Başbakan İran Cumhurbaşkanı İle Görüştü Başbakan İran Cumhurbaşkanı İle Görüştü

Bugün başkentte gazetecilere açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, "Bir sınır ihlalinin olması halinde Türkiye ne yapmalıdır? Başka ülkeler uluslararası siyasette, uluslararası hukukta ne yaptıysalar tabii ki Türkiye'de sonunda onu yapacaktır" dedi.
Bunun uluslararası hukukun tanıdığı bir hak olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Çok açık, net bir sınır ihlali oluşmuştur, bu da ortadadır. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son değerlendirmeleri yapacağız" dedi. "Uluslararası hakların" ne olduğuna ilikin bir soru üzerine Erdoğan, "En isabetli olanı neyse, şüphesiz ki en uygun olanı neyse oradan farklı olanına gitme gibi bir adımımız olacaktır. Farklıdan kastım da düşünmek istemediğimizdir. Oraya gitmektir. Ama bizi buna zorlarsa Suriye rejimi zorlar. Zorlamaması için de atılması gereken adımı orası atması gerekir" şeklinde konuştu.

"BİZE KURTARICI OLARAK BAKIYORLAR, FERYADLARINI DUYMAMAZLIKTAN GELEMEYİZ"

Erdoğan, "Biz şimdi Rusya'ya gerekeni söylüyoruz, diyoruz ki; 'Böyle böyle...Şartları görüyorsunuz. Şu anda 25 bin insan benim ülkeme sığındı. Bunların bize şu andaki maliyeti 150 milyon doları buldu, şu ana kadar. Attığımız adımları da durdurmuyoruz. Düşünüyoruz ki bu iş 100 bine doğru giderse. Onlar geldikten sonra ben orada konteyner kent kurayım olmaz. Gelmeden tedbirleri alacaksınız oradaki bütün ön hazırlıkları yapacaksınız ki bunlar geldiği zaman başlarını koyabilecekleri bir yer olsun. Kampların içinde bile 'Türkiye bizi niye kurtarmıyorsunuz' diye feryat edenler var. Çünkü Türkiye'ye öyle bakanlar var. Bir kurtarıcı gözüyle bakıyorlar. Bu insanların feryadını biz duymamazlıktan gelemeyiz. Bizim ne medeniyetimizde bu var, ne kültürümüzde bu var. Sahiplenmek durumundayız" dedi. Suriye'de, ülkelerini terk eden insanların "keyiften değil ölümden" kaçtıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız. Kapadığınız zaman o insanları gayri insani olarak adeta tost edersiniz. Böyle bir şey de olmaz" dedi. Türkiye'nin şu ana kadar 25 bin Suriye vatandaşını sığınmacı olarak kabul ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu rakam nereye kadar gider? 100 bin mi olur, daha fazla mı olur? Biz bu kapıları kapayamayız. Çeşitli uluslararası televizyon kanallarında bu insanların nasıl kaçtığını görüyorsunuz. Herhalde bu insanlar keyfinden kaçmıyor. Burada keyfilik yok, bunlar ölümden kaçıyorlar. Siz bu insanlara kapılarınızı kapayamazsınız. Kapadığınız zaman o insanları gayri insani olarak adeta tost edersiniz. Böyle bir şey de olmaz.''

"ESAD YİNE SÖZÜNDE DURMADI"

