Gezi Parkı’nda yaşanan olaylarla ilgili olarak konuşan Kılıçdaroğlu, “Ülkeyi yönetenlerin daha kapsayıcı, daha barışçıl bir dil kullanması gerekiyor. İzmir’de saçı çekilen bir kızın görüntüsü, vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmeyeceği bir görüntüdür. Sırtında çantası bir polis saçından yakalamış çekiyor. Demokratik bir ülkede bu tür görüntüler tepki yaratır. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Düşünce özgürlüğü var, düşüncelerimizi açıkça söyleyeceğiz. Anayasada gösteri özgürlüğü var, üstelik ‘hiç kimseden izin almadan gösteri yapabilir’ diyor insanlar. Siz yurttaşın anayasal hakkına bile engel oluyorsunuz. Sonra bu görüntüleri sosyal medya aracılığıyla paylaşanları da darbeci olarak gözaltına alıyorsunuz, evlerini basıyorsunuz. İzmir Emniyet Müdürü iyi bir sınav vermemiştir. Eli sopalı sivil giyimli polis memuru olmaz. Bunlar devleti temsil edemezler. Devleti temsil eden devletin baskıcı yönü değildir. 21. yüzyılda devleti temsil edenlerin güler yüzüne ihtiyaç vardır. Hoşgörüsüne ihtiyaç vardır. Onların hoşgörüsü olduğu zaman devlet ile yurttaş arasındaki bağ daha sağlıklı bir zemine oturmuş olur. O açıdan İzmir’deki barışçıl eylemleri, Gezi Parkı'na verilen destekleri bütün Türkiye destekliyor. Bunlara hepimizin saygı göstermesi gerekiyor. Gençler yeni bir hareketi başlattılar. Onlar barış istiyorlar, özgürlük istiyorlar, demokrasi istiyorlar. Kendi yaşam biçimlerine müdahale istemiyorlar. İnançların, görüşlerinin, kavgaya neden olan inanç ve görüş olarak algılanmasını istemiyorlar. İnançlarına da, görüşlerine de saygı istiyorlar. Onlar kendi kentlerine sahip çıkıyorlar. Kentte yaşayanların, kendi kentlerine sahip çıkması kadar doğal bir şey olamaz. Bunun savunulması gerekiyor. AKP hükümetine bir çağrıda bulunuyorum. Eğer bir yeşil alanı imara açmak istiyorsanız referandum yapın. Oradaki yaşayan halk gidip oyunu kullansın. Yeşil alan olarak kalmasını mı istiyor; imara açılmasını mı istiyor? Madem demokrasi diyoruz, madem halkın doğrudan karar verme mekanizması içerisinde olmasını istiyoruz. O zaman gelin bunun yasal düzenlemesini yapalım. Halka güvenelim. Halk kentine sahip çıkacak. Ağacının kesilmesini istemiyor. Parkının binaya dönüşmesini istemiyor. Bir kentlinin bunu istemesi kadar doğal başka ne olabilir? Siyasetçi olarak bizim görevimiz yurttaşın taleplerini yerine getirmek değil midir? Onların haklı taleplerine hepimiz saygı göstereceğiz. Onların eylemlerine de saygı göstereceğiz. Beğensek de beğenmesek de... Ya bu ülkeye demokrasiye getireceğiz, ya getireceğiz. Bunun başka seçeneği yok değerli arkadaşlar” dedi.
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarıyla ilgili sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan bugün inince herhalde gazeteci arkadaşlar soracaklardır. İlk tepkisi Sayın Erdoğan'ın; ‘Cumhurbaşkanı nasıl bir ders aldı bilmiyoruz’ diyor. Herhalde kendisi inince gazeteciler sordukları zaman bu eylemlerden nasıl bir ders çıkardığını kendisi anlatacaktır. Biz de dinleyeceğiz" ifadelerini kullandı.
“EYLEMLERİN CEZALANDIRILMASI DOĞRU BİR DAVRANIŞ DEĞİLDİR”
Yine bir gazetecinin, İzmir’de sendikaların eyleminde otobüs şoförlerinin eyleme katılarak servise çıkmadıklarını, bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun tepki göstererek ceza vereceği konusundaki sorusunu da cevaplayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Daha Aziz Bey ile bu konuyu görüşmedim. Görüşeceğim kendisiyle. Demokrasiyi kabul edeceğiz, özgürlüğü kabul edeceğiz. Sendikaların eylemi olur. Dünyanın her tarafında eylemi olur. Eylemlerin cezalandırılması doğru bir davranış değildir.”
Editör: TE Bilişim