Bursa'da temaslarda bulunan Başbakan Yardımcısı Arınç, Olay TV'de 'Seçim 2014 Özel' programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Parti İzmir Milletvekili İlhami İşbilen'in partisinden istifasını değerlendiren Arınç, istifasını duyduğunda çok üzüldüğünü kaydetti.
Arınç, "Daha önce Ertuğrul Günay, Erdal Kalkan gibi arkadaşlarımız istifa ettiğinde bana sormuşlardı. Samimi olarak düşüncemi ifade ettim. Bu arkadaşlarımızın istifası karşısında 'oh ne iyi oldu, iyi ki gittiler' diyemem. Biz onları severek ve güvenerek aday gösterdik. Ertuğrul bey zannediyorum, 5 yıl civarında bakanlık yaptı.
Daha önce de yine partimizde milletvekili olarak çalışmıştı. Şöyle bir kolaycılık var, birisi gittiği zaman 'iyi ki gitti' diye aleyhinde konuşulur. Bu bize yakışmaz. Bu arkadaşlar zamanında bize güç kattı.
Partimizin kazandığı başarılar ve karşılaştığı zorluklarla bizimle aynı şeyleri paylaştıklarını bilen bir insanım. Sadece üzüldüğümü ifade etmiştim. İlhan İşbilen de bu arkadaşların birisidir. Şahsen istifasına çok üzüldüm. İstifasını en sona geciktiren arkadaşlardandır kendisi.
Çünkü bu istifalar başladığında bütün projektörlerin ona döndüğünü biliyorum. Kendisi çok sevilen ve sayılan insandır. Son yaşadığımız süreçte, kendisinin Fethullah Gülen Hocaefendi ile yakın ilişkileri vardı.
O ne hareket edecek acaba diye düşünüldü. O da partisine bağlılığını ifade etmişti. Demek ki son yaşanan gerilim içinde daha fazla dayanamadı, istifasını verdi. İyi bir arkadaşımızdı. Arkadaşlarımızla ilişkilerinin iyi olduğunu söyleyebilirim" dedi.
"İLHAN İŞBİLEN YANILMIŞ"
Bursa'da cemaatlerle ilgili yaptığı "Biz varsak, siz de varsınız" açıklamasına bir kez daha açıklık getiren Arınç, "Benim orada söylemek istediğimi sağır sultan bile duydu. Ne demek istediğimi herkes de çok iyi anladı. Ama görüyorum ki, İlhan İşbilen kardeşimiz cemaat aleyhinde sonuç çıkartmış olmalı. Burada yanılmış.
Yanıldığına da ayrıca üzüldüm. Çünkü o, 1975 yıldan bu yana bizim ne düşündüğümüzü, cemaatle ilişkilerimizin ne derecede güçlü olduğunu ondan başka iyi bilen insan yoktur. Ben bu hizmetleri destekledim. Benim söylediğimin siyasi anlamda karşılığı şudur. Bu cemaat veya başka cemaatler.
Türkiye'de sadece Fethullah Gülen Hocaefendinin cemaati yok. Onlarca cemaat var. Farklı yaşantıda. Ama hepsinin dindar insanlar olduğunu biliyorum. Buna cemaat deyin, camia deyin, hizmet deyin, ne derseniz deyin. Bu insanlar hayır hizmetleri için güzel şeyler yaparlar. Biz sadece bir tanesini değil, hepsini sever ve destekleriz" şeklinde konuştu.
"11 SENEDİR HERKES RAHAT"
"Biz 11 yıl seneden beri iktidarız. 11 sene önce de bu cemaatler vardı. 30 sene evvel de vardı. Ama 11 yıl öncesine kadar, bunların hepsi, baskı görüyordu" diyen Arınç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bu insanlar hizmetlerini korku içinde yapıyorlardı. AK Parti geldikten sonra bütün ayrımcılıkları kaldırdık. Din ve vicdan özgürlüğünü sonuna kadar sağladı. 11 seneden beri bütün bu camialar hepsi rahat ettiler. Hizmetlerini büyüttüler. Daha çok gayrete geldiler.
11 sene öncesinden geriye giderek, ne kadar zorluklara çekilmişti. 11 senedir herkes rahat. Bunu İlhan İşbilen de bilir ki, onun sevdiği hocaefendimiz de bilir ki bu hizmetleri yaparken onlar, hükümete dua etmişlerdir. Sabaha kadar namazlar kılarak, hükümete dua ettiler.
Benim söylediğim bu. 11 sene öncesinin zulümleri Allah korusun bir daha gelmeyecektir. Bu bir psikoloji rahatlıktır. Çok şükür, geçmişte sıkıntısı çekilen her şey, bu dönemde rahat ve serbest hale bir gelmiştir. Bunlar farklı anlamışlar."