Esed rejiminin sivillere yönelik saldırılarılarına örnekler veren Başbakan Erdoğan, "askerlerin kaçan insanları bile arkadan vurduklarını" kaydetti. Erdoğan, "Burada çocuk, kadın böyle bir şeye de bakmıyorlar, acımasızca vuruyorlar. İşte sayın Annan'a söz verdi, söz verdiğinden bu yana yine her gün 60, 70, 80, 100 kişi öldürülmeye devam ediyor. Böyle bir durum var. Bir de tabii çok açık, net bir sınır ihlali artık oluşmuştur, bu da ortadadır. Bu sınır ihlaline yönelik olarak da bizler de son değerlendirmeleri yapacağız, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanımız yoğun bir şekilde çevre ülkelerle diplomasimiz de devam ediyor ondan sonra da atılması gereken adımları tabii ki atacağız.'' Bazı ülkelerin Suriye'deki sivillere yönelik terörist nitelemesinde bulunduklarını söyleyen Erdoğan, "Bu insanları gidip gördüğünüz zaman bunun saf, samimi Suriye halkı olduğunu görüyorsun zaten. Çocuk, kadın bunlar. Hala orada oyuncakları ile oynayanlar var. Bunlardan terörist olur mu- Bunlara terörist nazarıyla bakacak kadar siyasette maalesef belli bir mahrumiyeti yaşayanlar var. Onlara diyoruz ki, 'Gidin oraları gezin, dolaşın. Benim ertelenmiş bir ziyaretimdi bunu da yerinde yapacağız" dedi.

Erdoğan ayrıca, Suriye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde eski desteğini bulacağını düşünmediğini belirterek, "Benim inancım şudur ki, hak yerini bulacaktır. Çünkü burada çok büyük bir zulmün olduğu açık, net ortada. Zulümle sonuna kadar abad olunmaz bir yerde hak yerini bulacak. BM Güvenlik Konseyi burada yeni bir paketi bence devreye sokmalı. Bunun için de gerekli görüşmeler yapılacak. BM nasıl bir adım atması gerekiyorsa buna göre de kendilerinden bu adımı atmasını talep edeceğiz" diye konuştu.

"SURİYE'DE YAŞANANLARIN FARKINDA DEĞİLLER"

Bazılarının hala Suriye'de neler yaşandığının farkında olmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bunlar sadece orada kuru bir, ellerinde tüfekle filan insanların öldürülmesi, işte karşısında teröristler, onlarla mücadele eden bir yönetim, hala görenler, öyle zannedenler var veya bize bu ifadeyi kullananlar var. Görüştüklerimizden aldığımız ifadeleri ben kullanıyorum. Bu maalesef, muhatap olduklarımız bize bunları söyledikleri için ben bunları söylüyorum. Bunu İran'da da dinledik, Rusya'da da aynı şeyleri dinledik. Biz anlattıktan, neden sonra 'Haklısınız filan...O zaman görüşelim, birlikte çalışalım'. Bu noktaya geliyorlar" dedi.

"MÜTTEFİKLERİNİN SURİYE'YE BAKIŞI DEĞİŞTİ"

Çin, Rusya ve İran'ın Suriye'ye destek verdiğinin hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan,"Dünya sadece bu üç ülkeden ibaret değil. Çin Halk Cumhuriyeti'nin bakışı ilk andaki gibi değil, çok değişti. Rusya Federasyonu da aynı şekilde bakmıyor. Başta çok daha farklı bu işe bakıyordu, ama şimdi aynı şekilde bakmıyor" dedi. Rusya'nın başlangıçta farklı bir yaklaşım içinde olduğunu ancak şu an "birlikte çalışalım" tavrının sözkonusu olduğunu belirten Erdoğan, "Bu yaklaşım Sayın Putin'in de yaklaşımıdır, Sayın Medvedev'in de yaklaşımıdır. 'Beraber çalışalım' bunu söylüyorlar" şeklinde konuştu. Suriye'nin artık BM Güvenlik Konseyi'nde güçlü bir destek bulacağını düşünmediğini kaydeden Erdoğan, Rusya ve Çin'in Şam yönetimine tavrının değişeceğini ifade etti. Erdoğan, "Benim inancım şudur ki, hak yerini bulacaktır. Çünkü burada çok büyük bir zulmün olduğu açık net ortada. Zulümle sonuna kadar abad olunmaz bir yerde hak yerini bulacak" dedi.

"NİYE ŞEYTANIN AVUKATLIĞINA SOYUNUYORSUNUZ"

Bu arada Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin "Esed yönetimi kalırsa sıcak bir müdahale ihtimali görüyor musunuz?" sorusuna, "Niye şeytanın avukatlığına soyunuyorsun?" cevabını verdi.

