Öncelikle hayırlı olsun 7 haziran 2015 seçimleri…

ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM NEDEN BU KAR ÖNEMLİ

Yeni Anayasa

Bu seçimlerin önemli noktaları var Türkiye gündeminde  3 tane çok önemli konu var.  Bunlardan bir tanesi yeni  anayasanın yapılması.  Bu yeni anayasanın yapılması Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa sivil halkın seçtiği kişilerin yeni  anayasayı  yapması anlamına geliyor.  Demokratik gelişim açısından yüksek düzey siyaset açısından son derece önemlidir bu konu çünkü 1924 anayasası da 1961 anayasası da 1983 anayasası da hep halkın seçtikleri tarafından değil  daha çok asker darbe sonucu gelmiş askerlerin yapmış olduğu anayasalardır.  Ak parti 13 yıllık iktidarı boyunca yeni anayasayı hep taahhüt etti ve yeni anayasayla özellikle bu 24. Dönemde uzlaşma yoluyla yapılması konusunda ciddi gayret sarf etti buna rağmen maalesef  muhalefet yeni anayasayı yaptırtmama konusunda elinden geleni  yapmıştır.  25. Dönemin en önemli görevi yeni anayasayı yapmak olacaktır. Bu yeni anayasa yeni Türkiye’nin  çerçevesini de  çizecek. Bu açıdan önemli.  Çünkü Ak parti bu 13 yıllık iktidarında Türkiye de öyle büyük hizmetler yaptı ki bu hizmetler  Türk milletine inanılmaz bir öz güven  kazandırdı. Bu özgüven ile gelecekteki yeni Türkiye’yi kurarken bütün milletin yeni  hedefler koydu. Bunlar 2023 vizyonudur. Hatta bizden sonraki nesillerin bile önüne 2071 vizyonunu koydu. 2023 vizyonunda en önemli söylenecek şey şudur ki Türkiye  her açıdan sadece siyasi değil iktisadi değil tüm standartlar açısından da dünyanın en önemli en büyük ilk 10 devletinden birisi olma yolunda ilerleyecektir. Bu boş bir hamaset değildir. Tam tersine her sektörün bu 2023 de olması gereken hedefi belirtilmiş, teknik çalışılmalar yapılmış bakanlıklar düzeyinde bütün ülkedeki katılımcı demokrasinin gereği olacak şekilde bu konuyla ilgili kim varsa onların önüne bu çalışmaları konulmuştur.  Türkiye’nin  2023 de ne ihracat yapacağı ne kadar ithalat yapacağı ne kadar istihdam sağlayacağı hangi sektörlerde ne gibi gelişimler sağlayacağı ne kadar enerji tüketeceği konusu hep önemli oranda üzerinde çalışılmıştır. Ve bu vizyonu aşabilmek yeni anayasayla mümkündür.

Çözüm Süreci

 

 İkincisi ise bizim koyduğumuz hedeflere ulaşmamızda ki  engellerden bir tanesi  kadim bir sorunumuz var 100-150 senelik sorundur o. Malum Doğu ve  Güneydoğu Kürt meselesidir. Bu konu ile ilgilide her türlü dış ve iç güçlere rağmen Ak parti iktidarı çok büyük riskleri almış ve 3 yıldır çözüm süreci adı altında Doğu ve Güneydoğuda ki vatandaşlarımızın taleplerini demokratik çerçeve içerisinde karşılayacak bir süreç başlatmıştır. Bu sürecin temel amacı silahları bırak siyaset yap mantığıdır. Çünkü silahla 30 yıldır 40.000 üzerinde  insan kaybı söz konusu olmuştur, 10.000 üzerinde vatan evladı şehit düşmüştür.  400 milyar dolar üzerinde  bu ülke sırf terörle mücadele ederek  kaynağını kaybetmiştir. Bu 400 milyar dolarlık kaynak bu milletin sırtında borç  yükü olarak bugünlere gelmiştir. Bir 400.000 milyar dolar daha 40.000 insanı daha kaybetmemek için çözüm sürecinin başarıya ulaşmasına mecburuz, buna mahkumuz. Bu  konuda  da gerek Kürt milleti gerekse Türk milletinde tamamında bilinç ve talep oluşmuştur. Bu talebin karşısında 3 yılda gelinen noktada önünde engel olacak hiç güç yoktur. Zaten Ak parti birileri istiyor diye değil tam tersine insan hakları noktasında o bölge insanının da bu güne kadar ihmal edilmiş haklarının kendilerine tanınması, istediği dili konuşabilmesi   istediği gibi giyinebilmesi  kültürünü yaşayabilmesi için bu adımları atmaktadır. Dolayısıyla çözüm süreci de 25. Dönem millet vekillerinin de en önemli görevlerinden birisi olacaktır.

