Özel: "İktidarı bir şekilde erken seçime zorlamak durumundayız" Özel: "İktidarı bir şekilde erken seçime zorlamak durumundayız"
 Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun Türkiye'nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Erdoğan, “Uluslararası basına ve kamuoyuna yalan yanlış bilgiler aktarıldı. Yolsuzluk kisvesi altında Türkiye’de kaos ortamı için neye ihtiyaç varsa hepsi harekete geçirilmiştir.” dedi.


AK Parti Grup Toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündeme dair önemli konularda sert açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun 3 yıldır planlandığını ifade ederek “Yıllarca hazırlanan senaryo yerel seçimlere 3 ay kala harekete geçirildi. Malum medya hemen harekete geçiyor.

Şantaj ve ihanet çeteleriyle birlikte çalışıyorlar. Medyada görev dağlımı yapılmış kalemler verilen emirleri kâğıda dökmeye başlamış. Yolsuzluk süsü verilerek bir anda Türkiye'de büyük bir belirsizlik ve kaos ortamı için ne gerekiyorsa harekete geçirilmiş. ” diye konuştu.

12 SAAT SONRA İNFAZ ETTİLER
Erdoğan, 17 Aralık operasyonunda maşa olarak kullanılan örgütün tüm taraftarlarını harekete geçirdiğini söyleyerek “İftira, yalan, sindirme, şantaj her ne varsa devreye alınmıştır.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: “Muhalefet partileri daha meselenin ne olduğu anlaşılmadan hükümete saldırmaya başladırlar. Şantaj şebekeleri acayip çalışıyor.

Hükümetimiz suçlu ilan ediliyor. 25 çuval gelecek ve bunlar mühürlü, bunlarla ilgili anında adım atılıyor. Sabah operasyon yapılıyor, 12 saat sonra infaz tamamlanıyor. Zanlılara hüküm veriliyor.

Çok yoğun bir karalama kampanyası, tam bir algı operasyonu. Her şey hazırlanmış, görev dağılımı yapılmış. Sosyal medyada operasyon başlatılmış, talimatlar verilmiş, kalemler verilen emirleri kâğıda dökmeye başlamış.

Uluslararası kamuoyuna yalan yanlış bilgiler aktarılmış.


”"VİRÜS VÜCUDA GİRMİŞ, SİNSİ ŞEKİLDE YERLEŞMİŞ ÇOĞALMIŞ"

Başbakan Erdoğan, "Nasıl bir, kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün hüküm sürdüğü ortaya çıkacak. Malezya’da ifade ettim. Virüs vücuda girmiş, sinsi şekilde yerleşmiş, çoğalmış, vücudu esir almak üzere harekete geçiyor. Ancak bu bünye, kendisini sinsi virüslere teslim edecek kadar zayıf bir bünye değildir" dedi.

"BU SİNSİ VİRÜSLERE ASLA GEÇİT VERMEZ VE VERMEYECEKTİR"

 Başbakan Erdoğan, "Tabi şimdi tarihimizi inceliyoruz. Bunu gördük. Büyük Selçuklu devletini de yaşadık. Gözü dönmüş bir gizli örgütün devleti nasıl esir almaya çalıştığını, işbirliğine gittiğini asırlar önce millet olarak yaşadık, gördük. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu sinsi virüslere asla geçit vermez ve vermeyecektir. Burada şu noktanın altını kalın çizgilerle çiziyorum" dedi.

"MESELE YARGININ BİR ÖRGÜT TARAFINDAN TESLİM ALINARAK, TARAFSIZLIĞINI YİTİRME MESELESİDİR"

Başbakan Erdoğan, "Önümüzdeki mesele kuvvetler ayrılığına, ya da yargı bağımsızlığına ilişkin bir mesele değildir. Mesele yargının bir örgüt tarafından teslim alınarak, tarafsızlığını yitirme meselesidir. Burada kuvvetler ayrılığı noktasında hiçbir partinin zaten endişesi yok.

Endişe şurada. Yasama yürütme, yargı yürütmeye, ne derseniz deyin müdahale etmesi kesinlikle olmaz, olamaz. Eğer bunu yaparsak işte oarada sıkıntı var.

Bağımsızlık derken bu bağımsızlık gücünü eğer diğer erklere müdahale için fırsat olarak değerlendirirse işte bu sıkıntıdır. Geçenlerde İstanbul’da da söyledim. Bizim hesap vereceğimiz merci var. Yasama organı millete hesap verir" dedi.

