Törende bir konuşma yapan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Kudüs'ün bütün kentlerden daha çok anlam taşıyan bir kent olduğunu söyleyerek, "Ve biz buradan diyoruz ki, Kudüs mukaddes bir kenttir. Ve Kudüs Araplarındır ve Arap'tır demek için buradayız" diye konuştu. Kudüs'ün her zaman kendi kimliğini koruduğunu söyleyen Abbas, Kubbetüssahra'nın bile şuan Kudüs'ün Araplar için ne kadar önemli olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade etti.
"Kudüs birçok Fransız ve birçok işgaller dolayısıyla yıkıma uğramıştır ve kentin Arap ve İslami kimliği ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır" diyen Mahmud Abbas, "Kudüs mügminlere bağrını açmış ve üç dini de barındırmıştır. Çünkü Kudüs kendisini insanlığın kıblesi olarak kabul etmektedir. Ve kendisine gelen hacıyı hiçbir zaman geri göndermemiştir. Geçmişte böyleydi Kudüs ve böyle de olacaktır" dedi.
Kudüs'ün Dünya Miras Listesi'ne girdiğini hatırlatan Abbas, "Bizler Kudüs'ü tekrar elde edeceğiz dememiz bence boş. Kudüs daha gitmedi, Kudüs hala halkıyla, tarihiyle, tarihi mirasıyla direniyor ve duruyor. Kudüs davası kazançlı bir davadır. Çünkü Filistin davasının eksenini oluşturmaktadır" diye konuştu. "Kudüs sadece sloganlarla, konferanslarla, konuşmalarla değil gerçek anlamda dayanışmalarla yaşatılmalıdır" diyen Mahmud Abbas, "Filistin Başkenti Kudüs olmadan hiçbir anlam ifade etmez. İşgal ne kadar devam ederse etsin biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Eğer İsrail işgal yerlerini genişletmeye devam ederse barış kapısı kapanacaktır" şeklinde konuştu.
Mahmud Abbas ayrıca Mavi Marmara saldırısını hatırlatarak, "Filistin halkı Mavi Marmara şehitlerini asla unutmayacaktır" dedi. Abbas, konuşmasının sonunda ise Fahri Doktora ünvanının hayırlı olmasını diledi.
"İNSANLARA ÜMİT VAAD EDEN KAPI AÇTINIZ"
Törende bir konuşma yapan El-Kudüs Üniversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Sari Nussseibeh ise, Başbakan Erdoğan’in İsrail’e karşı tutumuna dikkat çekerek, “Sizler her zaman konuşmalarınızda insan hayatının ne kadar önemli olduğunu söylediniz” diyerek, “Sizler Uluslar arası Para Fonu’nun size uzun yıllar boyunca, İMF’nin size vermiş olduğu borçlarla ayakta duruyordunuz. Ama yapmış olduğunuz bu yatırımlarla bu kölelikten kurtuldunuz. Siz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunuz dönemde bile aynıistikamette ilerlemiştiniz” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın en büyük bütçeyi eğitime ayırdığına dikkat çeken Nusseibeh, “Sayın Başbakan sizin atmış olduğunuz bu cesur adımların yanı sıra gerçekten de insanlara ümit vadeden kapılar açtınız” diyererk, Kürt meselesinin ortaya konulduğunu söyledi. Nusseibeh, “Kudüs Üniversitesi sizlere Beşeri Bilimler Alanında Fahri Doktora payesini vermeyi öngördü” diyerek, üniversitenin şükran anlamında bu unvanı Başbakan Erdoğan’a layık gördüğünü söyledi.
Rektör Nusseibeh'in konuşmasının ardından ise Başbakan Erdoğan'a cübbe giydirilerek Fahri Doktora unvanı verildi. Ayrıca Başbakan Erdoğan'a Kubbetüs Sahra'nın orjinalini gösteren bir tablo verildi.
Başbakan Erdoğan ise, üniversite rektörü Nusseibeh'e bir Osmanlı hat sanatını gösteren tablo hediye etti.
"TÜRK HALKININ KALBİ, KUDÜS KONUSU GÜNDEME GELİNCE DAHA HEYECANLI ATIYOR"
Başbakan Erdoğan ise, konuşmasına, "Bismillahirahmanirrahim" diyerek başlarken, Mahmud Abbas ve heyetini Türkiye'de görmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, Kudüs'ten bahsederek, "Türk halkının kalbi Kudüs konusu gündeme geldiğinde daha heyecanla atıyor ve Türkiye bu konudaki tarihi sorumluluğu her zaman omuzlarında hissediyor. Türk halkı için Kudüs bir hoşgörü, barış ve kardeşlik şehridir. Ve az önce hocamızın İsra Suresi'ni başlangıcındaki ayetle ortaya koyduğu ve değerli başkanımızın yine aynı ayeti tekrarıyla teyit ettiği Mescidil Haram'dan buradan, Miraç'a yükselmeleri bizler için Kudüs'ü anlamlı kılan şüphesiz ki bir teyittir. Bu anlayış bize tarihimizin bıraktığı mirastır" diye konuştu.
