Mevsim geçişlerinde cilt sağlığına dikkat! Mevsim geçişlerinde cilt sağlığına dikkat!

         Sodyum, vücutta sıvı-elektrolit dengesi ve kan basıncının düzenlenmesinde önemli rol oynuyor. Ancak aşırı tuz tüketiminin yüksek tansiyon başta olmak üzere kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, şişmanlık, şeker hastalığı ve bazı kanser türleri gibi önemli halk sağlığı sorunlarına neden olduğunu belirten Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “Dünya Sağlık Örgütü; hastalıklardan korunmak amacıyla tüketilmesi gereken tuz miktarını günde maksimum 5 gram olarak öneriyor” dedi.

Sofra tuzunun yüzde 60’ının klor, yüzde 40’ının ise sodyumdan oluştuğunu söyleyen Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “1gr tuzun 400 mg’ı sodyumdur. Tuz, çoğunlukla lezzet verici olarak yemeklere eklenirken besinlerin uzun süre saklanması için işlenmiş gıdalarda koruyucu olarak da kullanılır” açıklamasında bulundu.

Günlük tuz alımının yüzde 77’si işlenmiş gıdalardan alınıyor

Tuz alımının ihtiyaçtan daha fazla sodyum içeren işlenmiş besinlerin tüketimine bağlı olarak arttığını vurgulayan Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “Avrupa Komisyonunca hazırlanan raporda günlük alınan tuzun yüzde 77’sinin işlenmiş gıdalardan, yüzde 12’sinin besinlerin doğal yapısından, yüzde 6’sının sofrada eklenen tuzdan, yüzde 5’inin ise pişme sürecinde eklenen tuzdan geldiği belirtiliyor” şeklinde konuştu.

Besin etiketleri okunmalı

Tüm dünyada besin tüketim alışkanlıklarını iyileştirebilmek için birçok çalışma yapıldığını belirten Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “Değişen beslenme alışkanlıkları nedeniyle tükettiğimiz tuzun büyük bir kısmı aslında satın aldığımız gıdaların yapısından geliyor. Pek çok gıdada koruyucu ya da lezzet verici olarak kullanılan sodyum içerikli bileşikler, günlük tuz alımımızı artırıyor” dedi. Tuz tüketiminin kontrol edebilmesinin en önemli yollarından birinin besin etiketlerini anlayarak okumak ve tuz bileşikleri içeren besinleri dikkatlice seçmek olduğunu söyleyen Mumcu, “Beslenme alışkanlıklarında yapılacak düzenlemeler de tuz tüketimini azaltmak için önemli” dedi. Mumcu, tuz tüketimini azaltmak için şu önerilerde bulundu:

Taze yiyecekler daha az tuz içerdiği için özellikle taze sebze ve meyve tüketimini artırmak, masalarda tuzluk bulundurmamak, tadına bakmadan yemeğe tuz eklememek tuz alımını azaltmanın en pratik yolu.

Yemeklere lezzet vermek için mutlaka tuza ihtiyacınız yoktur. Yemeğe eklenen taze ve kuru baharatlar, maydanoz, nane, kekik, dereotu, fesleğen gibi taze otlar lezzeti arttırmanın diğer bir yolu.

İşlenmiş gıdalar önemli miktarlarda tuz içerirler. Bunun için gıda etiketlerini anlayarak okumak çok önemli. Aldığınız işlenmiş gıdaların etiketlerinde yazan karbonat, kabartma tozu, disodyum fosfat, monosodyum glutamat, sodyum sitrat, sodyum nitrat ve sodyum sülfit gibi maddeler, sodyum içerdikleri için “tuz” alımını arttırırlar. Bu nedenle etiketlerinin incelenmesi alışkanlık haline getirilmeli ve tuzsuz ya da tuzu azaltılmış ibarelerinin bulunduğu ürünler tercih edilmeli.

Genel olarak işlenmiş gıdalardan salamura besinler, turşu, peynir, zeytin, soya sosu, hazır soslar, tuzla kavrulmuş kuruyemişler, cipsler, kabartma tozu eklenmiş besinler, tuzlanmış, tütsülenmiş ve/veya salamura edilmiş et ve balık ürünleri ile aromalı/aromasız, doğal/doğal olmayan mineralli içecekler, tuzlu bisküviler, şarküteri ürünleri gibi yiyeceklerin yüksek oranda tuz içerdikleri unutulmamali.

Editör: TE Bilişim