Başkanlık Sistemi

Bir diğer konu ise yeni dönemde yeni anayasa ile birlikte yönetim sistemimizin parlamenter sistemin bir üst gelişmişi kabul edebileceğimiz başkanlık sistemi meselesidir. Başkanlık sistemi Türkiye de çok yanlış anlaşılan bir sistemdir. Herkese sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyin kendisi için bu sistemi kuracağı Türkiye’de tek adam olacağı, istediğini yapacağı gibi bir algı oluşturulmaya çalışılımaktadır. Ancak gerçek bu değildir. Dünyadaki bütün gelişmiş Ülkeler başkanlık sistemi ile yönetilmektedir.  Eğer bir ülkede iç barışı sağlamak, ülkenin daha hızlı kararlar alarak daha ileriye daha sürate ulaşabilmesi ancak başkanlık sistemi ile mümkün olacaktır. Onun için başkanlık sistemi konunun uzmanları tarafından tarafsızca ve en doğru şekilde tartışılarak halka en güzel şekilde aktarılması gerekmektedir.

Bu konuyu da 13 yıllık iktidarı boyunca yaptığı gibi Sayın Cumhurbaşkanımız her şeyi en açık şekilde halkın önüne koymaktadır. Hiç gizli ajandası olmamıştır. Yani halka başka konuşup başka icraatlar da bulunmamıştır. Yapacağı her icraatı kapalı kapılar ardında değil halkın önünde açıklamıştır. Bunun dışında söylenen her şey halkın gözünde itibar görmemektedir. Çünkü halkımız Cumhurbaşkanını, liderini sevmektedir. Onu anlamaktadır ve ona destek vermektedir. Ak parti iktidarımız da 7 Haziran seçimlerinden güçlenerek çıkacak ve bu 3 konu üzerinde odaklanacaktır.  Ülkenin diğer işleri ile beraber yeni Türkiye yolunda en büyük hedefleri gerçekleştirecektir.

Seçimin Ak Parti İçin Önemi

Şimdi buradaki en önemli mesele  Ak Parti 25. Dönem iktidarında hangi vasıftaki milletvekilleri ile yola çıkmalıdır. İşte en önemli mesele budur.  Bunu belirlerken 13 yıllık iktidarımızda 3 dönem geçirdik.  Bu 3 dönemde öyle bir siyasi irade ortaya koyduk ki bütün seçimler zamanında yapıldı. Hiç erken seçime gidilmedi. Genel seçim, yerel seçim ve referandumlar zamanında yapıldı. Hiçbir seçimin sonucuna ciddi bir itirazda bulunulmamıştır. Buda Türk demokrasisinin Ak Parti iktidarlarında geldiği noktayı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Şunu net olarak söylüyorum  Avrupalı bir çok ülkeden daha ileride demokratik sistem uygulanmaktadır.

Ak Parti Milletvekilleri Kimler Olmalı

 

İzmir’de zehirlenmenin olduğu sokakta endişe sürüyor İzmir’de zehirlenmenin olduğu sokakta endişe sürüyor

 Şimdi bu 3 yıllık dönemde edindiğimiz tecrübeler var. Mesela biz İzmir’de 1. Dönemde seçtiğimiz Milletvekillerinin bazıları daha 1. Yılını doldurmadan istifa ederek ayrılmışlardır. Yine 2. Dönemdeki Milletvekillerimizin bazılarının ne İzmir’e, ne de teşkilatlara uğradığını göremedik.  Son dönemde de İzmir’in dokusuna çok uygundur düşüncesi ile getirdiğimiz Sosyal demokrat çevreye hoş geleceğini düşündüğümüz bakan seviyesindeki insanlar ve onların hatırına 2 dönem  liste başı yaparak vekil yaptıklarımızdan hiç birisi kalmadı. Birde Paralel yapı bu olaylara eklenince bizim birkaç milletvekilimiz daha ayrıldı. Şimdi burada şuna dikkat etmek gerekiyor. Bu siyasi hareketin ta en derinde tabiri caizse toprak altındaki köklerinde sıkıntılarını çekmiş gelmiş birisi olarak şunu söylemem gerekir ki;   Artık önümüzde ki dönemde yeni bir risk yeni bir sıkıntı ya tahammülümüz yoktur. Bize oy getirecek hiç kimse yoktur. Biz doğru dürüst İzmir’i bilen İzmir’in sorunlarını bilen Türkiye’yi tanıyan yeni Türkiye vizyonu olan Ak Parti felsefesini ve vizyonunu bütün hücrelerinde hisseden insanları seçip göndermeyi  başarırsak o zaman sorunumuz olmaz.

