Tırın altında kalan polis şehit oldu.. Tırın altında kalan polis şehit oldu..
 Aralarında BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın da bulunduğu bir grup, E Tipi Cezaevi önüne gelerek, açlık grevindeki mahkumların durumuna dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan basın açıklamasını BDP’li Nursel Aydoğan okudu. Aydoğan, açlık grevlerinin 50. gününe girdiklerini, artık mahkumlar açısından ölümün kıyısına yaklaşılan günlerde olduklarını söyledi. AK Parti ve hükümet açısından 50. güne giren açlık grevlerinde ölümlerin çıkmadan, grevindekilerin taleplerini bir kez daha düşünme, masaya yatırma ve cevap verme dönemi olduğunu ifade eden Aydoğan, “Dün Kürtlerin yaşadığı her yerde adeta yaşam durmuştur, bunu yapanlar bir tek şey için yapmışlardır, ölümlere sessiz kalmayacağız, artık bu ülkede Kürt sorunu çözülsün barış gelsin cezaevlerinden tek bir ölüm dahi çıkmasın demişlerdir. Ama ne yazık ki iktidar halkın bu sahiplenişini bir zorlama halkı korkutma, halkı tehdit ederek açığa çıktığını ifade etmişlerdir. Dün Diyarbakır’da adeta yaşam durmuştur. Yüz binlerce insan bu eylemi desteklemiştir” diye konuştu.
Açlık grevindekilerin siyasi, politik mahkumlar olduğunu kaydeden Aydoğan, “Ne için bu eylemi yaptıklarını, ne için bu eylemi gerçekleştirdiklerini, başladıkları günden bugüne kadar kamuoyu ile paylaşmaktadırlar. Buna rağmen Başbakan, Cumhurbaşkanlığı köşkünde gerçekleştirilen resepsiyonda, tutsakların açlık grevinde olmadıklarını yiyip içtiklerini ifade etmiştir. Böyle bir durum gerçekçi değildir. Tutsakların girdiği eylem ölüm orucu eylemi değildir. Eğer tutsaklar ölüm orucu eylemine girselerdi tuz, şeker dahil hiçbir yiyeceği almayacaklardı. Elbetteki eylemleri açlık grevidir. Eylem süresi boyunca tatlı su, tuzlu su, çay ve benzeri gıda maddelerini alıyorlar. Bunları almaları demek bu eylemi yapmıyorlar demeleri anlamına gelmemektedir. Bir kere siyasi tutsakların yaptığı bu eylemin içeriğini çok iyi bilmek gerekir. 60. günlerden sonra bu ülkede eğer cezaevlerinde ölüm çıkarsa o zaman ben merak ediyorum bu ülkenin başbakanı bunu nasıl ifade edecek. Zaman hızla geçiyor. Artık Kürt halkının sabrı kalmamıştır. Bu mesele çözülmediği müddetçe bu ülkenin her tarafında, önümüzdeki günlerde çatışmaların giderek artacağı hepimiz tarafından bilinmektedir. Hem iktidar, hem biz, hem Türk Kürt kamuoyu biliyor” ifadelerini kullandı.

“EYLEM BARIŞA GİDEN, ÇÖZÜME GİDEN YOLUN EYLEMİDİR”
Yapılan açlık grevi eyleminin barışa giden, çözüme giden yolun eylemi olduğunu dile getiren Aydoğan, şöyle devam etti:
“Eylem eğer böyle yorumlanırsa, artık bu ülkede Kürt sorunun çözümüne giden yolun açılacağı inancındayız. Adalet Bakanının son derece iyi niyetli olarak başlattığı girişim o noktada kalmıştır. Şu ana kadar o noktadan itibaren bir adım atılmamıştır. Bu ülkedeki barıştan, demokrasiden yana olan güçlerle herhangi bir temas yoktur. Sorunun çözümü için parti olarak hükümetle beraber atılması gereken ne adım varsa onu hep birlikte atacağız. Acele etmek gerekir diyoruz. Yapılması gerekenler bellidir. İmralı’nın kapılarının artık açılması gerekiyor. Sorunun çözümü için tek yol olan gerçekçi yol olan Öcalan ile diyalog ve müzakere sürecinin derhal başlatılması gerekiyor. Başbakan tarafından ya da hükümet yetkililerinden yapılacak bir açıklama dahi bir diyalog ve müzakere sürecini başlatmaya siyasi tutsakların açlık grevini gözden geçirmelerine sebep olacaktır. Biz bir adımın mutlaka AK Parti hükümeti tarafından kritik günler yaklaşırken atılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu açlık grevleri sorunun çözülmesi için bir adım olsun diyoruz. Ortada bir talep vardır. Esasında bir şantaj olarak algılamak demek ben bu sorunu çözmek istemiyorum demektir. Sorunu çözmek isteyen insanlar var, sorunun çözülmesi için bedenini ölüme yatıranlar var, buna saygı duymak gerekir. İnsan canı her şeyden çok önemlidir.”
Açıklamanın ardından grup beş dakikalık oturma eylemi düzenledikten sonra dağıldı.


İzmir haberleri

Editör: TE Bilişim