Film 10. Moskova Uluslararası Belgesel Festivali’nde Mansiyon ödülüne layık görüldü. Yönetmenin ilk uzun metrajlı belgeseli olan “Ege Güneşi” için festival Jürisi, ‘etkileyici bir ilk film’ yorumunu yaptı.

Polisten kaçarken motosikletleri ezdi geçti Polisten kaçarken motosikletleri ezdi geçti


Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden mezun olan Ömer Gümüşer’in yönetmenliğini üstlendiği Ege Güneşi belgeseli daha önce 60. Altın Portakal Ulusal Belgesel Yarışması ve 43. İstanbul Film Festivali Ulusal Belgesel Yarışması’nda finale kaldı. Lunaparkın kimsenin bilmediği arka yüzünü, kapalı kaldığı dönemde orada hizmet veren emekçilerin ilişkileri üzerinden anlatan Ege Güneşi, 4 yılda tamamlandı. Filmin fikir babası ve yönetmeni Ömer Gümüşer Moskova Uluslararası Belgesel Festivali’nde ödül alan ilk Türk filmi olan belgeselin hikayesini şöyle anlattı:

“2018 yılının aralık ayında lunaparka bir klip çekmeye gitmiştik. Orada korku tüneli içinde serilmiş yatakları gördüm ve bundan çok etkilendim. Sonra öğrendim ki yaz sezonunda çalışanların bir kısmı lunaparkta korku tünelinde ve diğer oyuncaklarda kalıyorlarmış. 2019 yaz ayı geldiğinde 3’üncü sınıf bitmiş 4’ncü sınıfa geçmiştim, yazın getirmiş olduğu boşlukla lunaparka gidip bu öyküyü çekmeliyim dedim. Sonradan öğrendim ki lunaparkın sahibinin oğlu da Yasar Üniversitesi’nde öğrenciymiş. Bu yakınlık sayesinde bana çekim yapmam için geniş bir imkan tanıdılar. 2019 yılı ağustos ayında çekimlere başladım.”

Adını dönme dolaptan aldı
“İzmir’in göbeğinde her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği bu mekanda bilinmeyen arka hayatları anlatmak beni çok etkilemişti” diyen Yönetmen Gümüşer sözlerini şöyle sürdürdü: “Işıkların ardında gizli kalmış hüzünlü hayat hikayeleri vardı. Ardından pandemi oldu birden bütün eğlence sektörü kapatıldı. Lunaparkta işçilerin neredeyse tamamı işten çıktı. Sadece 5 kişi kaldı. Yaklaşık 2 sene bu 5 kişinin hayatını kapalı bir lunaparkta çektim. Lunapark içinde doğal yaşam başladı, kediler, kuşlar yuva yaptı, sanki mekan kendini doğaya teslim etmiş gibiydi. Dışarıda bir hayat akıyordu ancak bu insanların çığlık attığı, eğlendiği mekan sessizlik içinde, şehrin ortasında emekliye ayrılmış gibiydi. Bu öyküyü ve mekanın değişimini anlatmak gerçekten sabır işiydi. Ve bunlara en başından beri şahit olan bir şey vardı, Ege Güneşi. İzmir’in emektar dönme dolabı, bütün ışıklı ve ışıksız karanlık dönemin en büyük tanığıydı. Bu yüzden filme “Ege Güneşi” adı verdik. Ayrıca fuarın sembolüydü, ilk yapıldığı 1992’de Türkiye’nin en büyük dönme dolabıydı. Şimdi ise sessizliğe yoldaş bir arkadaştı.”

Emek belgeseli


Filme öğrenciyken başladığını anlatan Gümüşer, “Filmin çekimleri yaklaşık 2.5 sene sürdü, kurgu aşaması 1.5 sene sürdü. Film 4 yılda tamamlandı. Öğrenciyken başlamıştım, mezun olduktan çok sonra bitirdim. Örneği olmayan lunapark öyküsü ve emek belgeseli oldu. Son bir senesini bölüm arkadaşım Aşkım Barış Ferhatoğlu ile çektik. Toplam 58 saatten fazla ham görüntü vardı” dedi.


Yönetmenliğini Ömer Gümüşer’in yaptığı filmin hikaye tasarımını Hamdi Murat Karakütük, kurgusunu Aziz İmamoğlu ve Ömer Akbaş, görüntü yönetmenliğini Aşkım Barış Ferhatoğlu ve Ömer Gümüşer yaptı. Belgesel filmin özgün müzikleri ise Yiğitcan Kiremitçi tarafından hazırlandı.
Ömer Gümüşer, Yaşar Üniversitesi’nde Film Tasarım Bölümü’nde birinci sınıf öğrencisiyken kısa filmi Bukle (2016) ile Lösev Viral Reklam Filmi Yarışması’nda birinci oldu. Son Ütücü (2017) adlı filmi İzmir Kısa Film Festivali gösterim seçkisinde yer aldı. Yapımcılığını üstlendiği Varlık (2019) Avrupa Birliği İnsan Hakları Kısa Film Yarışması’nda final listesine girdi.

Editör: Ajans Ekip