TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki heyeti kabul etti. Çiçek, kabulde yaptığı konuşmada, TBMM’nin milletin meclisi olduğunu belirterek, "Söz söylemek, kendilerine ulaşmak isteyen herkesi dinlemeye çalışıyoruz. Bu nedenle Feyzioğlu ve arkadaşlarıyla görüştük" dedi.
Konuşmasında yaptığı önceki açıklamaları hatırlatan Çiçek, 138. madde üzerinde durduğu gibi bir izlenimin oluştuğunu ifade etti. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 137. maddesini vurguladığını anlatan Çiçek, gelinen noktaya bakıldığında soruşturmanın gizliliği ilkesine en önce yargı ve güvenlik birimlerinin kendisinin uymadığını dile getirdi. Çiçek, yargı bağımsızlığının, sorumsuzluk anlamına gelemeyeceğini belirtti. "Türkiye’de özgürlük ve sorumluluk dengesini bir türlü kuramadık" diyen Çiçek, "Özgürlüğüm var, her şeyi yaparım. Ben bağımsızım, her şeyi istediğim gibi yaparım. Bir hukuk devletinde hiç kimse her istediğini her istediği şekilde yapamaz. Yasalar çerçevesinde yapacaktır, yasalara uyulmayacaksa biz sabahlara kadar çalışıp yasa çıkarıyoruz. O zaman bunun anlamı ne olacak? O gün önemli ölçüde vurgu yaptığım konulardan bir tanesi 137. maddeydi. Kimse bunun üzerinde durmadı. Çünkü o konuşmadan da siyasi bir çıkarım yaparak, belli hedeflere yönlendirmek suretiyle yine her zamanki huyumuz nüksetti. Herkes özeleştiri yapmalı. Sanki şu tartışma ortamında birileri kanuna kendisi uyuyor, başkaları uymuyormuş gibi suçlama yapıyor" ifadelerini kullandı.
Çiçek, terör örgütlerini ortaya çıkaran yargının maalesef çok uzun zamandan bu yana soruşturmanın gizliliğini ihlal edenleri ortaya çıkarmadığını, sembolik olarak açılmış davalar bulunduğunu ancak onlardan da sonuç alınmadığını belirtti. Soruşturmalar başlar başlamaz teknolojinin getirdiği imkanlarla kamuoyunun yönlendirildiğine dikkati çeken Çiçek, bunun sakıncalı bir durum olduğunu söyledi. Masumiyet karinesine uyulmadığını belirten Çiçek, "Kim uyuyor bu masumiyet karinesine? Daha dosyanın içerisini bilmiyoruz, yazılanların çizilenlerin dışında ama herkesi baştan mahkum ediyoruz" şeklinde konuştu.
Çiçek, "Ben bunların hepsine vurgu yaptım, her şeyden evvel bu yasalar doğrudur, yanlıştır, değişinceye kadar herkesin uyma mecburiyeti vardır. Yanlışsa kaldıralım. Gizlilik de kalksın. Maç nakleder gibi bütün soruşturmalar aleni yapılsın. Son soruşturmalarda 90 kişi gözaltına alındı, 24 kişi tutuklandı ama geri kalan 70 kişinin hayatı karardı. Ticari, mesleki itibarı var. Alışveriş yapıyor, mal alıyor ve mal satıyor. Bir bilimadamı, makam sahibi kişi olarak düşünün. Daha işin başında işi bitmiştir. Soruşturmanın gizliliği bunun için lazımdı. Buna uzunca bir zamandır yargı makamlarının kendisi de uymuyor. Uymadığı için yargı Türkiye’de tartışılır hale geliyor. 138 diyoruz, buna hepimizin uyması lazım. Ama uyduğumuzu da kimse söyleyemez. Siyaset kurumu da uymuyor, başka kurumlar da uymuyor" diye konuştu.
"SİYASETEN İŞİMİZE NASIL GELİYORSA TARTIŞIYORUZ"
Televizyonlardaki tartışmalara bakıldığında hiç kimsenin anayasaya bakmadığını anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
"Hukuku bir tarafa bırakıyoruz, siyaseten işimize nasıl geliyorsa tartışıyoruz. Ama sonra da diyoruz ki ’Türkiye hukuk devletidir’. Bu nasıl hukuk devleti? Uymadığın kuralın arkasına nasıl sığınırsın? Nasıl o zaman Türkiye’de biz bu işleri yürüteceğiz? Dilimize pelesenk olmuş masumiyet karinesi, Türkiye hukuk devleti. Hukuka uyularak ve hukuk uygulanarak hukuk devleti olunur. Yoksa sadece söylemekle bir ülke hukuk devleti olamaz. Geldiğimiz noktada herkesin bir vicdan muhasebesi yapması gerektiğini söyledim. Bazıları sanki kendisi uyuyor, başkaları uymuyormuş gibi yine kendisini kenara alıverdi."
Çiçek, belli bir süredir medyatik yargı oluşmaya başladığını belirterek, yargı başkanlarının, mensuplarının siyasi parti başkanlarından fazla konuşur hale geldiğini ifade etti. Bunun ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğini anlatan Çiçek, bu konuşmaların yargıya olan saygının azalmasına yol açacağına işaret etti. Çiçek, "Başka ülkelerde yargı başkanlarını kimse bilmez, kararlarını bilir. Bizde parti başkanlarından çok daha fazla bilinir hale geldi. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla yargının içinden ve yargının dışından, yargı üzerinden yargısal konularla ilgili bir siyasi kanal açılmaya çalışılıyor, bir siyaset oluşturulmaya çalışılıyor. Bu son derece tehlikelidir. Bunu asla doğru bulmam" dedi.
Editör: TE Bilişim