Büyükşehir Belediyesi Yapım İhaleleri Şube Müdürü Ülkü Markoviç de, aynı konuda savunma yaptı. Projeye yapılmadığı ifade edilen yangın merdiveninin ayrı olarak o dönemin yönetmeliği gereği yapılmadığını anlatan Markoviç, "Soruşturma tarihi itibariyle buranın ruhsatı vardır. Buca Belediyesi'nin yaptığı bir başvuru üzerine bu kadar uğraşıldı. Büyükşehir'in yasadan kaynaklanan 'kendine ruhsat verme' hükmü olmasına rağmen ilçe belediyesine başvuruldu. Biz suç örgütü değiliz. Suç örgütü adına faaliyet de gösterdiğim iddialarını kabul etmiyorum" diye konuştu.
ADLİYE BİNASINI ÖRNEK GÖSTERDİ
Etüt Proje eski Daire Başkanı Sedat Baylan ise, "Büyükşehir'deki 30 yıllık görevimin 25 yılını yöneticilikle geçirdim. İddianamede çıkar amaçlı suç örgütüne üye olduğum söyleniyor ama hiçbir maddi ya da manevi çıkar elde ettiğim yönünde hiçbir dayanak yok. Buca Toplu Konutları'nda 30 gün içerisinde verilmesi gereken ruhsatlar Buca Belediyesi tarafından verilmedi. Çeşitli bahanelerle engel çıkartan belediye ruhsat vermemek için direndi. Belediyenin kestiği encümen cezası Büyükşehir Belediyesi tarafından mahkemede iptal ettirilmesine rağmen yine ruhsat verilmedi. Daha sonra yangın merdiveni konusu gündeme geldi ve belediye yıkım kararı verdi. Bu karar da iptal ettirildi. Buca'nın yaptığı çalışmaların işler uzayınca ve çalışmalar olmayınca Büyükşehir Belediyesi kendi binalarına ruhsat verdi. Önyargılarla ortaya atılan suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
İmar Kanunu'nun 26.maddesine göre kamu kurumlarının ön projeyle inşaata bitirebileceklerini ifade eden Baylan, İzmir Adliye Sarayı'nı örnek göstererek, "İçinde bulunduğumuz adliye sarayı, askeri tesisler, okullar, hastaneler bu kanuna göre yapılabilir. Bu adliye sarayı kanuna dayanarak yapılmıştır. Buca Toplu Konutları da bu kanuna göre ruhsatlandırılmıştır" şeklinde konuştu.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Spor Daire Başkanlığı personeli Sevdiye Erentürk, iddianamede yer alan hakkındaki 'raporu' reddetti. Hakimin "Ali Osman Kaya'yı tanır mısınız?" sorusuna Erentürk, "Evet tanırım. Babası belediyede çalışıyordu. Birlikte çok göreve çıktık" dedi. Hakim bunun üzerine Kaya üzerinden Ata Karataş'a haber gönderip belediyeden ihale dosyası almasını isteyip istemediğini sordu. Erentürk de, "Böyle bir konuşmayı yapmadım. Kimseyle haber göndermedim" diye konuştu. Hakim ayrıca Erentürk'e 'Recep' isimli bir kişi ile yaptığı başka bir konuşmayı daha hatırlattı. Erentürk, "Böyle birini tanımıyorum. İhalelerin başından sonuna kadar kesinlikle hiçbir aşamasında yer almadım. Yaz Kampı ihalesini kimin aldığını daha sonra öğrendim" dedi.
