İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Berkin Elvan'ı anmak için sendikalar tarafından gerçekleştirilen, ancak polisin müdahale ettiği olaylarla ilgili olarak gazetecilere açıklama yaptı. Milletvekilleri Hülya Güven, Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu ile birlikte açıklama yapan Başkan Aziz Kocaoğlu, polisin tutumunu kınadı.
Geçtiğimiz akşam Berkin Elvan'ı anmak için bir yürüyüş yapıldığını ve kendisinin de yürüyüşe katıldığını hatırlatan Başkan Kocaoğlu, "Yürüyüş sırasında hepimizin bildiği malum olaylar yaşandı. Bir televizyon programında canlı yayın programımım olduğu için ayrılıp yayına gittim. Reklam arasında TOMA’lara su verdiğini gördüm ve müdahale ettim" dedi.
Yürüyüş ve anmanın "anayasal hak" olduğunu vurgulayan Başkan Kocaoğlu, "Bu, vefat eden çocuğumuzun anmasıdır. Böyle bir anmada da İzmir Büyükşehir Belediyesi su veremez. Vatandaşlarımıza saldırının hiçbir haklı gerekçesi yoktur biz suyu vermiyoruz. Otobüsleri vermiyoruz” diye konuştu.
İstanbul Okmeydanı'ndaki cenaze törenine denk gelen saatlerde İzmir'de de bir saygı duruşu etkinliği düzenlendiğini ve kendisinin de milletvekilleri ile birlikte oraya gittiğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, saygı duruşunun ardından basın bildirisinin okunduğunu ve tam meydandan ayrılırken polisin saldırısıyla karşı karşıya kalındığını söyleyen Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti:
“Meydandan ayrılırken, ben önden gidiyordum, arkadan arkadaşlarımız geliyordu. Bu arada benim gözümün önünde su sıkılmaya başlandı. Hemen ardından Alaattin Yüksel’in üzerine su sıkıldığını, ıslandığını gördük.
Birlikte Belediye’ye geçtik. Orada da, bir başka milletvekilimiz Mustafa Moroğlu’nun Emniyet mensuplarıyla konuşma yaparken gaz sıkıldığını ve milletvekilimizin ambulansta tedavi gördüğü haberi geldi. Bugün ülkeyi germek, insanı, toplumu sindirmek için talimatlı bir şekilde ‘sokağa gitmeyin, anayasal protesto hakkınızı kullanmayın, ölünüze, vatandaşınıza sahip çıkmayın’ gibi bir sistem uygulanıyor; bilinçli olarak uygulanıyor. Hiçbir konuşma olmadan orada toplumun üzerine, gözlerimin önünde su sıkıldığına şahit oldum."
Birlikte Belediye’ye geçtik. Orada da, bir başka milletvekilimiz Mustafa Moroğlu’nun Emniyet mensuplarıyla konuşma yaparken gaz sıkıldığını ve milletvekilimizin ambulansta tedavi gördüğü haberi geldi. Bugün ülkeyi germek, insanı, toplumu sindirmek için talimatlı bir şekilde ‘sokağa gitmeyin, anayasal protesto hakkınızı kullanmayın, ölünüze, vatandaşınıza sahip çıkmayın’ gibi bir sistem uygulanıyor; bilinçli olarak uygulanıyor. Hiçbir konuşma olmadan orada toplumun üzerine, gözlerimin önünde su sıkıldığına şahit oldum."
Açıklamasında İzmir Valisi Mustafa Toprak'ın tutumuna da değinen Başkan Aziz Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir Valisi’ni getiren, Adalet ve Kalkınma Partisi Büyükşehir Belediye Başkan adayıdır, kendisinin hemşehrisidir. Buraya bir emniyet müdürü geldi, 32 gün dayanabildi. Şimdi yeni bir emniyet müdürü geldi.
