“BAYRAMDA ANİ BESLENME VE AŞIRI TATLI TÜKETİMİ KALP KRİZİNİ TETİKLEYEBİLİR”
Ramazan ayından sonra ani beslenme isteğiyle karşı karşıya kalındığını belirten Çetinkaya, “Ramazan sonrasında ve bayramda ciddi ve ani bir şekilde beslenme isteğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Metabolizma da yavaş olduğu için ciddi sağlık sorunları meydana getirebilmektedir. Kronik kalp hastalığı, diyabet, hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği gibi kronik hastalık sürecindeki kişiler, aşırı beslenme sonucunda ciddi ve ani hastalık alevlenmeleri altında kalabilirler. Örneğin ani beslenme kalp krizini tetikleyebilmektedir veya var olan kalp hastalığını daha kötü hale getirebilmektedir. Kalp yetmezliği olan hastalarda aşırı beslenme kalp yetmezliğini kötüleştirebilmektedir. Aynı şekilde şeker hastası aşırı ve dengesiz beslenme, öğün sayısının ani artmasına bağlı olarak şeker komasına girmelerine neden olabilmektedir. Tansiyon hastalarında da acil durumlar artabilmektedir” ifadelerini kullandı.
“RAMAZAN'DAN SONRA AZ VE SIK YEMEK YİYİN”
Yavaş olan metabolizmaya ani yükleme yapıldığında ciddi sağlık sorunlarının yaşanabileceğini söyleyen Çetinkaya, “Bu tip durumlarda bireylerimizin şunu düşünmeleri lazım, yavaş olan metabolizmaya ani bir şekilde yüklenemezsiniz. Yapılacak şey az ve sık yemektir. Öğün sayısını arttırmaktır ama yediğimiz yiyecek miktarını azaltmaktır. Biz güne hafif bir kahvaltıyla başlamayı öneriyoruz ve bu kahvaltıda sebze ağırlıklı, salatalık domates gibi hafif kalorisi olan, yük getirmeyecek besinleri tercih etmek gerekiyor. Aşırı şekerden, yağlı gıdalardan özellikle hamur tatlılarından uzak durmak lazım. Aşırı şeker tüketimine bağlı olarak kalp krizi riski artabilir. Eğer tatlı yenecekse sütlü tatlılar tercih edilmektedir. Hastalarımızın kızartmalardan, hamur işlerinden uzak durmaları gerekiyor. Tuzu az tüketmek gerekiyor. Yavaş olan metabolizmayı hızlandırmanın yolu sıvı dengesine dikkat etmektir. Günlük 2-2,5 litre su içmek ve sıvı dengesini sağlamamız gerekmektedir. Birde önerimiz haftanın 3-4 günü hafif egzersizlerle yavaş olan metabolizmayı hızlandırmak söz konusu olabilir” şeklinde konuştu.
Ramazan ayında efor kapasitesinin de düştüğünü sözlerine ekleyen Çetinkaya, Ramazan sonrasında tempoyu yavaş yavaş artırmanın daha sağlıklı olacağını belirtti. Çetinkaya, “Beslenmeye ve vücudun kendisine dinlenmeye almasına ve metabolizmanın yavaşlamasına bağlı olarak hareketlerde yavaşlama söz konusudur. Bu yavaşlama spor ve iş hayatımıza da yansımaktadır. Haftalık sporunu düzenli yapan bireylerimiz ramazan ayında bu alışkanlıklarına ara vermektedirler. Aynı şekilde çok tempolu çalışan bireylerimizde Ramazan'da ara vermektedirler. Bu yavaşlayan tempoyu artırmanın zararı yoktur ancak Ramazan sonrasında tempoyu yavaş yavaş artırmak daha iyi olur. Örneğin Ramazan öncesinde günlük bir saat düzenli olarak spor yapan bir birey, Ramazan sonrasında 15’er dakikalık alıştırma sürelerinde spora tekrar dönebilir” diye konuştu.
Editör: TE Bilişim