"YARGININ HESAP VERECEĞİ MERCİ NERESİ?"

Başbakan Erdoğan, "Yürütme organı millete hesap verir. Ama yargının hesap vereceği merci neresi? Allah’tan başka hesap vereceği merci yok. Şu andaki yapı bu. Peki gelişmiş ülkeler aynen bizdeki gibi mi? Hayır değil.

oralarda bakıyorsunuz ki, seçilmişlerin bu noktada, belirlerken ciddi bir yetkilerinin olduğunu görüyorsunuz. AB’den bize bazı sesler geliyor. Ben AB yetkililerine şunu hatırlatmak istiyorum.

Lütfen AB üyesi ülkelerin, HSYK denen kurumla ilgili netleşmiş bir uygulaması var mı yok mu? Üyelerini nasıl seçer. Aynı şekilde değil. hepsinde farklı uygulama vardır.

Bunlarda da seçilmişlerin bunların atanmasında ciddi bir ağırlığın olduğunu görürsünüz. Ben burada yargının tarafsızlığını sağladığı için önemlidir. Onun için yargının bağımsızlığına çok önem verdik.

Yargının bir kısmı tarafsızlığını yitirmişse, siyasi mücadelenin tarafı olmuşsa, özellikle de vicdanı bir kenara bırakmış, adına karar verdiği milleti bir kenara bırakmış, bir örgüt adına faaliyet gösteren hale gelmişse, konuşacağımız mesele yargının bağımsızlığı meselesidir" diye konuştu.

"AK PARTİ’YE KAPATMA DAVASI AÇANDA BİR CUMHURİYET BAŞSAVCISIYDI"

Başbakan Erdoğan, "Yassıada kararlarını da bir mahkeme vermiştir. 12 Eylül’de gençlerin yaşını büyütüp idam eden mahkeme vardı. 367 kararını veren de mahkemeydi.

AK Parti’ye kapatma davası açanda bir cumhuriyet başsavcısıydı. Amacımız hem bağımsızlığını güçlendirmek hem de tarafsızlığını sağlamaktı. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir yargı işleyişini tesis etmeyi arzuladık" ifadelerine yer verdi.

"YAPACAĞIMIZ DEĞİŞİKLİK ANAYASAYA HİÇBİR AYKIRILIK TEŞKİL ETMİYOR"

Başbakan Erdoğan, "Yargıyı etkilerden baskılardan kurtarıp, milletin yargısı haline getirmeyi hedefledik. Hatırlayın yargı beli ideolojilerin, altına giriyor, tarafsızlığını yitiriyordu.

Anayasa değişikliğine giderken, HSYK’yı yargıda bağımsızlığı ve tarafsızlığı tesis edecek bu anlamda bir gelişimi bir değişimi yeniden tasarladık. Kurumun belli örgütlerden harici etkilerden kurtulup, demokratik çok renkli ve sesli şekilde yeniden yapılanmasını hedefledik.

HSYK’ya ilişkin kanunlarda değişiklik yaparak, yargı bağımsızlığını temin edeceğiz. Yapacağımız değişiklik anayasaya hiçbir aykırılık teşkil etmiyor" dedi.

"HSYK MUHALEFET ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ BERABER YAPALIM DERSE DONDURURUZ"

HSYK konusunda anayasa değişikliğini muhalefet ile birlikte yapabileceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Eğer muhalefet biliyorsunuz yeni anayasayla ilgili çalışmada HSYK’da bir yere kadar gelinebilmişti.

Eğer muhalefet anayasa değişikliğini beraber yapalım derse, biz yasa teklifini donduruz. Gerekirse genel kurula indirmeyiz.Fakat burada bugünkü görüşmeler belirleyicidir.

Hele hele bunu iktidar muhalefet dayanışması içinde yapabilirsek, ülkemiz için kazanım olacaktır. Hatta burada açık net teklif ediyorum. Parlamento içinde grupların kendi gücüne göre, aynen RTÜK’te olduğu gibi HSYK içerisinde onlar da temsil edilme imkanını bulacaklardır.

Biz bu teklife de varız. Böyle bir adımı atabiliriz. Hatta hatta hakimler kurumunu ayrı savcılar kurumunu ayrı olarak da planlayabiliriz. Yani birkaç maddelik bir anayasa değişikliğini süratle geçirmemiz halinde, biz şu andaki yasal düzenleme çalışmasını dondurur, anayasa değişikliğiyle devam ederiz."

