bizimle ilgili art niyetleri, önyargıları olan herkes hayal kırıklığına uğradı, bunları hayal kırıklığına uğrattık. Olumsuz ve karamsar beklentileri, 9.5 yıl boyunca boşa çıkarttık" dedi.
"HER TÜRLÜ DEMOKRASİ DIŞI GİRİŞİMLERE GÖĞÜS GERDİK"
AK Parti'yi millet nezdinde karalamaya çalışanların, yazdıkları senaryolarla halkı kışkırtmaya çalışıp, provokasyonları gördüklerini, ancak tüm bunları boşa çıkarttıklarını dile getiren Erdoğan, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Bakın biz 9.5 yıl boyunca millet iradesini en güçlü şekilde koruduk. Her türlü demokrasi dışı müdahale, çetelerin, mafyanın, cuntanın, kirli girişimlerine göğüs gerdik. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için, en güçlü ve en kararlı adımları biz attık ve biz her zaman karar ve
hedeflerimizin arkasında durduk. 9.5 yıl boyuncu demokratikleşme yolunda kararlılıkla yürüdük. Türkiye'nin 7 bölgesi, 81 kentine 780 bin kilometre karesine, her bir karışına 75 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının her birine hizmet götürmenin çabası içinde olduk. 9.5 yıl boyunca hiçbir ayrımın içinde olmadık, hiçbir ayrımcı girişime taviz vermedik. İllere hizmet götürürken, o illerin bize verdikleri oy oranlara hiç bakmadık. Hiç kimsenin dinine, diline, mezhebine, etnik kökenine bakmadık. Doğuştan gelen
farklılıkları bir üstünlük ya da dezavantaj olarak görmedik. Biz sadece tek millet, tek bayrak, tek devlet dedik. Ama asla tek din demedik".
"BUGÜNE KADAR AYRIM YAPMADIK AYRIM YAPILMASINA DA İZİN VERMEYİZ"
14 Ağustos 2001 yılında yola çıktıklarında AK Parti'nin milletin partisi olduğunu, milletin fertleri arasında bir ayrım yapmadan, bu milletin emrinde olduklarını dile getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, millete efendi değil, 'hizmetkar' olmaya geldiklerini, başlatmış oldukları yürüyüş ve 'kutlu mücadele'yi hiç kimsenin durduramayacağını ve çok güzel günler göreceklerini, bunu da hiç kimsenin engellemeyeceğinin altını çizdi. Uzun ince bir yolda olduklarını vurgulayan Erdoğan'ın konuşması ise 'Türkiye
Seninle Gurur Duyuyor' sloganları ile kesildi. Bugüne kadar hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmediklerini, bundan sonra müdahale etmeyecekleri gibi bu tür girişmelere de asla izin vermeyeceklerinin altını çizen Başbakan Erdoğan, "İşte renler burada. Burada hepsi var. Tribünlerde ayrım var mı? Hepsi burada. Neden çünkü biz yola çıkarken böyle çıktı. 75 milyonun yaşam tarzı bizim güvence ve teminatımız altında. Hiç kimsenin kılık kıyafetine karışmadık, bundan sonra da karışmayız. Müsaade etmedik. Hiç
kimsenin yediğine içtiğine karışmadık, karışmayız" ifadesini kullandı.
"DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ HİÇBİR DÖNEMLE KIYASLANMAYACAK ÖLÇÜDE GELİŞTİRDİK"
Başta düşünce özgürlüğü olmak üzere ifade, eleştiri, basın ve yayın özgürlüğü alanlarında son 9.5 yılda önceki dönemlerle asla kıyaslanamayacak ölçüde geliştirdikleri yorumunda bulunan Erdoğan, bazı eksikliklerin olabileceğini, bunu da en kısa sürede gidereceklerini belirtti. Türkiye'yi demokratikleştirme ve demokrasi alanında daha iyi bir noktaya taşıyabilmenin çaba ve gayreti içinde olduklarını ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "İfade özgürlüğünü samimi şekilde savunduğu
kadar, kaliteli eğitim için mücadele etmiş, Türkiye'de bilimin, sporun, sanatın en iyi şekilde destekleyip, bu konuda samimi bir yaklaşım ortaya koyan bir partiyiz. Hiçbir zaman yapıcı eleştiriden rahatsız olmadık, hakaret içermediği, kutsallarımıza dokunmayan, başkalarının özgürlüklerini hedef almadığı sürece hiçbir eleştirinin karşısında olmadık".