"Bu kutsal şehirde Filistinli kardeşlerinin ne zaman canı yansa, halkımızın da bilesiniz ki canı yanmıştır" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu dün de böyle olmuştur bugün de böyledir. Barış ve huzur ortamının yeniden tesis edilmesi Kudüs'ün bir küresel barış ve uyum merkezi haline gelmesi en temel ve samimi arzumuzdur. Bu görünümün bizlere verdiği mesaj, dini ve kültürel mirasımızın ortaklaşa korunması, şehrin tek bir din ve millet gayesinden yeni bir düzenlemeye maruz bırakmamaktır. Şuanda İsrail'in yapmak istediği budur. Ama buna müsahade etmek asla mümkün değildir. Buna ne İslam dünyası müsahade edebilir, ne de Hristiyan dünyası müsahade edebilir.
İsral, izlemekte olduğu politikalarla Kudüs'ün binlerce yıllık Müslüman ve Hristiyan tarihi ile Filistin geçmişini silme çabasındadır. Yürüttüğü kazılar, kutsal mekanları tehdit etmektedir. Başbakanlığım döneminde yapılan bu kazılarla ilgili oralara mimarlar gönderdim, arkeologlar gönderdim, mühendisler gönderdim ve sanat tarihi elemanlarını gönderdim. Mimarlar hepsi yaptıkları bu incelemeler sonucunda bir rapor hazırladılar ve bu raporu ilgili bütün vakıflara, dünyadaki bütün devlet başkanlarına gönderdik.
Filistinlilere kendi toprakları olan Doğu Kudüs'te inşaat izni verilmemektedir. Onun için Filistinlilere ait evler bir bir yıkılmakta ya da istimlak edilmektedir. Doğu Kudüs bugün Yahudi yerleşimleriyle tamamen çevrelenmiştir. İsrail tarafından inşa edilen ayrım duvarı ile Kudüs'ün Batı Şeria ile fiziki, kültürel ve sosyal bağlantısı kesilmiştir. İsrail bu şekilde Kudüs'ü diğer Filistin topraklarından ayırmayı amaçlamaktadır. Amaç, buradaki Filistinlileri yıldırmak ve oradan söküp atmak. Böylece oranın yapısını değiştirmektir."
El-Kudüs Üniversitesinin İsrail'in inşa ettiği ayrım duvarının dışında bırakıldığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu duvarı yapanlar, yapılmasına göz yumanlar ve çivisine, harıcına utanmadan katkıda bulunanlar tarih önünde birgün hesap vereceklerini unutmamalıdırlar" dedi. El-Kudüs üniversitesinin diplomalarının Türkiye tarafından tanındığını ifade eden Erdoğan, "El-Kudüs Üniversitesi'nin İsrail tarafından tanınmayan diplomaları ülkemiz tarafından tanınmaktadır. Bırakın tanımasınlar, ne ki İsrail?" şeklinde konuştu.
KUDÜS'TE TÜRK KÜLTÜR MERKEZİ AÇILACAK
Konuşması sırasında Kudüs'te Türk Kültür Merkezi'nin açılacağının müjdesini veren Erdoğan, "Yakında Kudüs Başkonsolosluğumuza bağlı Türk Kültür Merkezi'nin Kudüs'ün merkezinde, tarihi Osmanlı Evi içinde yeniden faaliyete sokacağız. Bu merkez en kısa sürede Gazze ve Batı Şeria'da açılacak olan şubeleriyle tüm Filistinli kardeşlerimizin istifade edebilecekleri bir mekan olarak, hem El-Kudüs Üniversitesi ile hem diğer tüm eğitim kurumlarıyla güç birliği içine girecektir" dedi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın ailesinin Hazreti Ömer döneminden itibaren Kıyamet Kilisesi'nin kapıcılığını yaptığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Hz. Ömer döneminden itibaren asırlarca Kıyamet Kilisesi'nin kapıcılığını ailenizin yaptığını biliyoruz. Ve biraz önce bunu rektörümüzen dinledim. Çok manidardır. Bakın bir Müslümanın Hz. Ömer tarafından bu kiliseye herhangi bir şey yapılmasın diye oraya bir kapıcı, bir bekçi tayin etmesi manidardır. Bu Müslümanların farklı inanç gruplarına karşı, onların mabetlerine karşı nedenli anlayışla davrandıklarınının en güzel bir örneğidir" şeklinde konuştu.