SANDVİÇ SORGUSU
Grand Plaza Şirketi'nden seçim bürolarına soğuk sandviç gönderilmesi konusunda savunması alınan Personel Yekta Saydam ise, "Ürün siparişi verme ve temin etme gibi bir görevim yok. Organizasyonlarda nerede çalışacağımı birim müdürüm belirler. Gıda firmalarının nereye teslimat yapacağının da biz kararını veremeyiz. Sadece yetkili olmadığı zamanlarda biz alırız. Alt nüshalarında bizim imzamız var. Firma doğrudan teslimatı yapabilir. Bizim her teslimatı alma gibi bir durumumuz ve orada bulunma imkanımız yok. Biz bunları imzaladık. Orijinal değil ama kargo irsaliyelerini birim müdürümüz Erkan Tiryaki'nin talimatıyla imzaladık. İmza eksiği vardı. Bu ürünlerin muhasebeleştirilmesi için imzalar gerekiyordu. Müdürümüz bize 'bunları teslim alan kimse yok. İmzalayın' dedi. Zaten bunlar şirkette kalacak olan nüshalardır. Evrakta sahtecilik gibi bir niyetimiz ve suç kastımız yok. Ben hayatım boyunca seçim bürosuna gitmedim. Bu iddiaları kabul etmiyorum" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun eşi Türkegül Kocaoğlu'nun yeğeni Grand Plaza Şirketi personeli Çağrı Çavuşoğlu savunmasında, "O dönem şirkette ben de banket görevlisi olarak çalışmaktaydım. Herhangi bir şekilde siparişlere de karışmadım. Şirketin aldığı malların tedarikçi tarafından doğrudan teslimat yaptığı durumlar vardı. Eğer tedarikçi firma bizden önce teslimat yerine giderse diğer personele de tutanakları imzalatabiliyordu. Zaten biz tüm imzaları şirketin prosedürü gereği attık. Bazılarına arkadaşım Yekta Saydam, bazılarına da ben imza attım. Bu uygulamayı samimi bulduğumuz ve bir yanlış görmediğimiz için gerekli çalışmayı birim müdürümüz Erkan Tiryaki'nin oluruyla yaptık" dedi.
HAKİM ESKİ MÜDÜR YARDIMCISI ÖZTÜRK'Ü TERLETTİ
Tutuklu bulunan Grand Plaza eski Genel Müdürü Muharrem Derbentoğulları'nın savunmasını yaparken ismini geçirdiği eski Satın Alma Müdür Yardımcısı Cemal Hayati Öztürk de savunma yaptı. Öztürk, "Görevim gereği açıkta ve boşlukta bir yerdeyim. Kesinlikle bilgim, görgüm ve faaliyetim yok. Bana bağlı hiç kimse yok. Tape kayıtlarında geçen konuşmalar basında yer aldı. Benim konuşma yaptığım kişi şirkette örgütlü bulunan Oleyis Sendikası (Türkiye Otel Lokanta ve Eğlence Yerleri İşçileri) Temsilcisi Hasan Ercan şirkette görev yapmış birisidir. Şirket içerisinde çok aktif ve fiili bir görevim yoktu. Talimat alma ve verme durumunda da değilim. Uygun görmediğim, tamamlatılmasını istediğim konularla ilgili şerhlerim vardır. Her önüne gelene 'geç' diyen bir anlayışta değildim. Şu anda çalışmıyorum. Sadece ailesini geçindirmekle uğraşan bir çalışandım" diye konuştu. Hakim Kargılı, Öztürk'ün konuşmasında geçen "Seçim bürosu, kaybedin bunları, lan bunlar manyak mı? Sandviçlerin teslimatında Bornova yazıyor" sözlerini de hatırlattı. Hakim, "Bu konuşmalar basında çıkan şeyler değil. Sizin sanki gördükleriniz var. Siz pide dağıtımı ve sandviç ile ilgili usulsüzlük gördünüz mü?" diye sordu. Bunun üzerine Öztürk, "Bilgim yoktu. Kesinlikle bir gördüğüm şey de yok" diye konuştu.
Hakim, Öztürk'e tekrar telefon kayıtlarını okudu ve bir yolsuzluktan bahsettiğini, bunun ne olduğunu sordu. Öztürk, "Koordinatör olduktan sonra 8 ay geriye dönük çalışma yaptık. İmza attım. Ne olduğunu bilmediğim 4 fatura vardı. Bunları imzalamayacağımı gereken yerlere söyledim" dedi. Hakim Kargılı, tekrar konuşmaları ve yeni tape kayıtlarını hatırlattı. Kargılı, "Madem ki bunlar suçtu niye bildirmedin?" diye sordu. Öztürk, "Depo görevlileri muhasebeye bilgi verir. Onlar da ilgili müdürlere iletir. Benim söylediklerim ve konuşmalarım tamamen duyumdur. Benim yaptırım gücüm yok. Öneri getiriyorum. Haberlerin altına okuyucu yorumları geliyordu. Bu yorumları okuyanlar konuşuyordu. Belediye personeli de kendi arasında görüşmeler yapıp tartıştığı için bundan etkilendim. Yaş olarak personelden büyüğüm. Koordinatör olarak görev yaptığım için bana 'abi' diyerek bunu anlatıyorlar. Duyduğumuz konuşmaları kendi aramızda konuştuk. Tamamen kızgınlıkla söylenmiş kelimeler" dedi. Tutuksuz sanıkların bir bölümünün ifadesi alındıktan sonra mahkeme heyeti, dava ile ilgili genel anlamda değerlendirmeyi yarın yapacak.