"BURADA SENİ BİR KEZ DAHA MÜFTERİ İLAN EDİYORUM"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da yüklenen Erdoğan, 'Fatih Projesi' kapsamında Kılıçdaroğlu'nun 20 milyar TL'lik yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialarına sert tepki gösterdi. Başbakan Erdoğan, "Ya neyi gördün, neyi buldun da neyi konuşuyorsun? Eğer samimi ve dürüstsen, 20 milyar TL'lik bir yolsuzluktan bahsediyorsan elinde belge var, eğer yoksa neye göre bunu söylüyorsun? Eğer böyle bir iddiayı ispatlayamazsan bu bizim lügatimizde çok çirkin bir yere oturur. En azından bu milletin nezdinde
cibiliyet konusunu gündeme getirir. Çünkü sen bu kadar dürüst bir iktidara kalkıp da bu iftirayı atamazsın. Buradan seni bir kez daha müfteri olarak ilan ediyorum. Zira biz, Kılıçdaroğlu şunu demiş bunu demişe bakmıyoruz. Hiç umurumuzda değil. Kervan yürüyor kardeşim, bu kervan yürüyor. Yere sağlam basarak yürüyor. Yapacağımız çok iş var. Muasır medeniyetler seviyesine çıkartacağız Türkiye'yi. Artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir Türkiye var dünyada" diye konuştu.
"MESELE TİYATRO TARTIŞMASI DEĞİL, MESELE ÇOK FARKLI"
"Biz gelmeden önce bu ülkenin milli geliri neydi, biz geldik milli geliri ne oldu?" diye soran Erdoğan, Türkiye'nin milli gelirini 230 milyar dolardan, 772 milyar dolara yükselttiklerini, bunu da 9.5 yıllık bir zaman diliminde gerçekleştirdiklerinin bilgisini verdi. Devlet tiyatrolarının özelleştirilmesine yönelik adımların ardından Türkiye gündemine gelen tartışmalara da değinen Erdoğan, gündemi işgal eden konunun tiyatro tartışması değil, çok farklı bir konu olduğunun altını çizdi. Kendilerine küçük
iktidar ve rant alanları oluşturan, tuttukları köşelerde kendi ideolojilerini 75 milyona dayatmaya çalışanların rahatsızlığını dile getirdiğini, tartışmaların da bu eksenden yapıldığını kaydeden Erdoğan, "Bunlar, Tanzimat Dönemi'nden bu yana her şeyi en iyi kendilerinin en iyi bildiğini, en doğruyu sadece ve sadece kendilerinin bildiğini sanırlar. Bunlar millete tepeden bakarlar. Bunlar sadece kendilerinin ürettiğini sanat sanatlar, Kahramanmaraş'tan Anadolu'dan Trakya'dan yetişen ustaları kale almaz, onları
küçümserler" dedi.
"BUNLAR AYDIN DEĞİL, 'YARIM PORSİYON AYDIN'DIR ANCAK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının devamında şu görüşleri dile getirdi: "Bunlar tapunun kendilerinde olduğunu sanıyorlar. Sanatın, sanatçı kimliğinin, aydın ve yazar kimliğinin arkasına sığınıyorlar. Kendilerini dar kalıplara mahkum etmekle kalmayıp, bu ülkenin gerçek sanatçılarına da haksızlık yapıyorlar. Bunlar sanatı sanat için yaparlar, toplum için yapmazlar. Sanat toplum için yapılırsa anlam kazanır. Bunlar jakobendir. Hem devlet tiyatrosundan, hem şehir tiyatrosundan maaş alacaksın, sonra
da istediğin zaman dizi filmlerde oynayacak, başka yerlerde rol alacaksın. Her yerde ve her zaman nemalanacaksın. Mesele bu? Son birkaç gündür, zihinlerinin ardındakini ortaya dökmeye başladılar işte. Millete 'bidon kafa' dediler, çıktılar bu aziz millete; 'göbeğini kaşıyan adam' dediler, şimdi de kendilerince milleti küçümsüyorlar. 'Belediyede çaycılık yapan mı tiyatrocu olacak?' diye soruyorlar. Aslında rahmetli Cem Karaca, bunlara o güzel şarkısıyla zamanında cevabını verdi. Ne demişti Cem Karaca;
'Bunlar aydın değil, yarım porsiyon aydın'. Bunlar barlarda, barların en ön sıralarında ellerinde viski kadehleri, kaşları hafif yukarıda, bilgiççe hareket ederler. Tiyatrodan, bilim ve sanattan sadece bunar anlar. Bunlar milleti, milletin alın terini, kültürünü tercihlerini beğenmezler. Yıllarca karikatürlerle aşağıladılar bu milleti, oyunlarında, yazılarında bu milletin gerçek hizmetkarlarını din adamlarını aşağıladılar".
"MİLLETİ AZARLAMA, MİLLETİ HİZAYA SOKMA DÖNEMİ ARTIK BİTTİ"
"Finansmanı devletten aldılar ama finansmanın gerçek sahibi milleti aşağıladılar" diyen Erdoğan, "Geçen yıl devlet tiyatrosuna harcanan para 140 milyon TL, Peki gelen ne? 4 milyon TL. 140 milyon nere, 4 milyon nere? Yıllar boyunca sırtlarını statükoya dayadılar, oradan nemalandılar. Şimdi de statükonun değişmesinden ciddi rahatsızlık duyuyorlar. Kusura bakmasınlar, çokbilmiş despot tavırlarıyla millete de, milletin temsilcilerine de parmak sallayarak azarlama dönemi geride kaldı. Milletin en masum
taleplerini irtica, gericilik, yobazlık diyerek, bir kaşık suda boğma dönemi artık geride kaldı. Sanatçının, sanatçının kimliğini, aydın-yazar kimliğinin arkasına sığınıp, milleti azarlama, milleti hizaya sokma dönemi artık geride kaldı. Tarihe karıştı. Milletin parası, vergisini, tüyü bitmemiş yetimin hakkını alıp, milletin tercihi ve milletin seçtiği hükümetleri azarlama dönemi bitti. Bundan sonra sırtlarını devlete değil, o aşağıladıkları, kasaba bürokrasisi dedikleri, temizlikçi dediklerine sorsunlar"
dedi.