"BU KADAR İSTİFA OLDU DİYE ÜZÜLMEM"
"İstifaların önüne geçmek için girişimlerde bulunacak mısınız?" sorusu üzerine, Arınç, istifalara ilişkin, "Siyasi olarak bu kadar istifa oldu diye ben üzülmem. Sadece bu insanların kişilikleri ve gelecekleri ile ilgili üzüntüm olur.
Bizim şu kadar milletvekilimiz var. Parlamentoda muhalefeti toplasanız, yarımız kadar etmiyor. Çoğunluk olarak siyasi güç anlamda bir eksikliğimiz yok. İstifa sebebi ne olursa olsun her arkadaş benim için kıymetlidir.
Biz onlarla birlikte parlamentoya girdik, onlarla birlikte sonuna kadar devam etmek istedik. Biz İlhan İşbilen ile evimizi paylaşmış insanlarız.
Buradaki istifasının tek sebebi hükümetimizle bu camia arasındaki son günlerde yaşanan sıkıntı olduğuna yüzde 100 eminim. Bu sıkıntıya rağmen sonuna kadar beklemesi de bence takdir edilecek bir davranış" dedi.
İlhan İşbilen'in istifası sırasında evine dinleme cihazı konduğunu açıklamasını değerlendiren Arınç, "Herkesin iddiası var. Onu doğrusu bilmem. Eğer evinde dinleme cihazı varsa, bizi de dinlemişlerdir.
Çünkü o evde biz de bulunduk. Bunlar iyice sokağa dökülen noktaya geldi. Bu rezaletin önüne geçmek için aslında kanuni düzenlemeler de yapıyoruz. İlhan beye bunu niçin söyledi. Gerçek midir, bilmiyorum" açıklamalarında bulundu.
"YASA DIŞI DİNLEMELER AHLAKSIZLIKTIR"
Son günlerde ortaya çıkan ses kayıtları ile ilgili konuşan Arınç, yasa dışı ses dinlemelerinin ahlaksız olduğunu vurgulayarak, "Dinleme kayıtları, yasal olarak kayıt altına alınmış olmasına rağmen birileri bunu dışarı yayabilir. Bu bir suçtur. Bu suçu işleyenler var.
Yasal dinlemenin dışında yanı sıra çok küçük ses aygıtları her yere konabilir. Bu bazen dolma kalem kadar olabilir, bazen saksının içine yerleştirilebilir. O da çok gelişti. Bunlar yasa dışı dinlemeler.
Bunların amacı nedir? Bu insanın özel hayatına, kişilik haklarına saldırı ve bunu kullanmak. Şantaj ve baskı ile kullanılır. Bu para sızdırmaktan tutun, bir insanın sevgilisiyle veya başkasıyla olan ilişkisine kadar.
Kanun dışı dinlemelerin hepsi ahlaksızlıktır. Büyük bir suçtur. İnsanın özeline girmenin bu kadar çirkin olduğunu herkes kabul eder. Bu kanunları uygulamakta zorluk çekiniyor.
Kim ne yaptı, nasıl ifşa edildi diye. Bazen kasetler sebebiyle milletvekillerinin adaylıkları etkilendi. Bunlara karşı tedbir almamız lazım. Kim ne yaparsa yapsın özel hayatı ifşa etmek yanlış" diye konuştu.
"ÇALIŞMALAR SONUÇLANDIĞINDA, O GÜZEL İNSANLARLA YİNE YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ"
Hükümet ile cemaat ilişkileri konusunda soru üzerine Arınç, "Cemaat dendiği zaman bütün bir camiayı hedef alırız. Mesele bu değil. Bu hizmet hareketi, milyonlarca sempatizanın sevgiyle baktığı, öğrencilerden tutun toplumun yararlandığı bir harekettir. Bunun içinde binlerce insan var.
Bizim burada hükümetle arasının bozuk olduğunu düşündüğümüz, şu anda münakaşalı hale geldiğimiz sadece belli yerlerde bulunup da görevlerini kötüye kullananlarla ilgili. Bu 1 milyonun belki de binde biridir.
Camianın hepsini başından sonuna kadar değil, bunların içine bir şekilde sızmış, bu camiayı da kendine alet ederek, devlet aleyhine yasa dışı işler yapanlarla kavga var. Bu tartışmalar istenmeyen bir şey. Keşke bu noktaya gelinmeseydi.
Bu hükümeti itibarsızlaştırmak, yıkmak, önümüzdeki seçimlerle başlayıp geriletmek amacını fark ettik. Bizim mücadelemiz bunu yapmak isteyenlerle.
Yoksa, tertemiz o kitleyle bir sıkıntımız yok. Zannediyorum, bir kısım çalışmalar da sonuçlandığında yanlış yapanlar ortaya çıkacak. Camia da aslında bunlardan kurtulmuş olacak. Biz yine o güzel insanlarla yolumuza devam edeceğiz" dedi.