"TÜRKİYE’DE İNANÇLI KESİMLERİ MAĞDUR ETMESİNE ASLA İZİN VERMEYİZ"

17 Aralık operasyonunun Türkiye Cumhuriyeti’nin milli çıkarlarına yapılmış bir operasyon olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, Burada iki önemli hususun altını özellikle çiziyorum.

Yapılan operasyon AK Parti hükümetine yönelik değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli çıkarlarına yapılmış bir operasyondur. AK Partili olsun olmasın, oy versin vermesin, herkes şunu iyi bilmelidir ki, esasen demokrasiyi seçimleri milli iradeyi hedef almıştır.

Dün başka hükümetlere yapılan çok daha ağır şekilde bizim hükümetimize yönelmiştir. Bu durdurulmazsa, yarın gelecek hükümetlere bu saldırılar yapılacaktır. Biz tarihi bir misyon taşıyoruz.

11 yıl boyunca nasıl her saldırıyı ülkemiz ve geleceğimiz adına bertaraf ettiysek, bugün de göğsümüzü siper edeceğiz. Biz bu mücadeleyi kendimiz adına, partimiz adına değil en başta Türkiye adına veriyoruz.

76 milyonun her bir ferdinin de oynanan oyunu göreceğine, tehdidi görüp tek yürek halinde buna karşı duracağına yürekten inanıyorum. İkinci önemli hususta şudur.

Bu sürecin Türkiye’de inançlı kesimleri mağdur etmesine asla izin vermeyiz ve vermeyeceğiz. Örgütün üst yönetimiyle, oradaki diğer vatandaşlarımızın hassasiyetlerini birbirinden kesinlikle ayırıyoruz.

Samimi insanlar, samimi gayretlerle fedakarlıkta bulunurken, örgütün üst yönetimindekiler çok başka amaçlarla bunları istismar ettikleri anlaşılıyor. Yıllarca buralarda fedakarca hizmet etmiş kardeşlerimizden oynanan oyunu görmelerini bekliyoruz" diye konuştu.

"SESSİZ KALMIŞ OLSAYDIK, BENİM MÜSTEŞARIM KİM BİLİR NEREDE OLACAKTI"

Başbakan Erdoğan, "17 Aralık darbe girişimi, bir çok sinsi hedefin yanında çözüm sürecini de hedeflemiştir. Darbenin mimarı olan örgüt, daha önce de MİT Müsteşarını tutuklayıp devre dışı bırakma girişiminde bulunmuştur.

Kim buna hayır diyecek? Kimin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Biz buna sessiz kalmış olsaydık, benim müsteşarım kim bilir nerede olacaktı? Şu anda çok farklı yöntemlerle sürecin sabote edilmeye çalışıldığını görüyoruz.

Bu aziz millet çözüm sürecine sabote etmeye asla izin vermeyecektir. 30 Mart bunun işareti. Bir yılı aşkın süredir Türkiye acılar yaşamıyor. Tam bir yıl önce 15 Ocak’ta çözüm sürecinin başladığını ilan etmiştik hatırlayın.

2013 yılının ilk baharını umutla idrak etmiş baharın kalıcı olması dileğinde bulunmuştuk. Hamdolsun bir yıl boyunca süreci hem muhafaza ettik hem de ilerlettik" şeklinde konuştu.

"NİCE AJANLARA, CASUSLARA, GAYRİ MİLLİ SALDIRILARA ŞAHİT OLDUK"

17 Aralık tarihindeki yolsuzluk operasyonun komplo olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "17 Aralık komplosu bu baharı kışa çevirmek için çirkin girişimlerine devam edecektir.

Bir yıl içinde nice badireyi aştığımız gibi bu alçakça sabotajları da hep birlikte aşacağız. Tabi burada şu noktayı özellikle ifade etmek istiyorum. Şurada 30 Mart’a iki buçuk ay bile kalmadı.

Öyleyse çok yoğun bir çalışmayla kapı kapı dolaşarak, gerek ana kadememiz, gerek kadın kollarımız, gençlik teşkilatımız bütün yaptıklarımızı halka anlatacağız. 30 Mart sandıkların AK Parti ile aydınlandığı gün olacak. Hiç endişeniz olmasın, tarihte biz nice hainler gördük.

Nice ajanlara, casuslara, gayri milli saldırılara şahit olduk. Bu aziz millet duasıyla gayretiyle sarsılmaz imanıyla, kardeşlik dayanışmasıyla tüm o saldırıları aşmıştır."

