Başkan Tugay: "Bütün dünya dursa da biz durmayacağız" Başkan Tugay: "Bütün dünya dursa da biz durmayacağız"
Davanın kilit isimlerden olan ve 75 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanan Organizatör Hakan Say'a "Örgüt üyesi misin, bir yerden emir ve talimat aldın mı?" diye soruldu. Say da, "Sanatçıyı öyle raflardaki malzeme gibi bulamazsınız. Bunun Çin malı ya da yan sanayisi de yok" diye karşılık verdi.
Say, kendisi hakkındaki iddialarla ilgili de şunları söyledi: "İhale ile ilgili bilginin gizli bilgi olabilmesi için ihalenin yaklaşık maliyetlerinin tespit edilmesi gerekiyor. İhalede gizli bilgi 'yaklaşık maliyettir. Bilirkişi raporunda 413 bin TL konser maliyeti var. Bizim verdiğimiz teklif ise onun yarısı olan 223 bin TL.Biz Nagehan Genç'ten yaklaşık maliyetleri alsaydık bu kadar büyük teklif vermezdik. Ben 20 yıla aşkın süredir bu sektörde çalışıyorum. Nagehan Genç'ten niye sanatçı kaşesi isteyeyim?
Birçok sanatçı ile organizasyon ve konser etkinliği düzenledim. Adımın geçmediği telefon görüşmeleriyle ilgili de suçlamaları kabul etmiyorum. Bilirkişilerin 'ihaleye fesat karıştırıldığını tam olarak bilemiyoruz' ibaresi var. Eğer biz yaklaşık maliyetleri bilseydik bilirkişiler aleyhimizde ayrıntılı bir açıklama yaparlardı"
Kimsenin ihaleye girmesine engel olmadığını söyleyen Say, sözlerini şöyle sürdürdü: "İhale dökümanı bana uyarsa ihaleye girerim. Şartlar bana uyduğu için ihaleye katılmak benim tek suçum. Başka bir iş yok. Bu konuda da yapılan bilirkişi incelemesinde benim ismim yok. Hakkımda 36 yıl ceza isteniyor. Bu durumun benim üzerimde yarattığı psikolojik baskıyı düşünebiliyor musunuz?"  Yetki belgesi şartını da anlatan Say, sözlerine şöyle devam etti: "Örneğin belediye İzmir'in kurtuluşu ile ilgili Tarkan konseri düzenlemek istiyor. İlan tarihinde önce sanatçının bundan haberinin olması gerekiyor. Şirketlerin de sanatçı menajerine gidip 'yetki belgesi' alması gerekir. Bu yetki belgesini 10 şirket de alabilir. Dolayısıyla yetki belgesini alan şirket ihaleye girebilir. İhale kimde kalırsa sanatçı da onunla çalışır. Sanatçı raflarda satılan bir madde değil ki hemen alıp getirebilesiniz. Bunun Çin malı, ikinci yan sanayisi de yok"
Büyükşehir Belediyesinin dördüncü gün duruşmasında hakim karşısına çıkan diğer isim ise örgüt üyesi olmak ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarında hakkında 39 yıla kadar hapis istenen tutuklu sanık Sendika Başkanı Cafer Konca oldu. Akdeniz Firması temsilcileri Fatih Yadoğlu'nu tehdit ettiği ve temizlik ihalesine giren firmaları belediye içerisinde engellediği iddialarıyla cezaevinde bulunan DİSK'e bağlı Genel İş Sendikası 3. Nolu Şube Başkanı Cafer Konca, "Biz belediye içinde neden adamları tehdit edelim. Eşkiya mıyız?" dedi. Konca'nın süreci anlatmaya başlaması üzerine Mahkeme Başkanı Cahit Kargılı,"Bu kadar hayat hikayelerinizi anlatırsanız mahkeme yetişmeyecek" uyarısında bulundu.Gözaltına alındıktan sonra yapılan canlı teşhis işlerinde yanlışlık yapıldığını anlatan Konca, şunları söyledi: "Ellerimize mumara vererek bunu yaptılar. Bizim üzerimizde kemer yok. Telefonlarımız yok. Teşhis sırasında polis memurların telefonları açıktı ve 'ben şu anda canlı teşhis odasındayım beni sonra ara' diyerek bir yerde telefonla konuştu.
Hatta diğer polislerin ellerinde telefon vardı. Bu görünüyordu. Doğal olarak camın arkasından bakanlar bizi rahatlıkla teşhis edebilecekti. Hatta polis bir ara camın arkasındakilere 'yavaş konuşun sesiniz buraya geliyor' diye uyardı. Böyle bir teşhis sağlıklı ve doğru değildir"
Görevi gereği belediyeye gün aşırı geldiğini söyleyen Konca, hakimin 'olaydan gözaltına alınana ve teşhis sürecine kadar haberiniz yok muydu' sorusuna ise şöyle karşılık verdi: "Böyle bir olayı hatırlamıyorum. Çok araştırma yaptım. 10 Kasım günü Atatürk'ün ölüm yıldönümünün ardından oraya geldiğimi söylüyorlar. Özellikle orada birisi sinkaflı konuştuğumuzu Türkiye Cumhuriyeti'ne hakaret ettiğimizi söylüyor. Cumhuriyeti kurarken yüzbinlerce şehit verildi. Çanakkale'de, meydan savaşlarında bu ülkenin insanları mücadele etti. Cumhuriyete sövmek densizlikliktir. Bunu kabul etmiyorum"
Belediyenin Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde yaptığı organizasyon ve konser ihalelerine fesat karıştırdığı gerekçesiyle cezaevinde bulunan Ömer Devrim Ergin de şöyle konuştu: "Ben organizatör değilim. Büyükşehir Belediyesi ile yaptığım işin uzaktan yakından alakası yoktur. Maaşlı olarak çalıştığı bir şirketin belediyeden iş alıp almaması afedersiniz ama umurumda bile değildir. Çalıştığım şirketin Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi'nde konser yapmak istediğini Kültür Merkezi Sorumlusu Nagehan Genç'e söyledim. O da bana bunun program ile belli olduğunu, yetkinin belediyeye ait olduğunu ifade etti. Nagehan Genç bana ihale yapılacağını söyledi ama kesinlikle içeriği ile ilgili bilgi vermedi. Zaten Genç de ihale komisyonunda değil. Ben daha sonra ihale olabileceğini Sanatçı Yaşar'ın menajerini Elif İzmir isimli kişiyi aradım. Burada amacım ihaleye çıkınca oluşan fiyat ile özel konser fiyatının farklı olmasıdır. Bu tür bilgileri edindiğim için 335 gündür cezaevinde yatıyorum. Bilgiler yaklaşık maliyet, fiyat değildir. İptal edilen ihaleye nasıl fesat karıştırılır bunu da anlamış değilim. Türkiye'de bir tane Yaşar ve 14 Şubat var. Zaten bu tarihte gün almak için sanatçıyı çağırmak isteyen birçok şirket var. Ben o yüzden menajeri aradım. Bu işte bilgilerin 'gizli bilgiler' olduğunu bilseydim. Kesinlikle görüşme ve konuşma yapmazdım."
Editör: TE Bilişim