"HER ŞEY YENİDEN BAŞLAYABİLİR"
Fethullan Gülen'in Türkiye'de yaşanan olaylara bakarak mesaj vermesini isteyen Arınç, "Hem bu camia içinde yanlış yapanlar varsa, tamamen onun bu konuda ciddi bir araştırma yaparak bu konuda yanlış yapanların da mevcut olabileceğini,
hükümetimizin aleyhinde çalışanların varlığına inandığı taktirde, buna yönelik mesaj vermesini, camianın bütününü, bu güzel yolda yürüyenlere destek vermesini, arzu etmesini isterim.
Böyle bir konuşma yaparsa, hem Türkiye'ye sükunet gelir hem de aradaki kırgınlıklar giderilmiş olur. Bundan sonra hiçbir şey geçmiş değil. Her şey yeniden başlayabilir.
Esasen, bunlar mutlaka tamir olacak. İki hayır işi yapan grubun, birbirine hasım olması beklenemez" dedi.
"AK PARTİ'YE OLAN GÜVENDE BİR MİLİMETRE GERİYE GİDİŞ YOK"
Mahalli İdare Seçimleri ilgili anketleri değerlendiren Arınç, kendisine göre AK Parti'nin seçimlerde en yüksek oyu alacağına inandığın açıkladı. Arınç, "17 Aralık sonrasında AK Parti'ye olan ilgi ve güvenden bir milimetre geriye gidiş yok.
Hatta kalabalıklar bir misli de artmış görülüyor. Bu mahalli idare seçimlerinde açık ara önde olacağız. Bu münakaşalar sırasında kalpleri kırılan insanlar, farklı tercihlerde de bulunabilirler.
Onlara saygı duyuyoruz. Bizi gerçek manada anlamalarını, bize karşı olan bu hareketin temelinde hangi düşmanca hareketin yattığını bilmeleri lazım. Onlardan eksilecek oyu, Allah dilerse başka taraflardan fazlasıyla takviye yapar" dedi.
"BU SEÇİMLERDEN BAŞARILI OLACAĞIZ"
"17 Aralık’a kadar hiç kimse bu camiayı tartışmazdı. En azından o kitle içerisinde" diyen Arınç, CHP'nin her zaman bu camiaya yönelik eleştiride bulunduğunu ifade ederek, "CHP her zaman eleştirirdi.
Her zaman bunu tehlikeli bulurdu. Ona F tipi örgütlenme diyenler onlardı. MHP camiasında o cemaate karşı bir sevgi ifadesi duymak mümkün olmadı. Bu çekişmeye bakınca, hükümetin yıpranmasını amaçlayanlar camianın yanında olmaya başladılar. Biz siyasi partiyiz.
Seçimlerde kaybetmek de kazanmak da bizim işimiz. Biz bugün kaybederiz, yarın kazanırız. Türkiye'nin en büyük şansı biziz. Bizden başka millet, iktidara aday başka bir partiyi göremiyor.
Biz yıpranırsak, Türkiye bundan çok şey kaybeder. Yerimize bizden daha iyi gelecek görünmüyor.
Ama camianın yıpranması, hoş bir şey değil. Ben bu seçimlerde bir AK Parti aleyhinde sonuç çıkacağına inanmıyorum. Yolumuz doğrudur. Bu seçimlerden başarılı olacak" diye konuştu.
"ÖYLE ERGENEKON SANIKLARI VAR Kİ, KİMSE BUNLAR İÇİN AĞIZLARINI BİLE AÇMIYOR"
"Tutukluluk sürelerinin 5 yıla inmesi durumunda Ergenekon sanıklarına tahliye yolu açılıyor mu ?" sorusu üzerine Arınç, "Teklif yeni verildi. Salı günü adalet komisyonunda görüşülecek.
Şahsa özel hukuki düzenleme yapamazsınız. Genel bir hüküm koyacaksınız. Bunu koyduğunuz zaman da bunun içinden herkes istifade edecek.
Bu yüzden biz 3 senedir şunu söylüyorum, tutukluluk istisnaidir, tutuksuz yargılamak da esastır. Siz soruşturmayı yapar, davayı açarsınız.
Sorgular biter, durumuna bakarsınız sanığı tahliye edersiniz. Bu kadar uzun tutukluluk süresi olmasın. Savcılar ve hakimler tahliye kararını siz verin dedik. Ama bizim güzel hakimlerimiz bizi dinlemedi. Anayasa mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği karara kadar hiç tahliye kararı vermedi.
Yalvardık, yakardık. Bu sonunda kötü işler getirecek başımıza. 'Ne olur, tahliyeleri geciktirmeyin' dedik. Şimdi bir kanun teklifi geliyor. Biz bunu 3 yıldır söyledik. Dilimde tüy bitti.
Diyelim ki, 5 yılla sınırladık. Herkes bundan istifade edecek. Öyle Ergenekon sanıkları var ki, kimse bunlar için ağızlarını açmıyor. Mesela 'Veli Küçük çok yattı içeride, çıksın artık' diyen var mı ? Ama İlker Başbuğ için herkes, 'çıkmalı bu şahıs, Genelkurmay başkanlığı yapmış' diyor" dedi.
Editör: TE Bilişim