"ALLAH BİZE YETER, GERİSİ HEVES"

Başbakan Erdoğan, "Hani Akif diyor ya "Allah’a dayan, sa’ye sarıl ,hikmete ram ol; yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol" Asla umutsuz olmayacağız, asla ve asla moralsiz olmayacağız. Kurulan tuzaklara aldanıp umudumuzu heyecanımızı coşkumuzu asla yitirmeyeceğiz. Meydanlarda da kürsüde de defalarca ifade ettim. Allah bize yeter, gerisi heves" dedi.

"ARAMIZDAN BAZILARI İHANET ETSE DE"

 Başbakan Erdoğan, "Pakistan sokaklarında, eyalet başbakanıyla giderken, arabayı durdurduk indik. Oradaki vatandaşların arasına karıştık. Baktık ki ağlayanlar var, coşkulu olanlar var.

bunu görünce bu hareket yoluna dimdik devam edecek. Bizlere hayır duaları eden kardeşlerimizi gördükçe bizim coşkumuz arttı. Biz enerjiyi lobilerden belli bazı medya gruplarından almıyoruz.

Farkımız bu. Malezya caddelerinde bize hayır duası eden kardeşlerimizi gördük. Gazze’de Kahire’de Şam’da daha nice dost ve kardeş ülkede bizim için hayır dualarının yapıldığını duyduk.

Umudunuzu yitirmeyeceksiniz. Aramızdan bazıları ihanet etse de, emanete hıyanetlik etse de siz kalbinize umutsuzluğun zehrini yaklaştırmayacaksınız. Hüzünlenmeyeceksiniz" diye



SEÇİM SÜRECİNE DARBE VURMAYA ÇALIŞIYORLAR

"Yapılan operasyon AK Parti hükümetine değil, Türkiye’nin milli çıkarlarına ve 76 milyona yönelik bir operasyondur. Yolsuzluk kılıfına gizlenmiş bir saldırı demokrasiye ve seçimlere yöneliktir."

diyen Erdoğan, "17 Aralık darbe girişimi çözüm sürecini de hedef almıştır. Aynı örgüt daha önce MİT Müsteşarını tutuklatıp devre dışı bırakılmasını istemiştir.

Bu girişimlerinde başarısız olan örgüt 17 Aralık darbe girişimiyle seçim sürecine de darbe vurmaya çalışıyor. Bu aziz millet asla seçim sürecinin sabote edilmesine izin vermeyecektir. 30 Mart bunun göstergesi olacaktır." ifadesini kullandı.

"TELAŞA KAPILSAYDIK..."

Başbakan Erdoğan, "17 Aralık sabahından itibaren gelişmeleri soğukkanlılıkla takip ettiğimizi söyleyebilirim, çünkü bu ilk değildi. Daha önce de bunları yaptılar.

Eğer telaşa kapılmış olsaydık, o zaman onlara hizmet etmiş olurduk. Biz tedbirlerimizi aldık" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin, "Herşey hazırlanmış, görev dağılımı yapılmış.

Kimin nerede duracağı, kimin hangi vazifeyi yerine getireceği tek tek belirlenmiş. Talimatlar verilmiş, kalemler verilen emirleri kağıda dökmeye başlamış.

Belli sermaye çevrelerine mesajlar gitmiş. Uluslararası basına, kamuoyuna, yalan yanlış bilgiler aktarılmış. Uluslararası kamuoyuna yalan yanlış bilgiler aktarılmış.

Ekonomiyi etkilemek üzere piyasa oyuncularına kötümserlik pompalanmış. Bu ihanet operasyonunda maşa olarak kullanılan örgüt tüm taraflarını harekete geçirmiş hükümete karşı bir kampanyanın fitilini ateşlemiş.

Bir anda itibarsızlaşma girişimleri başlamış. İftira, itham, yalan, tehdit, korkutma, sindirme, şantaj. Her ne varsa devreye alınmış.

Yolsuzluk süsü verilerek, bir anda Türkiye’de büyük bir belirsizlik ve kaos ortamı oluşturmak için ne gerekiyorsa hepsi harekete geçirilmiş. Yıllardır hazırlanan bir senaryo ve kirli plan seçimlere 3,5 ay kala devreye sokulmuş.

17 Aralık sabahından itibaren gelişmeleri soğukkanlılıkla takip ettiğimizi söyleyebilirim, çünkü bu bizim için ilk değildi. Daha öncede bunları bize yaptılar. Eğer bizim soğukkanlılığımız olmamış olsaydı, telaşa kapılmış olsaydık, o zaman onlara hizmet etmiş olurduk.