Peygamberimiz'e hakaret içeren filmlere sert tepki gösteren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi dünyaya bakıyorsun ve dünyada maalesef özellikle İslam dışı güçlerin İslamafobia olarak yürüttükleri çalışmalara baktığınızda Sevgili Peygamberimiz'e yönelik ahlak dışı, adice hazırladıkları filmler, karikatürler kabul edilebilir birşey değildir. Mabetlerimize yönelik karşı yapılan çirkince saldırılar kabul edilebilir birşey değildir. Ama biz bunlara rağmen telkinlerimizi hep şöyle yapıyoruz; yine sabır. Çünkü biz biliyoruz ki sabrın sonu selamettir. Yine biz biliyoruz ki, Sevgili Peygamberimiz'in mescidde ibadet esnasındayken, affınıza sığınarak söylüyorum, müşrikler başına işkembeyi attıkları zaman Allah Resülu ona karşı bile sabrını göstermiştir. Biz böyle bir Peygamberin ümmetiyiz. Ama onlar bunu bilmiyorlar. Onlar cahildirler. Ve onlar güçleriyle hakkı mağlup edeceklerini sanıyorlar. Hak ergeç galip gelecektir."
"KUDÜS GİDERSE, BAŞKA KUDÜS YOKTUR, OLMAYACAKTIR"
Salonda bulunan Filistinlilere gittikleri her yerde yaşadıklarını anlatmalarını isteyen Başbakan Erdoğan, "Kudüs her geçen gün ulusalarası toplumun kayıtsız duruşu önünde işgalcinin kontrolüne doğru kayıp gitmekte. Böyle görüyorum. Ama şunu bileceğiz, ona göre de tavrımızı alacağız. Kudüs giderse başka Kudüs yoktur. Olmayacaktır. Bunu gördüğünüz herkese anlatın" şeklinde konuştu.
Kudüs'ün bir gün tekrar özgürlüğüne kavuşacağına inandığına vurgu yapan Başbakan Erdoğan, "Ben umutluyum, zira biz Mescid-i Aksa'da oradaki 3 yaşında, 4 yaşında, 5 yaşındaki yavruların 'La ilahe illallah, Muhammedün Resülallah' dediği anı unutamıyorum. Ziyaretimde o yavruların o haykırışlarını gördüğümde unutamıyorum. Ve onlar geleceğe aydınlık gözleriyle çok farklı bakıyorlardı. Er veya geç onların bu azimleri bu gayretleri galip gelecektir" diye konuştu.
"Sizleri temin etmek isterim ki, Türkiye'nin dün olduğu gibi bugün de, yarın da Filistin'e ve Filistinlilere desetği kesintisiz devam edecektir" diyen Başbakan Erdoğan, "Bizler merhum Sultan Abdülhamid'i asla unutmayız. Ve Sultan Abdülhamid'in Filistin ile ilgili tavrı neyse, unutmayın bizim de tavrımız odur. Filistinli kardeşlerim Türk insanı daima sizin yanınızda olacaktır" dedi.
En büyük arzularının Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinin durdurulması ve Gazze'ye yönelik insanlık dışı ablukanın kaldırılması olduğunu belirten Erdoğan, "İsrail'e göre Filistin bir açık hava hapishanesidir" diyerek, "İsrail'in sözlerine bugüne kadar güvenmedim, güvenmiyorum" dedi.
İsrail'in Mavi Marmara olayından sonra araya soktuğu herkese üç şey söylediklerini belirten Erdoğan, "Bir; bizden özür dileyeceksiniz, iki; bu ailelere tazminat ödeyeceksiniz, üç; Filistin'e ambargoyu kaldıracaksınız. Çünkü Filistin'i biz açık hava hapishanesi olarak görmek istemiyoruz. Eğer siz insana değer veriyorsanız, yani Tevrat'a tabiyseniz bunun gereğini yapın. Şuandaki İsrail yönetiminin Tevrat'la da alakası yoktur bunu da size söyleyeyim" şeklinde konuştu.
"SINIRDA BEKLETİLDİM"
Başbakan Erdoğan konuşmasının son bölümlerinde ise, İsrail'e yaptığı bir ziyaret sonrasında Filistin'e geçmek istediği sırada yarım saat kapıda bekletildiğini anlattı. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak İsrail tarafından sınırda bekletilmesine tepki gösteren Erdoğan şunları kaydetti:
"Şimdi soruyorum size, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı sınır kapısında yarım saat bekleten bir İsrail yönetimin insanlığa bakışında barış olur mu ya? Eğer İsrail olmasaydı ben o kapıdan gene dönerdim. Ama İsrail olduğu için yarım saat bekledim. Filistin olmasaydı geri dönerdim. Filistin olduğu için yarım saat bekledim. Bunlar bu, hiçbir zaman bunlardan iyi niyet beklemeyin. Ne kadar iyi niyet sunarsak sunalım asla... Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti sadece Kudüs'ü ve Kudüslüleri değil, tüm Filistin'i bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bağrına basmaya devam edecektir. Zor zamanlarınızda ve kötü günlerinizde daima yanınızda olmaya devam edeceğiz. Türkiye olarak Kudüs'e çok sık gelmesek de, gelemesek de Kudüs'ün kandillerinin yağını eksik bırakmayacağız."
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Mahmud Abbas ile El-Kudüs Üniversitesi Rektörü Nusseibeh ve beraberindeki heyetle Rixos Otel'in görüşme yapmak üzere başka bir salona geçti.
İzmir Haberleri