yetkilileri ise, 8 ay evvel yaşanan olayla alakalı Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma başlattığını, ilgili kişilerin Sağlık Müdürlüğü’ne ifade verdiğini belirterek, “Görevlendirilecek bilirkişi sonrası olayın sebebi ortaya çıkacak. Ancak doğum başlamadan önce bir komplikasyon gelişti. Doğum öncesi tansiyon düşüklüğü ve kalp, akciğer durması yaşandı. Kalp ve akciğer canlandırılarak hasta hayata döndürüldü. Anne ve bebeğin yaşaması için sezaryen yapıldı. Bebeği maalesef kaybettik. Annenin hayati bulgularında sıkıntılar vardı. Bitkisel hayattaydı. 6-6,5 ay yoğun bakımda kaldı. Daha sonra taburcu edildi. Ancak sıkıntıları devam ediyor. Olayın kesin sebebi bilirkişinin vereceği raporla ortaya çıkacak” dedi.
Editör: TE Bilişim