Gribal enfeksiyonların Türkiye’de daha çok kasım ayından nisan ayına kadar salgın oluşturduğunu aktaran İKÇÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD Başkanı Doç.Dr.Sibel Öktem Ayık, bu virüslerin havaların soğumasıyla üst solunum yollarında çoğalarak, direnci düşen kişilerde hastalık oluşturduğunu vurguladı.
Doç.Dr.Öktem Ayık, belirtileri şöyle sıraladı: “Vücut direnci iyi olan kişilerde solunum virüsleri 1-2 gün kırgınlık halsizlik, boğaz yanmasına neden olur, kişi gribal enfeksiyon geçirdiğini dahi anlamadan kısa sürede iyileşebilir. Stres, yorgunluk, yetersiz ve düzensiz uyku, beslenme bozuklukları, sigara ve alkol kullanımı kişinin vücut direncini düşürerek gribal enfeksiyonun gelişmesine neden olur. Bu kişilerde halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, burun akıntısı, öksürük, hapşırık, boğaz ve baş ağrısı, hafif ateş yüksekliği gibi bulgular gelişir.”
Doç.Dr. Öktem Ayık, gribin bazı durumlarda daha ağır olarak nüksedebildiğini kaydederek, özellikle kronik hastalıklara sahip kişilere şöyle seslendi: “65 yaş üzeri kişilerde, kanser ve kanser tedavisi gören, romatizmal hastalıklar nedeniyle kortizon ve vücut direncini azaltan ilaç kullanan, astım, KOAH gibi solunum hastalıkları, kalp, böbrek, karaciğer yetersizliği, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkları olan kişilerde şikâyetler daha ağır olabilir, iyileşme gecikebilir. Hastalık ilerleyerek akciğer enfeksiyonlarına ve solunum yetmezliğine neden olabilir. Erken dönemde tanı konulduğunda tedavi ile düzelme sağlanırken; geç kalındığında solunum yetmezliği ile kişiler kısa sürede kaybedilebilmektedir. Vücut direnci düşük bu kişiler gribal enfeksiyon geliştiğinde yakından takip edilmelidir.”
Gribal enfeksiyonun bulaşıcılığın en yoğun olduğu ilk 5 günde olabildiğince yatak istirahati yapılması gerektiğine işaret eden Doç.Dr. Öktem Ayık, burun akıntısı, hapşırık ve öksürüğü olan enfeksiyonlu kişilerle aynı ortamda bulunulmasının risk taşıdığını belirtti.
Doç.Dr.Öktem Ayık, hastalıklı kişilerin kullandığı havlu, bardak gibi eşyaları ortak kullanmak ve sarılma, öpüşme, el sıkma gibi yakın temasın virüsün bulaşmasına neden olacağını belirteerk sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle özellikle kronik hastalığı olan, vücut direnci düşük kişilerin, yaşlıların, gebelerin ve bebeklerin gripli kişilerle yakın temasta bulunmaması, havalanması iyi olmayan ortamda uzun süre kalmaması gerekir.”
Doç.Dr. Öktem Ayık, enfeksiyona yakalanan hastaların alması gereken önlemleri şöyle sıraladı: “Kalabalık ortamlarda bulunmamak, bol güneşli ve havalandırmanın iyi olduğu odada istirahat hem diğer sağlıklı kişilerin enfekte olmasını önleyecek, hem de kişinin daha kısa sürede iyileşmesini sağlayacaktır. Ayrıca C, A ve E vitamini yönünden zengin besinleri tüketmek, kişinin vücut direncini artırarak daha çabuk düzelmesini sağlar. Güneş ışığı ile temas hem vücut direncini artırır hem de virüslerin ölmesini sağlar. Odanın sık sık havalandırılması çok önemlidir.”
Hastaların istirahat etmesi, beslenmesine dikkat etmesi halinde 7-10 gün içinde iyileşme kaydedildiğini söyleyen Doç.Dr. Öktem Ayık, bu süre içinde hiç düzelme olmaz, ateş yüksek seyreder, öksürük ve nefes darlığında artma olursa, mutlaka bir Göğüs Hastalıkları Uzmanına başvurulması gerektiğinin altını çizdi.
Bulaşıcılığı önlemek için grip aşısı yaptırılabileceğini, özellikle kronik hastalığı olan, vücut direnci düşük kişilerin grip aşısı yaptırması halinde enfeksiyonun gelişmesinin önlenebileceğini belirten Doç.Dr. Öktem Ayık, sözlerini şöyle tamamladı: “Aşı, eğer enfeksiyon geliştiyse en azından daha hafif olarak atlatılmasını sağlar. Bu nedenle hastalık açısından yukarıda bahsettiğimiz riskli kişilerin aşı yaptırmasını öneriyoruz.”
Editör: TE Bilişim