Biz 400 tane milletvekili hedefi ortaya koyduk. Bunların içerisinde 1 tane bile tuzluk olmamalıdır.  Hiç fire vermeyecek kişilerden oluşmalıdır. Bu kişiler Ak Parti muhafazakarlığını benimsemiş kişiler olmalıdır. Ömründe hiç muhafazakarlık emaresi dahi bulunmayan insanların, yüzüne abdest suyu değmemiş insanların Ak Partiden Milletvekili olmaları benim gücüme gidiyor. Çünkü bu millet vekillerini seçerken o vekillerin kendisi gibi olduğunu düşünerek oy veriyor. Sonra bu kişiler istedikleri gibi çıkmayınca hayal kırıklığına uğruyor. Bu olay bütün teşkilatlarda, Ak Partiye oy verenler nezdinde ciddi bir soru işareti oluşturuyor.  Bereket versin ki liderlerimiz Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve o bizim üst düzey yöneticilerimizde en ufak bir sapma, tedirginlik görmediği için halk peşinden koşturuyor.  Ama iş İllere ya da ilçelere indiğinde işler değişiyor.  O zaman halkın aklına Ak Parti bu mudur diye soru işaretleri geliyor. Özellikle İzmir’de.

Dolayısıyla bu konuların altını özellikle çizmek istiyorum. Yani şunun bunun, o kesimin bu kesimin hoşuna gidecek değil, önce Allah’ın sonra halkın hoşuna gidecek  değerlerini benimsemiş insanlarla yola çıkmak gerekir. Yarın en ufak bir rüzgarda en küçük bir ters akıntıda bir yerlere kaçacak insanlarla yol alamayız.

Bütün bu düşünce ve doğrultularda üzerimize düşen bir sorumluluk hissettik ve bu sorumluluk yerine gelsin diye aday adayı olduk.  Bu adaylığa dönüşür mü, adaylıktan sonra bir hizmet olur mu onu bilemem onu Allah bilir. Ama ben bu sorumluluğu yerine getirmek için aday adayı oldum .

Bu düşünceler çerçevesinde aday adayı olduğumu özellikle vurgulamak istiyorum. Başka da bir derdim yoktur. Gerek bizi bu noktada görmek isteyenlere, destek verenlere ve oy verecek olan bütün teşkilatımıza, yöneticilerimize şimdiden teşekkür ediyorum, seçimlerin Ülkemiz için, Ak Parti için ve İzmir için hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.

Bizde bu güzel sohbet için kendisine teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.

 

 

 

İBRAHİM DERİCİ KİMDİR?

 

1961’de Denizli’de doğan İbrahim Derici, ilkokulu bu kentte bitirdi. 1971 yılında ailesiyle birlikte İzmir’e gelen Derici, Ortaokulu İzmir İmam Hatip Lisesi’nde, liseyi ise Karataş Lisesi’nde tamamladı.

 

1984 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kalkınma Planlama Bölümü’nden mezun olan İbrahim Derici, o tarihten bu yana inşaat sektöründe ticaret ve inşaat yapım işleriyle ilgili bir firmanın sahibidir. Derici evli ve 3 çocuk sahibidir.

SİYASİ HAYATI

 

Milli Selamet Partisi’nin (MSP) gençlik kollarında 1977 seçimlerinde çalışarak siyasete başlayan İbrahim Derici, Refah Partisi İl Yönetimi, İl Başkan Yardımcılığı ve İzmir İl Başkanlığı görevlerinde bulundu. Milli Gazete Ege Bölge Temsilciliği yaptı.

 

1991 seçimlerinde İzmir 1. Bölge (Kontenjan) milletvekili adayı oldu.

 

2001 yılında Ak Parti’nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Bugüne kadar birçok görev üstlendi.

 

3 Kasım 2002 seçimlerinde Ak Parti İzmir 1. Bölge 5. Sıradan milletvekili adayı oldu. Birkaç yüz oy farkla seçimi kaybetti.

 

2004 yerel seçimlerinde İl SKM’de görev yaptı. İl Başkan Yardımcılığı, Parti İçi Demokrasi Hakem Heyeti Başkanlığı görevlerinde bulundu.

 

2007 ve 2009 seçimlerinde de İzmir İl SKM Başkanlığı görevlerinde bulundu.




Editör: TE Bilişim