"TİYATRO MU YAPMAK İSTİYORSUN O ZAMAN KENDİ TİYATRONU KUR"
Siyasette, sanatta ve hukukta artık 'kast sistemi'nin AK Parti ile sona erdiğini, gerçek aydınların, ilim adamlarının çaba ve gayretleri ile sanat, ilim ve fikir hayatında da kast ve hanedanlık sisteminin artık son bulması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bu millet artık aşağılamalara tahkire boyun eğmeyecek. Bu millet kendi tercihlerini, talep ve arzularının yok sayılmasına artık göz yummayacak. Biz diyoruz ki, tiyatro mu yapmak istiyorsun? O zaman özgürce hareket et. Kurun kendi aranızda tiyatronuzu,
özel sektör olarak bu alana girin. Ne kadar sahnemiz ve Türkiye'de. Tiyatro sahneleri hiçbir dönemle mukayese edilmeyecek şekilde arttı. Size sahneleri tahsis eder, sizlere destek verir, yeri gelir senaryoyu beğenirsek, buralara sponsor olur, destek verir. Ama bugüne kadar geldiğiniz anlayış olmayacak. Özgür olun, özerk olun, özel olun ama artık devlet tiyatro sahnesinden çekiliyor, buyurun siz tiyatro sahnesinde kalın" ifadesini kullandı.
"TSK'YA YAPILAN HARAKET; EDEPSİZLİK VE KENDİNİ BİLMEZLİKTİR"
Statüko ve sırtını dayadıkları güçlerden umudunu kesen, demokrasiden korkup, umudu kesilenlerin tahkire başladığına işaret eden Erdoğan, "Millete 'bidon kafalı', 'göbeğini kaşıyan adam' diyenler, 'genç subaylar rahatsız' diyenlerin tahrikleri tutmayınca bu kez de Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) hedef aldılar. TSK ve ordumuzun şerefli mensuplarına yapılan hakaret; edepsizlik, kendini bilmezliktir. Biz yıllardır tüm dünyada sadece ve sadece kahramanlığı, cesaretiyle nam salmış bir ordunun mensuplarına
ağza alınmayacak hakaretlerde bulunmak zavallılıktır. Darbe yapmayan bir orduyu; 'kağıttan kaplan' diye nitelendirmek, milli iradeye müdahale etmeyen bir orduya küfretmek, evrensel hukuk devletinden nasibini alamamaktır. İşte CHP'nin zihniyeti bu ve biz yıllardır bunu ortaya koymaya çalışıyoruz. CHP'nin kucağında yetişen aydın zihniyeti, yarım porsiyon aydın zihniyeti budur."
"GÜÇLENDİKÇE KİBRİMİZ DEĞİL, SORUMLULUK VE TEVAZULUĞUMUZ ARTAR"
Erdoğan, "Bizim CHP ile uğraşmamıza gerek yok. Çünkü kendi kendilerine muhalefet ediyorlar. Buradan CHP seçmenine, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerime, onlarla birlikte MHP, BDP'ye gönül vermiş kardeşlerimi AK Parti çatısı altında toplanmaya davet ediyorum. Mesajım onlara. AK Parti, 75 milyonun partisidir, ayrım yapmadan 75 milyona hizmet üreten bir partidir. CHP'li, MHP'li ve diğerlerinin hakkının koruyan, gözeten, onlara da ayrım yapmadan hizmet götüren parti AK Parti'dir. Her ne kadar yüzde 50'nin oyuyla iktidara da gelmiş olsak da, yüzde 100'ün emanetini koruyoruz. Onların yaşamına saygı gösteriyoruz. Güçlendikçe kibrimiz, gururumuz değil, sorumluluğumuz, tevazuluğumuz artıyor. Teşkilatımızdaki her bir arkadaşımdan böyle davranmasını bekliyorum. Biz büyüdükçe kibrimiz değil, tevazuluğumuz büyüyecek. Biz güçlendikçe gururumuz değil, sorumluluğumuz büyür. Biz birileri gibi belili kesimlerin, etkin grup ve zümrelerin değil, Türkiye'nin partisi olmaya devam ediyoruz. Hiç kimse ama hiç kimse şunu aklından çıkarmasın, teşkilatımızdaki hiçbir kardeşim bunu unutmasın. Biz efendik etmeye değil, millete hizmet etmeye, hizmetkarlık etmeye geldik. Bu istikamette yürümeye de devam edeceğiz" diye konuştu.
Editör: TE Bilişim