Erdoğan, "Bu konuyla ilgili BM'nin böyle bir kararı almasının neticeleri geçmişte görülmüştür. Dolayısıyla oradan bakarak değerlendirirsek daha isabetli olur'' diye konuştu.

Erdoğan, Annan'ın yaklaşım tarzına yönelik başından itibaren "inşallah" dediklerini ancak bunun tutmadığını ifade ederek, "Sayın Annan'a bunu söylediğimiz halde, Annan çok umutluydu. Tutmadığı da ortaya çıktı. Bundan sonraki sürece yönelik bugün yine pek bir şey olacağına ihtimal vermiyorum. Bir yerden çekse öbür yere tankını, topunu götüren bir zihniyet, bir anlayış bu'' dedi.

"AÇIKLAMAMIZ İRAN'I ÇOK RAHATSIZ ETMİŞ OLABİLİR"

Başbakan Erdoğan, İranlı bir yetkilinin, Tahran yönetimi ile 5+1 ülkeleri arasındaki nükleer müzakerelerin İstanbul'da yapılmayacağına ilişkin açıklamasıyla igili olarak, "Bu zat çıkıp bunu konuştuğu anda Dışişleri Bakanımız, İran Dışişleri Bakanı ile konuştuğunda 'O kişisel düşüncesidir İran'ın düşüncesi değildir' diye bir yaklaşımda bulundular. Bizim belki İstanbul'daki değerlendirmemiz üzerine bunu yapmış olabilirler veya o açıklamamız onları çok rahatsız etmiş olabilir. Biraz da bu bizim kendi kişisel karakterimizin de gereğidir. Çünkü doğru neyse bu doğruyu söylemek zorundayız. Orada da söylediğimiz bizim budur. İstanbul'da böyle bir toplantının yapılması aslında kendilerine birçok şeyi kazandırabilirdi. Ama kalkıp da o zatın böyle bir açıklamayı yapmış olması veya başkalarının böyle açıklamalar yapmış olması sonunda bir yanlışın doğrultularak teslimi durumuna geldi" dedi.

Müzakerelerin İstanbul'da yürütülmesinin İstanbul'a bir itibar kazandırmayacağını belirten Erdoğan, "Sadece tarihe bir kayıt düşülür yani İstanbul anlaşması veya İstanbul sözleşmesi diye. Olay budur. Ama herhalde bunun farkında değildi o zat, böyle bir açıklama yaptı. Bu yola çıkarken onlardan böyle bir arzu, böyle bir talep geldiği için, daha açık söyleyeyim dini lider İstanbul'da bunun olmasını istediğini bize teyit etti. Karşı taraf zaten Ahmet Bey'e onlar da bunu teyit etmişlerdi. Bunu teyit ettikleri için de mesele bitmiştir diye biz olaya baktık. Ondan sonra böyle bir durum olunca bu bizim ilkeli olma anlayışımıza ters geliyor bunu da tabii söylemek durumundayız. Olayın aslı budur" değerlendirmesinde bulundu.

"YEREL SEÇİMLER KONUSUNDAKİ SPEKÜLASYONLARA KULAK ASMAYIN"

Yerel seçimlerin öne çekileceğine ilişkin bir soru üzerine ise Başbakan Erdoğan, bu tür spekülasyonlara kulak asılmaması gerektiğini belirtti.

Erdoğan, Orada da biz ilkeliyiz. Fevkalade, olağanüstü bir hal olmadıktan sonra, yani 5 yılı 4 yıla çekmek gibi, o olayda yaşadığımız, o aslında Cumhurbaşkanlığı seçimini halka götürmeye yönelik o zamanki bir sanal parti sebebiyleydi, ama orada biz oyuna geldik onu da açıkça söyleyeyim. Bundan dolayı 5 yılı 4 yıla çekmek gibi bir şey oldu. Onu da söyleyeyim ben şimdi çok pişmanım keşke 5 yıl 5 yıl olarak kalmış olsaydı. 4 yıl dediğiniz zaten süratle akıp gidiyor. Bunun da üç yılı hizmettir, bir yılı seçimdir. Bu da olmuyor" yorumunda bulundu.

Editör: TE Bilişim