Deniz Baykal, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın davetlisi olarak geldiği İzmir’de, basın mensupları Karşıyaka Nikah Sarayı'nda bir araya geldi. İzmir’i özlediğini belirterek konuşmasına başlayan Baykal, “Memleketin çok önemli siyaset noktasında ülkemizde çok önemli bir seçimin öncesindeyiz.
Yerel seçimlerin Türkiye’nin içinde bulunduğu tabloyla ilgili değerlendirmeye ortaya koyacağından şüphe yok. Türkiye’nin önünü açacak bir seçim olacağı bilincindeyiz. Ülkemiz bir süredir yüksek gerilim tuzağının içine çekilmektedir.
Ülkenin her geçen gün kaygı verici ayrışmanın, kamplaşmanın, giderek kutuplaşmanın etkisi altına sürüklendiğini üzüntüyle görüyoruz.
Bu sürecin bir an önce geride bırakılmasını istiyoruz. Ülkemiz bu gerilim tuzağından mutlaka kurtulmalıdır. Yüksek gerilim Türkiye’yi kuşatmaya başlamıştı. Dış kaynaklardan tehditlere maruz kalmamız doğaldır, bizde yaşadık. Ama bugün kaynaklanan dışarıdan değil.
Türkiye’nin maruz kaldığı tehdit, ülkenin kendi içinden şekillendirilmiş ve hızla yükseltilmiş ve tehlikeli aşamaya gelmiş olan gerilim sürecidir. Türkiye uzun süreden beri izlenen politikalar sonucu bu noktaya geldi. Bu politikaların temelinde ülkenin ayrıştırılması, kamplaştırılması bugünkü aşamalara bizi getirdi.
Eğer müdahale edilmezse bu gelişmenin sonucu hiç iyi değildir. Artık sokağın hareketlenmesinin ötesinde kanın arttığı günleri yaşıyoruz. Buna seyirci kalamayız. Buna mutlaka birileri el koymalıdır. Bu tehlikeli süreç ortadan kaldırılmak zorundadır” dedi.
“AYRIŞMALARLA BUGÜNE GELDİK”
Ülkede ideolojik, etnik, kimlik, siyasi farklılaşmaların olabileceğini ve bunun demokrasinin gerekleri olarak doğal olduğunu aktaran Baykal, “Biz ayrışmalarla bugüne geldik. Ama o ayrışmalar ülkenin zenginliği, hoşluğu olmaktan çıkıp önce ayrışmaya, sonra kamplaşmaya, kamplaşmanın da kutuplaşamaya yönelmesi kabul edilemez.
Bu süreçte tüm vatandaşlarımız ciddi tedirginlik içinde. Bizlerde siyaset adamları olarak bu tedirginliği yaşıyoruz. 2005’ten beri hep uyarmaya çalıştım. Bugün kimsenin görmezden gelemeyeceği farklı biri duruma geldik. Durum çok ciddidir. İnsanlar vahim durumu içinde yaşarken fark edemiyorlar.
Ancak buna karşı her birimizin çıkış yolu oluşturmasına ihtiyaç var. Bugünkü anlayış ve yapı devam ederse, çok daha rahatsız edici durumlar ortaya çıkacaktır. Ortaya çıkan tablo, Türkiye’yi bu noktaya getirenlerin sahiplerini kaygılandırmaya başlamadığına tanık oluyoruz.
Evlatlarımızın kaybına dahi üzüntümüzü ifade edebilir durumda olunmadığı görüyoruz. Çok acı bir manzara. Daha da artarak ülkeyi buraya getiren suçlamaların, kamplaşmaların devam ediyor olması sürdürülebilir ve kabul edilebilir değildir. Bu karmaşaya yüksek bir otoritenin müdahale etmesi lazım.
Bugün en yüksek otorite milli iradenin kendisidir. Tek umut kapısı, milli iradenin bu gidişatı onaylamaması ve çatışmanın aşılması gerektiğine olan inancını ortaya koymasıdır. Önümüzdeki yerel seçimlerde en yüksek demokratik otorite olarak milletimiz, eğer Türkiye’yi buraya getiren zihniyetin böyle devam etmesine ‘dur’ der ise Türkiye’de taşlar yerine oturmaya başlar” şeklinde konuştu.
“HEPİMİZ BİR ARADA YAŞAMAK ZORUNDAYIZ”
“Herkes aldı başını gidiyor. Her geçen gün ülke üzüntü verici hale geldiği halde, kaygılanacak bir şey yokmuş gibi aynı hırsla yollara devam ediliyor” diyen Baykal şöyle konuştu:
“Sağduyuya ihtiyaç var. Vatandaşlarımızın siyasetten bekledikleri demokrasi, sosyal adalet, yolsuzlukların ortadan kaldırılması her neyse, bunların hiçbirisine bu siyaset tablosunun cevap verme imkanına sahip değildir. Bu siyaset tablosundan kalıcı bir reha, özgürlük, demokrasi, şeffaf hesap verebilir yönetim anlayışı çıkmaz.
Bunlar çıkmazsa vatandaşın beklediği bütün temel unsurlar tehlikeye girer. Sağcının da solcunun da Alevi’nin de Sünni’nin de Kürt’ün de hepimiz bu toplumun parçasıyız.
Böyle olmaya da devam edeceğiz. Hiçbirimiz birimizi ortadan kaldıramayacak. Bu tarihin ortaya koyduğu bir gerecek. Hepimiz bir arada yaşamak zorundayız. Ancak beraber yaşadıklarımız nifak tohumları ekerek, siyasi yarışa girmezse demokrasi rayına oturur” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN YUMUŞAMAYA İHTİYACI VAR”
Demokrasi hastalığından kurtulma görevinin liderler ve siyasetçilerin ötesinde millete düştüğünü belirten Baykal, “Vatandaş bir ve birlik olduğumuzu ortaya koymalıdır. Bizim gibi olmayanlarla bir arada yaşamanın güzelliği ortaya koymalıdır. Önümüzdeki seçim parti, kişi seçimi olmaktan öte yıllardır sert bir kamplaşmaya, çatışmayı sürükleyen bu süreci durdurma fırsatı olarak değerlendirilmelidir.
Bu çatışma doğal değildir, iyi değildir. Bu çatışmayı Türkiye aşabilir. Demokrasi diye diye buraya sokulduk, ama sokakta kan var. Gerilim ve çatışma politikalarının Ortadoğu’da, Ukrayna’da nasıl sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Türkiye’nin biraz yumuşamaya ihtiyacı var. Yumuşatacak olan da milletimizdir” ifadelerini kullandı.
“HEPİMİZİN BİRBİRİMİZE İHTİYACI VAR”
Ortak değerlerin herkesin sahip çıkmasının gerektiğini söyleyen Deniz Baykal “Bir gün Allah göstermesin, hiç hoşlanmadığın insanlarla cephede savaşmak zorunda kalırsın. Bütün değerler ortak değerlerimizdir. Ezanımız da ortaktır. Anadolu ve İzmir işgal edilirken bir ezanının ne anlam ifade ettiğini düşünün.
Ona da ihtiyaç var. Milli kimliğimizin simgesi bayrağa da ihtiyaç var. İslamcısı en laik olanı o ezan karşısında heyecanlanmıyor mu? Burası bizim topraklarımız diye düşünmüyor mu? Bu ortak noktamız değil mi? Neden ayrıştırma yapalım? Bir araya gelmesi şaşırtıcı olan insanlar bir gün bir araya gelecek. Hepimizin birbirimize ihtiyacı var” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN ÇALIŞIR, DESTEK VERİRİZ”
Bir gazetecinin “Reha Muhtar tarafından ortaya atılan iddiaya göre AK Parti’nin yüzde 38’in altında oy alaması durumunda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde isminiz geçeceği söyleniyor” şeklindeki sorusuna ise Baykal, “Önümüzde yerel seçimler var. Elbette gündeme bu da girecektir.
Orada elbette toplumun etkin, siyasi güçleri başta olmak üzere tercihlerini ifade edeceklerdir. O süreç yaşanarak bu konular çözüme kavuşur. Bir gazetecinin ismimi böyle bir görev için zikretmesi onur verici. Ancak bu konu kişilerin kendi tercihleri ve arzularıyla şekillendirilecek bir konu değil.
Cumhurbaşkanlığı her vatandaşın onurla sahipleneceği görevdir. Bu taleple, iyi niyetle gözlemcilerin yapacağı yoklamayla sonuçlanacak nihai bir süreçtir. Şu anda yerel seçimlerde ülkenin gidişatıyla ilgili temel gerekçe ortaya konmalıdır. Bundan sonra her şey ortaya çıkar.
Cumhurbaşkanlığı için çalışır, destek veririz. Ancak her şeyden önce hepimizin arzusu bu seçimlerin önümüzü açmasıdır” ifadelerini kullandı.
CHP-CEMAAT YAKINLIĞI
Bir gazetecinin “CHP laikliğiyle, Atatürkçülükle öne çıkıyordu, şimdi cemaatle yakınlaşmaya başladığı görülüyor. Partinin bu duruma geldiği süreci nasıl değerlendirirsiniz” sorusuna Baykal, “CHP Atatürk ilkelerine önem veren, laik, sosyal bir partidir.
Bugün de bu konuda bir şikayet söylemi olduğunu düşünmüyorum. CHP seçmeninden, genel başkanına kadar herkesin bunu sahiplendiğinden eminim. Kimsenin tereddüdü olmamalı” şeklinde yanıt verdi.
DENİZ BAYKAL’A YAKIN İSİMLERİN TASFİYESİ
“Deniz Baykal’a yakın isimler CHP’den tasfiye mi ediliyor” sorusunu da yanıtlayan Baykal, “Partimizde yanlışlıklar yapılmıştır. Bunu en iyi bilenlerden biri de benim. Kendisine haksızlık yapıldığını düşündüğüm arkadaşlarıma, ‘Alınmayın olur böyle işler hadi yürüyelim, ülkemizin geleceği için’ diyorum.
Herkes elindeki yetkiyi kendi anlayışına göre kullanıyor. Böyle durumda da birileri kurban oluyor. Olur böyle şeyler” dedi.
Editör: TE Bilişim