Biz tedbirlerimizi aldık, çok hızlı şekilde devreye aldık. Bu tür muhtemel senaryolara dikkatlerinizi çektim. Seçimlere girerken, muhalefetin umutsuz olduğunu, siyaset dışı güç odaklarının umutsuz olduğunu, bu umutsuz çevrelerin hükümetimize yönelik çirkin eylemler içine gireceğini hatırlattım" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "30 Mart seçimlerinde AK Parti’nin tekrar birinci parti olacağını görenlerin sandıkta AK Parti ile rekabet edemeyeceklerini, milletten asla teveccüh göremeyeceklerini anlayanların çok çirkin yolları tevessül edeceğini bu kürsüden ifade ettim.

Bu tezgahı kuranlar, bu senaryoyu uygulama planına koymak isteyenler birkaç yerde yanlış yaptılar. Kendilerini ele verdiler. Birincisi milletin ferasetini, milletin demokrasiye ve seçilmiş hükümetine dönük muhabbetini hesaba katmadılar veya katamadılar.

Daha ilk andan itibaren kamuoyu algısını esaret almaya yönelik yolsuzluk operasyonuna rağmen aziz milletimiz yapılanı, tuzağı gördük.

İlk andan itibaren bu tuzağa karşı tavrını çok net ortaya koydu. 17 Aralık sonrasında Samsun, Ünye, Ordu, Fatsa, Görele, Giresun, Trabzon, Sakarya, Manisa ve ilçelerinde halkımızın normalin üzerinde çok çok farklı bir heyecanla teveccühüne ve desteğine şahit olduk" diye konuştu.

"BU OPERASYON MİLLİ OLAN NE VARSA ONA KASTETMİŞTİR"

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye’nin her ilinden mesajlar aldık. Türkiye’nin 81 vilayetinden, hatta dünyanın sayısız şehrinden dostlarımızın, kardeşlerimizin bize hayır duaları ettiklerine şahit olduk.

Tüm dünyadaki dostlarımız, sevenlerimiz, yapılanın bir komplo olduğunu, bir darbe girişimi olduğunu, hükümetimize yönelik bir operasyon olduğunu gördüler, Allah razı olsun hepsi de yüreklerini ortaya koydular.

Bu tezgahı tertip edenlerin hesaba katmadıkları şey vardı. Yolsuzluk iftirasıyla hükümeti yıpratalım’ derken başta bazı hesaplarını görmek istiyorlardı. ’Adeta bir taşla acaba kuş katliamı yapabilir miyiz’ diyorlardı. Niyetleri buydu.

Türkiye üzerine kimin ne hesabı varsa, nasıl bir çirkin amacı varsa bu operasyonuna dahil ederek arzularını yerine getirmeye çalıştılar.

Seçimin hemen öncesinde hükümeti yıpratmaya çalışırken, Türkiye’nin ekonomisini altüst edelim’ dediler. ’Şu faizleri yükseltip eskisi gibi kazanalım, Türkiye’nin enerji politikalarını sarsalım,

Türkiye’nin küresel ölçekteki projelerini sekteye uğratalım, Mavi Marmara’nın, Mısır’daki dik duruşun, Suriye’de insani tavrın, Filistin’de vicdani itirazın intikamını alalım’ dediler.



Dünyada artık sesi çok çıkan, ’itibarı her geçen gün artan Türkiye’nin yükselişini durduralım dediler. Özellikle de çözüm sürecini bozalım, bu ülkede yeniden kan akıtalım, yeniden gençlerin ölmesini ve öldürmesini sağlayalım dediler.

Bir tek operasyon paketinin içine bu kirli niyetleri koydular ve işte o tuzak ayaklarına dolaştı. Şimdi çıkıyorlar bize dış mihrakları soruyorlar.

Bu operasyon eğer başarıya ulaşmış olsaydı, bu darbe girişimi eğer başarıya ulaşmış olsaydı, kazanan kim olacaktı? Bu operasyondan Türkiye’nin kazanacağını iddia edecek tek aklı selim sahibi bulabilir misiniz?

Faiz, silah, savaş ve kaos lobilerinin kazanacağı bir operasyonun milli olabilme ihtimali var mı? Bu operasyon milli olan ne varsa ona kastetmiştir."

Editör: TE Bilişim