“TÜRKEN VAKFI HER GEÇEN YIL GÜÇLENMEKTE”
Konuşmasına vakıf temsilcileri ve öğrencilere teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakfın her yıl güçlenmesinden ve Amerika ile Türkiye arasında sağlam bir köprü olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
“Artık gelenekselleşen bu yemek vesilesiyle bizleri bir araya getiren, gönüllerimizi şu sofra etrafında buluşturan herkese teşekkür ediyorum. Bu sofrayı aynı zamanda bir muhabbet sofrası olarak da kabul ediyorum” sözleriyle memnuniyetini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türken Vakfı’nı, vakıf geleneğimizin Amerika’daki temsilcisi olarak gördüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan vakıf ile ilgili beklentilerini aktardığı konuşmasına şöyle devam etti: “Türken Vakfı'nın faaliyetlerini, bilhassa da gençlerin eğitimine, akademik ve ilmi tekâmüllerine yönelik hizmetlerini takdirle izliyorum. Vakfın kendini sadece öğrenci yurtları ile sınırlandırmayarak; dayanışma ve yardım etkinlikleriyle de hizmetlerini sürdürecek olması, bizim için ayrı bir memnuniyet kaynağıdır. 2014 yılından bu yana geçen kısa sürede böylesi anlamlı hizmetlere imza atan vakfımızın tüm emektarlarını tebrik ediyorum. Bugün aramızda Türk öğrencilerin yanı sıra diğer toplumlardan öğrenci kardeşlerimizin de bulunduğunu memnuniyetle görüyorum. Az önce ekranda da izlediğimiz gibi bu kardeşlerimizle burada hemhâl olan ve adeta bir ümmet bilincinin tezahürü olarak meydana çıkan bu gençlik, inanıyorum ki biraz sonra da ifade edeceğim gibi gelecekte çok daha farklı yükleri yüklenmek suretiyle inşallah dünyada ses getirecektir.”
“ŞU KARDEŞLİK TABLOSUNUN HERKESE ÖRNEK OLMASINI TEMENNİ EDİYORUM”
Vakfın, Amerika’da yaşayan diğer ülke öğrencilerine de dini-kültürel değerlerini kazanabilecekleri imkânları sunmaya başlamasının, bu alanda ABD’de önemli bir eksikliğin giderilmesi bakımından faydalı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adeta bir BM Genel Kurul Salonunu andıran şu kardeşlik tablosunun herkese örnek olmasını temenni ediyorum” dedi.
Farklı ülkelerden gelen gençleri kökenine, meşrebine, teninin rengine veya siyasi görüşüne bakmadan bir araya getiren, aynı masa etrafında toplayan ruhun en büyük güç kaynağımız olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz çıkarların, menfaatlerin, kirli hesapların bir araya getirdiği insanlar değiliz. Biz, muhabbetin, dayanışmanın, karşılıklı saygının buluşturduğu insanlarız. Biz birbirini Allah için seven, Peygamber Efendimizin tabiriyle ‘bir duvarın tuğlaları gibi yekdiğerine kenetlenmiş’ 1,7 milyarlık bir kardeşler topluluğunun temsilcileriyiz. Şahsen bu salonda tecessüm eden uhuvvet iklimini çok çok önemsiyor ve güçlenerek devam etmesini diliyorum. Bilhassa ayrımcılığın arttığı, kin ve nefret atmosferinin yaygınlaştığı zor bir dönemde, sizlerin, bu muhabbetinizle herkese örnek olduğunuza inanıyorum” şeklinde konuştu.
Gençlere; “Kişisel ve kurumsal networkünüzü genişleterek yolunuzda ilerlemenizi temenni ediyorum” şeklinde seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Burada edindiğiniz hasletler, burada kök salan dostluklar bir ömür boyu yolunuzu ve ufkunuzu aydınlatacaktır. Gurbette tesis edilen dostluklar hasretle, çileyle ve zorluklarla yoğrularak, tıpkı kor ateşte dövülen demir gibi çelikleşir. Bugün aynı sıraları paylaştığınız, aynı kütüphanede ders çalıştığınız, beraber proje hazırlayıp, ödev yaptığınız arkadaşlarınız, yarın karşınıza bir ülkenin yöneticisi, iş adamı, akademisyeni olarak çıkacaktır. Sizler ülkenizde yükselirken, kariyer basamaklarını tırmanırken, dostlarınız da dünyanın başka bölgelerinde aynı serencamı yaşayacaktır. Bunun için asla kendinizi, yaptıklarınızı ve dostluklarınızı küçümsemeyin. Burada edindiğiniz tecrübeleri asla hafife almayın. Türken çatısı altında hayata geçirdiğiniz küçük projelerin, sizleri geleceğe hazırlayan, yetiştiren, çok daha büyük çalışmalara öncülük eden kıymetli deneyimler olduğunu aklınızdan çıkarmayın” tavsiyelerinde bulundu.
“SABIR, İNSANI MAKSADINA EN HIZLI ULAŞTIRAN KILAVUZDUR”
İlmi çalışmalarda istikrarın önemini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Unutmayın ki; mermeri delen suyun şiddeti değil, damlaların sürekliliğidir. Bizim inancımızda ‘ibadetin bile az da olsa düzenli, sürekli olanı’ makbuldür. Burada yapılan çalışmalar kimi zaman meyvelerini 10 yıl sonra, kimi zaman 20 yıl sonra, belki 50 sene sonra verecektir. Ama bugün sizlerin yaşadığı zorlukları sizlerin çocukları, torunları inşallah yaşamayacaktır” dedi.
40 yıldır siyaset yaptığını, ilk gençlik yıllarından beri mücadele içinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süre içinde eğitime, kaliteye ve insani ilişkilere yapılan yatırımın her zaman katlanarak geri döndüğüne şahit olduğunu, okuyan, araştıran, kendi alanında en iyisi olmak için çaba gösteren birinin, eninde sonunda hedeflerini gerçekleştireceğinin altını çizdi.
“Şunu unutmayın: Sabır, insanı maksadına en hızlı ulaştıran kılavuzdur. Onun için ‘Men sabera zafera’ (sabreden kimse zafere ulaşır)” sözleriyle sabırlı olmanın önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Niyeti sağlam, istikameti muhkem olanın, evelallah, başaramayacağı hiçbir mücadele yoktur. Peygamber Efendimizin (AS) bir hadisinde de müjdelediği üzere, özellikle sizin gibi ilim tahsili için yola çıkanların yardımcısı Cenab-ı Allah’tır” şeklinde konuştu.
“MİLLETİNE TEPEDEN BAKAN SÖZDE AYDINLARIN VERDİĞİ ZARARI, DÜŞMAN DAHİ VERMEMİŞTİR”
Başarının sırrının Peygamber Efendimizin bu tavsiyesinde gizli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadımızın meseleye bu şuurla yaklaştığı dönemlerde, devlet yönetiminden ticarete, diplomasiden eğitime kadar her alanda çığır açan çalışmalara imza attığını, bu ilkeye sırt dönüldüğünde ise gerilemenin mukadder olduğunu vurguladı.
Osmanlı’nın son döneminde devletin zayıflamasının önüne geçmek için, dönemin idarecileri tarafından batıya talebe göndermenin bir çözüm yolu olarak görüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan bunda amacın batının ilmini ve fennini almak, yetişmiş insan kaynağı ile Devlet-i Âliye’yi çöküşten kurtarmak olduğunu belirtti. Bu samimi niyetle hedeflenen sonuca bir türlü ulaşılamadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İlmini ve fennini tahsil için batıya gönderilenler, çoğu zaman batının sadece kültürünü alarak, benliklerini kaybederek ülkelerine geri dönmüşlerdir. Kendilerinden ülkeleri için kurtuluş reçetesi hazırlaması beklenenler, maalesef batının gönüllü ajanları, adanmış havarileri hâline gelmiştir. Kendi milletine tepeden bakan, kendi değerlerinden tiksinen bu sözde aydınların bize verdikleri zararı, emin olun, düşman dahi vermemiştir. Çünkü bunlar, ülkesinin menfaatleri için çalışmak yerine yabancı şirketlerin, devletlerin, kurum ve kuruluşların çıkarlarına hizmet etmişlerdir. Geçmişte, Türkiye’nin sanayi hamlelerini, daha emekleme aşamasındayken sabote edenlerin, bunlar olduğunu görüyoruz. Bu kesimlerin ülkemizin her açıdan dışa bağımlı olması için özel çaba harcadıklarına şahit oluyoruz. Bunların ihanet edemeyecekleri hiçbir değer, hiçbir ilke yoktur.”
“BEYNİNİ PENSİLVANYA'DA YAŞAYAN ŞARLATANA İPOTEK ETMİŞ MANKURTLARI GÖRDÜK”
Dün olduğu gibi bugün de, benzer kesimlere medeniyet coğrafyamızda çokça rastladığımızı hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünün faili olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün böyle bir güruh olduğunun altını çizdi. “Beynini Pensilvanya’da yaşayan bir şarlatana ipotek etmiş bu mankurtların neler yapabileceklerini hep beraber gördük, yaşadık. Bunların içinde profesörler de var, bunların için milyarder zenginler de var ama bunların hiçbiri kar etmiyor. Ruhunu 1 dolara satışa çıkaran bu insan müsveddeleri, 15 Temmuz gecesi bize tarihimizin en büyük ihanetini yaşattılar. Devletin namuslarına emanet ettiği silahları kendi milletlerine çevirmekten ve gerektiğinde kullanmaktan çekinmediler. Bu hainlerin elebaşlarına baktığınızda birçoğunun iyi eğitim aldığını, iyi okullarda okuduğunu, ülkemizin en kritik kurumlarında görev yaptıklarını görüyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin cehaleti aldığını ama hainliğin karaktersizliğin, soysuzluğun baki kaldığını vurgulayarak “Vatanına, milletine, kendi bağrından çıktığı topluma aidiyetini kaybedenin varacağı tek yer, unutmayın, ihanet çukurudur” ifadelerini kullandı.
Hiçbir medeni devletin, darbe teşebbüsü gibi, demokrasiye ve millî iradeye yapılan bir saldırıyı cezasız bırakmayacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi işlenen bu suçun hesabını da bizler hukuk içinde soruyoruz, soracağız. Bundan geri adım atmak yok!” sözleriyle FETÖ ile mücadelede kararlılık vurgusu yaptı.
“FİRAR ETTİKLERİNİ DÜŞÜNEN KORKAKLAR BİR GÜN MUTLAKA DÖKTÜKLERİ KANIN HESABINI VERECEK”
Yaşanan ihanetin milletimizin yüreğinde açtığı derin yaraya rağmen, infiale kapılmadan, intikam hissi gütmeden adaletin tecellisi için sabırla çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri zaman zaman bize akıl vermeye çalışıyor. Bunlar bu akıllarını kendilerine saklasınlar. Biz, milletimizin huzuruna kastedenlere bu işin hesabını sormaya devam edeceğiz. Parlamentomuzu bombalayan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini bombalayan, Emniyet teşkilatımızın en önemli Harekât Merkezini bombalayan ve buralarda onlarca-yüzlerce vatan evladının şehit olmasına zemin hazırlayanları, kusura bakmasınlar bizler affedemeyiz. Allah’ın affetmediğini kul olarak bizim affetme yetkimiz yoktur” dedi.