Dün akşam Milletvekilimiz Alaattin Yüksel ile konuşmasına şahit oldum. Orada çocuklar perişan olurken ‘Yazılı bildir, yazılı cevap verelim’ diyecek kadar şartlanmış, sadece ve sadece iktidarın polisi, iktidarın valisi ile karşı karşıyayız. Hatta iktidar bile demek doğru değildir. Şu andaki adayın valisidir. Emniyet Müdürü’nü de Vali getirdiğine göre, adayın valisidir. Demokrasinin bütün kurallarının, anayasal hakların ve hukuk devletinin çiğnendiği, demokrasinin yok edilmeye çalışıldığı, toplumun sindirilmek istendiği bir süreci yaşıyoruz.
Bir, bir buçuk aydır elimiz yüreğimizde bekliyoruz. Bu gidişin çoluğumuza çocuğumuza bir zarar vermeden geçmesi için pek çok açıklama yapıp toplumu sükunete davet ettim. AKP’nin adayı, hemen ‘Büyükşehir Belediye Başkanı ile Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri kışkırttı’ demiş. Arkasından da “Vali olayları sakinleştirmek için canla başla görev yapmak için uğraştı’ demiş. Vali’nin yanında mıydı? Ben göreve geldiğimden beri, Vali Bey’den ne İzmir’in ne devletin valisi olduğuna dair en ufak bir ibare görmedim. Bu olayları ve herkesi insanlık penceresinden bakmaya davet ediyorum."
Dün akşam Milletvekilimiz Alaattin Yüksel ile konuşmasına şahit oldum. Orada çocuklar perişan olurken ‘Yazılı bildir, yazılı cevap verelim’ diyecek kadar şartlanmış, sadece ve sadece iktidarın polisi, iktidarın valisi ile karşı karşıyayız. Hatta iktidar bile demek doğru değildir. Şu andaki adayın valisidir. Emniyet Müdürü’nü de Vali getirdiğine göre, adayın valisidir. Demokrasinin bütün kurallarının, anayasal hakların ve hukuk devletinin çiğnendiği, demokrasinin yok edilmeye çalışıldığı, toplumun sindirilmek istendiği bir süreci yaşıyoruz.
Bir, bir buçuk aydır elimiz yüreğimizde bekliyoruz. Bu gidişin çoluğumuza çocuğumuza bir zarar vermeden geçmesi için pek çok açıklama yapıp toplumu sükunete davet ettim. AKP’nin adayı, hemen ‘Büyükşehir Belediye Başkanı ile Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri kışkırttı’ demiş. Arkasından da “Vali olayları sakinleştirmek için canla başla görev yapmak için uğraştı’ demiş. Vali’nin yanında mıydı? Ben göreve geldiğimden beri, Vali Bey’den ne İzmir’in ne devletin valisi olduğuna dair en ufak bir ibare görmedim. Bu olayları ve herkesi insanlık penceresinden bakmaya davet ediyorum."
"Gençlerimizle ve geleceğimizle barışmamız lazım" diye konuşan Başkan Aziz Kocaoğlu, ülkenin dayatmalarla yönetilemeyeceğinin altını çizdi. Büyükşehir Belediye Başkanı, "Mevkiimiz, makamımız, siyasi konumumuz ne olursa olursa olsun, gençlerimizle ve geleceğimizle barışmak zorundayız. Onların uyarılarını dikkate almalıyız. Ülkeyi 'ben yaptım oldu'larla, dayatmalarla; polis müdürlerini, savcıları, hakimleri değiştirerek yönetemezsiniz. Başta Sayın Başbakan ve Hükümet’ten, gençlerin dinlenmesini ve acilen ülkenin normal bir sürece dönmesinin sağlanmasını bekliyoruz. Bu sadece bizim talebimiz değildir, tüm yurttaşlarımızın talebidir.
Bunun dikkate alınması, ülkemizin yararına olacaktır; çocuklarımızın geleceğine yararlı olacaktır. Bu, toplumu ötekileştiren, sürekli düşman yaratarak insanları tahrik eden ve ülkeyi 12 senede bu duruma getiren iktidarın görevidir. İktidar geriye dönüp de ülkenin siyasi sosyal ortamını yumuşatırsa, bunun en büyük faydası bizzat kendilerine olacaktır. Ben bir daha bunlar yaşanmasın, Berkinler ölmesin, bir daha insanlarımız, gençlerimiz, geleceğimiz katledilmesin diyorum" şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim