Ebru Güleren Yılmaz ve kaza sırasında yanında bulunan teyzesi Mine Dalkılıç, yaşadıkları korkunç kazanın detaylarını anlattı. Atakent’teki evinde gazetecilere açıklama yapan anne Ebru Güleren Yılmaz, “Ben arabayı kullanıyordum. Kuyruğa girdik, kuyruk ilerledi en son sıraya ben geldim.
Güvenlik arkadaş dedi ki ‘gemiye binemezseniz öbürüne binersiniz.’ Ben de dedim ki ‘o zaman ben gitmeyeyim, burada bekleyeyim.’ Tam o sırada telsizine anons geldi: ‘iki araba gönderin’ diye. Ben gittim, daha kapağın üzerindeydim yarım.
Daha kapağın üzerindeyken gemi hareket etti. Hiçbir şey yapamadım, 3 saniye de oldu ne olduysa. Birden suya gömüldük. Bilmiyorum sudan nasıl çıktık. Sadece kapağın üzerindeydim, daha geçememiştim onu hatırlıyorum. Beni gönderen arkadaşın telsizinden ben duydum. Arka tekerlekler boşa düştü, daha ileriye gidemedim.
Benim camım açıktı, herhalde oradan çıktım. Emniyet kemerim de takılıydı, nasıl çıktım bilmiyorum. Ama yüzlerce kere arabalı vapura bindim, hiç böyle bir şey görmedim. Kapak kapanmadan, daha üstündeyken gemi hareket etti. Fark etmedim bile. Ben hiçbir şey duymadım. Sadece ‘hareket ediyor’ diye bağırtılar duydum.
Herkes bağırınca ne olduğunu anlayamadan suda bulduk kendimizi. Sadece kızımın, teyzemin bağırdığını duydum. Ama hiçbir şey yapamadım” dedi.
Kaza sırasında arabada bulunan annesinin hala yoğun bakımda olduğunu dile getiren Yılmaz, “Biz kendimiz çıktık. Nasıl çıktığımı bilmiyorum. Aynı anda çıktık herhalde. Çarpa çarpa çıktık. Zaten bir şey gözükmüyordu, ışığa göre çıktık. Annem ve kızım çok sonra dalgıçlar tarafından çıkarıldı” diye konuştu.
Acılı anne, arabalı vapurun, kapak kapanmadan hareket ettiğini vurgulayarak, “Bir kapak kapanmadan arabalı vapur hareket etmez. Ben daha kapağın üstündeydim gemi hareket etti. İstediği kadar şey söyleyebilirler” dedi.
Yılmaz, kızının lösemi olduğu yönündeki iddialara ise tepki göstererek, “Hiçbir rahatsızlığı yoktu kızımın, gayet de sağlıklıydı. Okuluna giden, balesine giden gayet sağlıklı bir kız çocuğuydu” şeklinde konuştu.
Kaptan ve iki gemi personelinin serbest kalmasını da değerlendiren Ebru Güleren Yılmaz, “Vicdanlarına kalmış bir şey. Ama hepsi cezasını bulmalı. Tek hatalı onlar. Ben orada bana ne denildiyse onu yaptım. Beni ilk gönderenin de hatası yok bence ama ondan sonraki hepsinin haytası var.
Çünkü ona ‘arabayı gönder’ dediler, ben de gittim” diye konuştu.
Çünkü ona ‘arabayı gönder’ dediler, ben de gittim” diye konuştu.
Yeğeninin doğum gününe gitmek için yola çıktıklarını dile getiren Yılmaz, “Yeğenimin doğum gününe gidiyorduk. Trafik çok diye arabalı vapuru tercih ettik. Benim genellikle tercih ettiğim bir yöntem. Anne diye bağırıyordu ama tutamadım” dedi.
Kaza sırasında araçta bulunan ve kendi imkanlarıyla kurtulan Yılmaz’ın teyzesi Mine Dalkılıç ise, “Bizi resmen ölüme çağırdılar” dedi. Minik Ece Su’nun lösemi olmadığını vurgulayan Dalkılıç, “Yalan yazanların vicdanları yok. Yalan yazanların bence vicdanları yok. Bu acıyı kimsenin yaşamasını istemem ama yalan yazıyorlarsa başlarına bin beteri gelsin. Hadi diyelim ki hastaydı ölmesi mi lazım? Sapa sağlam çocuk. İnsanlar artık insanlıktan nasibini almamış” şeklinde konuştu.
Editör: TE Bilişim