Yurdu karış karış gezdiklerini söyleyen Arıboğan, "Yaklaşık 1.5 aydır Marmara Bölgesi’nde dolaşıyoruz, halkla konuşuyoruz. Gelinen bu süreçte insanların temel kaygılarının neler olduğunu tespit etmeye çalışıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla toplumda ciddi bir dönüşüm söz konusu. İlk anda sürece yönelik olan endişeler daha sonra süreç sonrasında hayata geçirilecek anayasanın maddelerine yöneldi. Gördüğümüz kadarıyla bu 4 ay içerisinde silah atılmıyor olması, şehit haberlerinin gelmemesi, halkın moralinin daha da yükselmesine sebep oluyor. Artık süreçten çok süreç sonrasında Türkiye’nin nasıl bir şekil alacağına yönelik tartışmalar daha ön plana çıkıyor. Bizler herhangi bir strateji ile görevlendirilmiş insanlar değiliz. Seçildikten sonra özgürlük alanımızın ne kadar olduğunu sorduk. Başbakan da tamamen özgür olduğumuzu söyledi. Tamamen özgür bırakılmış bir heyet olarak Türkiye’yi dolaşıyoruz. Her bölgede farklı endişeler olduğu gibi aynı endişeler de var. Bunları ara toplantıda Başbakana iletmeye çalıştık. Zaman geçtikçe farklı konular olgunlaştığı için o konuların da raporumuza yansıması söz konusu. Reyhanlı saldırısı sonrasında farklı endişeler de gündeme gelmeye başladı. Mayıs sonunda görev süremiz sona eriyor. 1 Haziran’da da raporumuzu yazmaya başlayacağız. Bu faaliyetler toplumun hemen her dokusuna nüfuz edebilmeyi sağladı. Edindiğimiz tüm izlenim ve bilgileri de sadece hükümetle değil, Meclis’teki diğer partilerle de paylaşacağız. Ben Akil İnsanlar Heyeti’nin çok ciddi bir demokratikleşme atağı olduğuna inanıyorum. Siyasetle halk arasında ciddi bir moderasyon kültürü oluşuyor. İlk zamanlarda gördüğümüz o tepkileri de artık görmüyoruz. Heyetin artık anlaşıldığını da düşünüyorum" dedi.
Arıboğan, kendilerine yöneltilen "hain" ithamları hakkında da şunları söyledi:
"Aslında incitici bir durum. Biz buna alışık değiliz. Bugüne kadar hiç böyle ithamlarla karşı karşıya kalmadık ama temelde bir ideale hizmet ediyor olduğumuzu düşünmek ve yıllardır aynı şeyleri söylüyor olmamız dolayısıyla içimiz rahat. Aslolan dışarıdan ne söylendiği değil, insanın içinde ne olduğudur. Beni üzense insanların iyi niyetlerini büyük ölçüde kaybettiğini görmek. Bir barış sürecine giderken, illa başkanlık sistemine gidiliyor da buna yönelik bir rüşvet mi veriliyor ya da Başbakan için ne önerildi de böyle bir faaliyetin içerisine giriliyor diye düşünülmesine üzülüyorum."
Hülya Koçyiğit ise, halkın artık barış talep ettiğini dile getirdi. İnsanların daha medeni bir ortamda yaşamak için artık karar vermeleri gerektiğini gerektiğini ifade eden Koçyiğit, "Çözüm sürecinde görüyoruz ki artık herkes barışı talep ediyor. Bu çok sevindirici bir şey. Daha medeni olmak, insan haklarının daha fazla verildiği bir ortamda olmak için artık karar vermemiz gerekiyor. Bu kararın da tabanda olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor" şeklinde konuştu.
Heyet, ardından toplantıya katılan STK temsilcilerini dinledi.
Editör: TE Bilişim
