Güvenlik görevlisi, tartıştığı yolcuyu vurdu Güvenlik görevlisi, tartıştığı yolcuyu vurdu
İdris Yıldız, yaptığı açıklamada, çalışma yasalarının bu ölümleri 'iş kazası' olarak nitelemesine rağmen, meydana gelen bu olayın doğru tanımının 'iş cinayeti' olduğunu belirtti. Bu ölümlere kaza demenin mümkün olmadığını söyleyen Yıldız, "Çünkü kaza bütün önlemlerin alındığı, işçilerin güvenceli-kurallı çalıştırıldığı, ancak buna rağmen yaşanabilecek istisnai durumlar için kullanılabilir. Oysa iş kazası adı verilen işçi ölümleri ülkemizde istisna değil kural haline gelmiş durumdadır" dedi.
Yıldız, son aylarda işçi ölümlerindeki artışa dikkat çekerek, şu bilgilerde bulundu: "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 2011 yılı Aralık ayında 52, 2012 yılı Ocak ayında 62, Şubat ayında 42, Mart ayında 28 işçimiz hayatını kaybetmiştir. Son 10 yılda toplam 10 bin 723 işçi olmak üzere, her yıl ortalama Bin 72 işçimiz hayatını kaybetmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre ölümle sonuçlanan iş kazası oranlarına göre, Türkiye'de 'ölümle sonuçlanan iş kazası' oranları 100 binde 20.5' iken bu oran Norveç, İsveç, İsviçre ve Danimarka gibi ülkelerde 100 binde 2 civarındadır"

"İŞÇİLERİ KORUMA YASASI NEREDE?"
Yıldız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e önerge vererek şu soruları sordu:
"Bu ölümlerin sorumlusu işine geldiği zaman yarım saatte yirmi madde geçirebilen, ancak dokuz yıllık iktidarlıklarında yaşamını yitirmiş yüzlerce maden, baraj, inşaat işçisini korumak için bir yasa çıkarmamış hükümet değil midir? Türkiye'de meydana gelen iş kazalarında ve ölümlerde artış yaşanması oldukça dikkat çekicidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerine göre 2008'de 865 olan iş kazaları sonucu ölümün, 2010 yılında Bin 434'e ulaşmıştır. Özellikle inşaat sektöründeki iş
cinayetlerinin giderek artma eğilimi göstermesine rağmen buna yönelik önlem alınmamasının nedeni nedir? İş Yasasına göre işyerlerinde sağlık ve güvenlik kurallarına uyulmasını denetleme görevi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na aittir. Ancak denetim kapsamında 800 bine yakın işyeri varken, Bakanlığın teftiş örgütünde çalışanların sayısı büro çalışanları dahil 600 civarında olduğu görülmektedir. Bu sayı yeterli midir? Bu durum aslında piyasayı denetlemeye yönelik siyasi bir iradenin olmadığını mı göstermektedir? Özellikle inşaat işlerinde projenin vaktinde bitmesi, gecikme durumunda ana müteahhit sözleşmelerde yüklü cezalar ödemekle yükümlü tutulduğundan önemli bir kalemdir. Kaç inşaat veya tesise, iş güvenliği konusunun hakkıyla uygulanmadığı gerekçesiyle ve tespit edilen uygunsuzluklar nedeniyle iş durdurma cezası verilmiştir? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın gerekli düzenlemeleri, denetlemeleri yapmadığı için, uygunsuzluklar konusunda cezai işlem uygulamadığı için bu konudaki sorumluluğunu kabul ediyor musunuz? İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?"

Editör: TE Bilişim