Resimlerin Alman asıllı ArminT.Wegner tarafından 1915-1916 yıllarında çekildiğinin iddia edildiğini belirten Eğilmez, “Alman ordusunda asteğmen olarak görev yapan Wegner, Nisan 1915 yılında Alman Sağlık Birlikleri’ne bağlı bir subay olarak Ortadoğu’ya gönderilir. İddia edildiği üzere, Temmuz ve Ağustos 1915’te aldığı izin dönemini sözde Ermeni katliamlarını araştırmak için kullanır. Aynı yılın sonbaharında da Anadolu’nun çeşitli yerlerini gezer. Bu dönemde Wegner yazılar, mektuplar ve belgeler toplayarak, Ermeni tehcir kamplarında yüzlerce fotoğraf çeker. Sonra da bunları Almanya ve ABD’ye gönderir. Kendisi Kasım 1916 tarihinde Bağdat’tan İstanbul’a gönderilir. 1919 yılında da ABD Başkanı Wilson’a bağımsız bir Ermenistan devleti kurulmasını isteyen bir mektup gönderir. Öncelikle Alman ordusunda subay olan bu kişinin hem asker olup hem de görev sınırları dışında olan bir bölgede bu kadar serbest bir şekilde seyahat etmiş olması başlı başına bir soru işaretidir. Wegner 18 ay içerisinde hem subaylık yapıyor hem Suriye ve Anadolu’yu geziyor hem tehcir edilen Ermeni kamplarını dolaşıyor ve oralarda resimler çekiyor, insanların anlattıkları hikâyeleri dinliyor hem gözaltına alınıyor hem de kolera hastalığına yakalanıyor ve son olarak da İstanbul’a geliyor" dedi.
Wegner’in 1915 ve 1916 yıllarında yaşadığı 18 aylık süreye değinen Eğilmez, “Bu süre içerisinde gezdim dediği yerler hariç, direkt olarak yaklaşık 10 bin km yol kat etmiş. Günümüz yol ve araç donanımıyla bile yorucu ve zor bir yolculuk. Bu süre içerisinde bazen Anadolu’nun çeşitli yerlerinde gözlem yapmış, sonra birden Suriye’de dolaşmaya başlamış, bir ara Bağdat’a gitmiş orada bir süre zaman geçirdikten sonra İstanbul’a uğramış. Unutmadan bazen de gözaltına alınmış, bir arada kolera hastalığına yakalanmış. Bütün olağanüstü durumları sözde ermeni soykırımını belgelemek için yaşamış. Sonuçta diasporanın iddiasına göre yüzlerce resim çekmiş, yüzlerce belge ele geçirmiş ve bunları gizli yollarla Amerika ve Almanya’ya göndermiş. Ama şu anda diasporanın da büyük bir çabayla yayınladığı sadece 15-20 tane resim ve belge denilen 20-25 tane hikâye var. Wegner’in Anadolu’dan kaçırdığı belgeler denilen hikâyelere hiç değinmeyeceğiz. Çünkü isteyen herkes oturduğu yerden o masallardan onlarca uydurabilir. Biz resimler üzerinde durmak istiyoruz. Resimlerin en dikkat çekici yanı, hemen hemen bütün resimlerin altlarına konulmuş aynı yazı; 'Tarih: 1915 yılı, Yer: Osmanlı İmparatorluğu, Suriye bölgesi'. Yani ne tam tarih belli ne de tam bir mevki bildirilmiş. Wegner tam olarak hangi tarihte ve nerede resim çektiğini bilmiyormuş. Resimlerle ilgili bir başka konu da resimlerde görülen insanların hangi ırka mensup olduğunu anlayabilmek mümkün değil. Yani Ermenilere ait iddiasıyla servis edilen resimlerdeki kişiler Türk de olabilir. Daha ilginç olan da diasporanın mevcut bütün iletişim hatlarıyla yayınladığı resimlerin bir kısmı Yahudi soykırımı başlığı altında da yayınlanıyor. Yine resimlerden iki tanesi de Rus arşivlerinden çıkan ve Rus işgali nedeniyle Trabzon’dan ayrılmak zorunda kalan Türklere ait olan görüntülerle tamamen benzer bir durumda. Yani ya Yahudiler ya Rus arşivleri ya da Wegner yalan söylüyor. Tahminlerimize göre salgın hastalıkların kol gezdiği 1915-1916 tarihlerinde Wegner ateşli bir hastalığa yakalandı ki bunu kendisi de dile getiriyor. Bu hastalıktan dolayı zihin dünyası bozulan Wegner, kimin resmini ve bu resimleri nerede çektiğinin farkında değildi. Her zamanki gibi, meydanı boş bulan diaspora da bu resimleri kullanmaktan çekinmemiş. Üç beş tane hiçbir şekilde tanımlanamayan resimlerle, bir milleti karalama ahlaksızlığını ancak diaspora gibi zihniyetler sergileyebilir” diye konuştu.
Eğilmez, “Bu yalan yanlış resimleri sözde soykırım kanıtı olarak dünyaya sunan diasporaya karşılık, biz de bütün dünyaya bu resimlerin hiçbir şekilde kanıt olamayacağını anlatacağız” dedi.
İzmir haber
Editör: TE Bilişim