Türk adaletinden firar ettiklerini düşünen korkakların, bir gün mutlaka döktükleri kanın hesabını vereceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok ülkenin, kimi açıktan ve doğrudan, kimi de örtülü olarak FETÖ konusunda gerekli tedbirleri almakta olduklarını söyledi. Dost bilinen kimi ülkelerin sırf Türkiye’ye zarar vermek için örgütü kullanmaya devam ettiğini gayet iyi bildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ ile mücadele konusunda sözlerini şöyle sürdürdü: “Nerede, kim, neler yapıyor bunları gayet iyi biliyoruz. Ama öyle durum var ki sabretmek bizim için bir mecburiyet oldu. Ama bugün kısa vadeli çıkarları için örgüte kol kanat gerenlerin, yarın bu ihtiyaç ortadan kalktığında neler yapacağını hep birlikte göreceğiz. Çünkü herkes bilir ki, akrebin karakteri sokmak, hainin karakteri de ihanet etmektir. FETÖ’cüler, kimin eteğine yapışırsa yapışsınlar, dünyanın neresine kaçarsa kaçsınlar, kullanılma sürelerinin ne zaman dolacağının endişesiyle daima korku içinde, zelil bir şekilde yaşayacaklardır.”
“HAKİKAT GÜNEŞİNİN IŞIKLARINA DİRENEBİLECEK HİÇBİR KARANLIK YOKTUR”
Bu süreçte gençlere çok önemli görevler düştüğü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Atalarımız “doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşır” derler. Bugün birileri şahsıma, AK Parti’ye ve ülkemize düşmanlıkları hasebiyle FETÖ’nün yalanlarının yayılmasına destek veriyor. Örgüt kara propaganda faaliyetlerine, hem Amerika’da, hem de dünyanın farklı coğrafyalarında tüm hızıyla devam ediyor. Yalanın panzehri elbette hakikattir. Hakikat güneşinin ışıklarına direnebilecek hiçbir karanlık yoktur. Bu anlayışla çalışmalarımızı yürütmemiz gerekiyor. Sizlerden, bir taraftan derslerinize, eğitiminize eğilirken, diğer taraftan da ümmetin ve insanlığın geleceği için tehdit oluşturan bu ve bu tür yapılara karşı mücadele etmenizi özellikle rica ediyorum” sözleriyle mücadelede gençlerden beklentilerini ifade etti.
FETÖ’nün, DEAŞ’tan veya PKK’dan bir farkının olmadığını herkesin görmesi, anlaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün Amerika’da birçok sahtekârlığa ve usulsüzlüğe de imza attığının altını çizdi. “Charter okulları üzerinden yapılan vurgunun, buz dağının sadece görünen yüzü olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu okullarda yapılan hırsızlıkların da yavaş yavaş ifşa olmaya, basında ve kamuoyunda tartışılmaya başlandığını görüyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerikalı dostlarımızın çok uzak olmayan bir gelecekte bu örgütü gerçek yüzüyle göreceklerine inandığını ifade etti.
“Allah’ın yardımı, milletimizin desteği, sizlerin ve bizlerin ortak çabasıyla bu tehdidin de üstesinden hep birlikte geleceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, öğretim hayatınızda ve vakıf çalışmalarınızda sizlere Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum. Yaptığınız çalışmalarda desteğimizin her zaman sizlerle olduğunu bilmenizi istiyorum. Vakfımızın bugünlere gelmesinde emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor, özellikle şu anda inşası başlayacak olan hizmet binasının, yurt binasının, orada kalacak lisans-lisansüstü, doktora öğrencileri dâhil olmak üzere onlar için adeta eğitim-öğretimde bir hareket merkezi olmasını temenni ediyorum. Gerçekten ilan edilen süre de gayet güzel, kısa bir süre. Bir diğer taraftan Türkevi’nin de yakınında böyle bir eserin yapılması inanıyorum ki buradaki kaynaşma, dayanışma için çok çok farklı etkinliklere de vesile olacaktır. Hepinize en kalbi selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.”
Editör: TE Bilişim