Oğlunun cesedinden alınan fotoğrafın Kestel'e neden 100 gün sonra geldiğini de sorgulayan Mustafa Bal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Antalya'da oğlumun cesedi var, fotoğrafı var, parmak izi var. Bizim kayıp başvurusuna verdiğimiz fotoğraf ve bilgiler var. Bunlar nasıl bir araya getirilemedi merak ediyorum."
Mustafa Bal, ilgisizliğin kanıtlarından biri olarak kayıp başvurusu yaptıktan sonra Antalya Cumhuriyet Savcısı'nın ilgili Asayiş Şubesi Kayıp Büro Amirliği'ne iki kez Tekit yazısı yazarak soruşturmanın sonucunu istemek zorunda kalmasını gösterdi.
Mustafa Bal, oğlunun kaldığı otelin kayıtlarına göre 18 Eylül'de ayrıldığının görüldüğünü ancak otel sahibinin eşinin, Uğur'un 14 Eylül'de otelden ayrıldığını söylediğini ileri süren baba Mustafa Bal, otelin güvenlik kamera görüntülerinin, çevredeki Mobese kayıtlarının, Göynük'teki Mobese kayıtlarının incelenmediğini belirtti. Mustafa Bal, oğlunun yanında iki çantasının bulunduğunu, üzerinde bir kredi kartı, bir banka kartı, bir cep telefonu, bir fotoğraf makinası, bir parmak kamera, daha önce bitirdiği Kocatepe Üniversitesi İktisat Fakültesi mezuniyet belgeleri, yeni okuluyla ilgili kayıt belgeleri ve birçok giysisi bulunması gerektiğini belirterek, "Bu eşyalar nerede?" diye sordu.
Oğlunun üzerinde hiçbir kimlik bulunamadığını anlatan Bal, sözlerini şöyle tamamladı: "Hiçbir eşyası bulunamadı. Sadece ucuz bir kol saati bulundu. Otelde veya otelden ayrıldıktan sonra Uğur'umun başına neler geldi? Bunlar açıklığa kavuşmadan rahata kavuşmamız mümkün değil. Yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız."
Editör: TE Bilişim