Kısa yolculuklar için tasarlanmış küçük hafif ulaşım modu olarak tasvir ediliyor yani A noktasından B noktasına gitmek.
Ancak ne yazık ki ülkemizde ulaşım araçları, paradan para kazanılacak bir yatırım şekli ya da imajınızı parlatacak bir statü sembolü olarak daha ağırlık kazanıyor.
Özellikle şu günlerdeki araç ve akaryakıt fiyatlarının baş döndürücü artışıyla beraber ulaşım hepimizin bütçesinde büyüyen bir gider olmaya devam ediyor. Özellikle büyükşehirlerde, A noktasından B noktasına ekonomik, güvenli ve pratik şekilde taşıyacak bir ulaşım aracı ve ulusal Mikro Mobilite planına acil olarak ihtiyacımız var.
Tarihin tozlu sayfalarına dönmeyi çok severim, 1908 yılından bu yana en fazla satılmış olan 4 otomobili araştırdım;
Ford Model T (Yıl 1907-27 16.500.000 adet)
Lada Classic (Yıl 1970-2014 17.750.000 adet)
Volkswagen Beetle (Yıl 1938-2003 21.500.000 adet)
Toyota Corolla (Yıl 1966-günümüz 50.000.000 ++ adet).
Hiçbiri prestij ya da üst segment aracı değil, büyük kitleler tarafından kabul görmüş düşük maliyetli ulaşım araçları.
Bu çerçevede Citroen AMi son yıllarda beni en çok heyecanlandıran çözümlerden bir tanesi. İki kişilik elektrikli, çevreci malzemelerden yapılmış basit bir ulaşım aracı. Felsefesi “Herkese ulaşabilmek” Fransa’da satış fiyatı yaklaşık olarak 7500 euro ve Fransa’da 4,2 adet asgari maaşa denk geliyor. Ülkemizde aynı araç 400.000 tl ve 35 adet asgari maaşımıza denk geliyor ne yazık ki bizim için o kadar ulaşılabilir değil.
Ülkemizde üreteceğimiz araç ya da araçlar için doğru reçete bence de budur;
-Prestij ya da lüksten öte, sürüş güvenliği ve kullanım pratikliğini ön planda tutmalı
-4,5 ya da 5 asgari maaş ile satın alınabilmeli, belki de devlet tarafından sübvanse edilebilmeli
-Kilometre başına maliyeti minimum olan elektrikli bir motora sahip olmalı
-İhtiyaca göre 2 kişilik ve 4 kişilik model sunmalı
-Geri dönüşümlü malzemeden üretilmeli
Ancak altını çizmek isterim… sadece araç üretmek yeterli olmaz. Devlet kurumlarımız, ekonomik ve güvenli ulaşım için beraber çalışıp kendi alanlarında destekler sunmalıdır. Ucuz ve yaygın şarj imkanları, elektrikli araçlar için ayrı bir trafik şeridi, ücretsiz otopark imkanları, vergi avantajları ilk anda aklıma gelenler. Önceki yazımda altını çizdiğim gündelik kinetik enerjiyi elektrik enerjisine çevirerek bu araçların ihtiyacı olan ucuz ve temiz enerjiyi sağlayabiliriz.
Ekonomik olarak girmiş olduğumuz kısır döngü içinde maaşlar artıyor ancak bu gelir artışı enflasyon ile tekrar cebimizden fazlasıyla gidiyor.
Kısırdöngüyü kırabilmek için acaba doğru yaklaşım halkımızın günlük yaşam maliyetlerini düşürmek midir?
Mikro mobilite bu çerçevede doğru bir başlangıç adımı olabilir mi?
Saygı ve Sevgilerimle