Taburcu edildikten 2 gün sonra evinde fenalaşan Hatice Demet Buzpınar tekrar götürüldüğü hastanede 2 gün yattıktan sonra 18 Şubat'ta ameliyata alındı. Bu ameliyatta genç kadının kalbi durdurulan bebeği, ikizi ve rahmi alındı. Ameliyatın ardından yoğun bakıma kaldırılan Hatice Demet Buzpınar, burada gelişen komplikasyon sonrası kalp krizi sonucu öldü. Bu ölümle şoke olan eş Buzpınar, hastanenin ve Prof. Dr. C.E.'nin ihmali olduğunu ileri sürerek suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlatırken, Adana Adli Tıp Kurumu'nda otopsi yapılan anne ve bebekleri 19 Şubat'ta toprağa verildi.
Eren Buzpınar, down sendromlu bebeğinin kalbinin durdurulmasının ardından hastanede yatıp çıkan eşinin sürekli ateşlenmeye başladığını öne sürerek, "Doktorunu arayıp bilgi verdim, ateş düşürücü vermemi söyledi. Eve gelip eşime ateş düşürücü verip duş aldırdım ateşi biraz düştü. Ancak bir süre sonra tekrar ateşi çıktı. Doktorunu arayıp söyledim, o da hastaneye gitmemizi önerdi. Cumartesi günü Balcalı Hastanesi'ne gittik. Burada acilden giriş yaptık, daha sonra kadın doğuma yatış yaptılar. Kan tahlili aldılar ve eşime rahimde enfeksiyon kaptığını söylediler. Daha sonra eşime ilaç tedavisine başladılar ancak eşim bir türlü iyileşmedi. Bunun üzerine pazar günü eşimi ameliyata almak zorunda kaldılar. Eşim ameliyata girdi, ancak çıktıktan bir süre sonra hayatını kaybetti. Ben eşime yanlış teşhis koyduklarını ve ilgilenmediklerini düşünerek savcılığa suç duyurusunda bulundum. Eşimin ve çocuklarımın hakkını sonuna kadar arayacağım" dedi.
DOKTOR, İDDİALARA CEVAP VERDİ
İhmal iddialarını kabul etmeyen Prof. Dr. C.E., yaşananlardan kendilerinin de büyük üzüntü duyduğunu belirterek, "Aileye isterlerse bebeklerden birinin down sendromlu, birinin normal doğabileceğini veya ikisini birden alabileceğimizi, yahut bir gebeliği sonlandırıp diğerini devam ettirebileceğimizi söyledim. Aile, down sendromlu gebeliğin sonlandırılmasını istedi. Bunun risklerini anlattım. Enfeksiyon veya düşük olabileceği gibi şeyleri anlattım. Gebeliğin sonlandırılmasıyla ilgili de sorun yaşamadık. Taburcu olup gittikten sonra, hastanın ateşi olması üzerine beni aradılar.
Ben de bu durumu önemsediğim için Balcalı Hastanesi'ne gitmelerini önerdim. Hastaneye yatış oldu. Daha sonra ameliyat yapılması gerekiyordu. Ameliyata alındı, ameliyat sırasında her şey yolunda gitmesine rağmen, ameliyattan sonra yoğun bakımdayken ani bir kalp krizi ve kalp durması nedeniyle anneyi kaybettik. Kimse böyle bir şeyi istemez. Bu işi hiç bilmeyen birisi değilim. Ben aileye riskten bahsettim. Her şey prosedüre uygun yapıldı. Bu işi yıllardır yapıyoruz ama bu sefer kötü gitti. İstemediğimiz bir komplikasyon oluştu. Benim 5 aydır takip ettiğim bir hastaydı. Ben de çok üzgünüm" diye konuştu.
Ailenin iddiaları üzerine Balcalı Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yeşim Taşova ise konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını söyledi. Uzmanlar ise, tıbbi zorunluluk halinde söz konusu operasyonun yapılabileceğini uygulamanın normal olduğunu kaydetti.
DOWN SENDROMU NEDİR?
Trizomi 21 ya da mongolizm olarak da adlandırılan down sendromu, vücut hücrelerindeki kromozom sayısının anormal olması sonucu ortaya çıkan, bir hastalıktan ziyade genetik bir anormallik. İnsan vücut hücrelerinin çekirdeklerinde 23 çift, toplam 46 kromozom bulunur. Down sendromunda 21'inci kromozomda fazladan bir genetik materyal vardır. Yani bu kromozomun iki tane olması gerekirken, down sendromlu kişilerde üç tane. Toplam kromozom sayısı 47 olur. Down sendromlu çocukların kafa yapısının küçük, ensesinin geniş ve kısa, göz, burun ve dil yapısının olması gibi farklılık olmasının nedeni bundan kaynaklanıyor. Fakat bu farklılığa neden olan faktörün henüz ne olduğu bilinmiyor.
Editör: TE Bilişim