İzmir'de yürekleri yakan facia: İzmir'de yürekleri yakan facia:
İzmir Bayraklı Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen yargılamada, sanıklar Recep Ç. ile babası Eyüp Ç., beşinci kez hakim karşısına çıktı. Saat 14.20’de başlayan duruşmada, sanık yakınları ve avukatları hazır bulundu. Davanın Kasım ayında görülen duruşmasında gizli tanık olarak dinlenen şahsın, Buca İlçe Jandarma Komutanlığı'na rütbelilere başvurduğu tespitinin yapılması üzerine, Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş ilk olarak, Buca İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli astsubaya söz verdi. Kimliği deşifre edilmeyen görevli astsubay, gizli tanığın olaydan 1 gün sonra değil birkaç hafta sonra komutanlığa başvurduğunu ve tanıklık talebinin taraflarınca cumhuriyet savcılığına iletildiğini söyledi. Görevli astsubay, “Tarihi hatırlayamıyorum. Bize olayı gazetelerden gördüğünü beyan etti. Olayla ilgili tanıklık etmek istediğini beyan etti. Biz de olayı cumhuriyet savcısına ilettik. Tanık Koruma Kanunu gereğince şahsın hakkında işlemler yapıldı” dedi. 
Bunun üzerine mahkeme başkanı, sanık Eyüp Ç. ve oğlu Recep Ç.’ye söz verdi. Her iki sanık da, gizli tanıkların olaydan birkaç hafta sonra değil, olaydan iki ay sonra ortaya çıktığının çelişkisini yaşadıklarını iletti. Ardından mahkeme heyeti, kimlik bilgileri deşifre edilmeden, gizli tanığın yazılı olarak ulaşan ifadesini okudu.

"VİCDAN AZABIM BANA YETER"
Sanık Recep Ç.'nin duruşma boyunca savunmasını, manevi değerler üzerinden yapması dikkat çekti. Sık sık babasının tahliye talebini yineleyen Recep Ç., yaşanılan olayın hukuki sürecinin basına kapalı olarak devam etmesini istediğini söyledi. Duruşmalar boyunca aslı olmayan detayların ortaya çıkarıldığını ve şüphelerinin oluştuğunu öne süren Recep Ç., savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Her defasında farklı malzemeler kullanılıyor. Bizim de şüphelerimiz artıyor. Gizli tanık var mı yok mu? Onu da bilmiyorum. Bu değişikliklerin nedeni nedir? Kameralarda telefon kayıtlarında babama ait bir delil ortaya çıkmamıştır. DNA testindeki kan örnekleri bana ait. Ben Hristiyan, ateist ve komünist değilim. Ben Müslümanım. Babam 1,5 yıldır cezaevinde boşu boşuna yatıyor. Kamera kayıtlarında babamın olay yerine gelmediği zaten görülüyor. Benim psikolojim bozuldu. Benim olayım neden basına bu kadar yansıdı? Ben duyuyorum, ‘kafalarını kesmiş’ diye hakkımda yazılıyor. Buradaki basın mensuplarını istemiyorum. Bu davanın basına kapalı olarak görülmesini istiyorum. Olayı ben yaptım. Ben biliyorum ama basında yanlış yazılıyor. Ben açıkça suçumu kabul ediyorum. Bu medya ve basının arkasında kim var? 8 Türk Almanya’da bir evde öldürülüp yakılmıştı. Haberlerde iki ya da üç kez manşetlerde yer aldı. Benim olayım neden bu kadar gündem oldu? Babam neden içeride tutuluyor? Benim ailemden kimse yanıma gelmiyor. Ben vatanım ve milletim adına yemin ederim ki babam doğru söylüyor. ‘ Zaten oğlum yapmış, çeksin cezasını’ diyor. Hangi baba bunu söyler? Benim babam beni saklamadı. Babam da Allah korkusu var. Babamın hep bir sözü vardır: ‘Adalet yerini bulur’ Ancak 1,5 yıldır suçsuz yere içerde yatıyor. Ben suçluyum. Zaten vicdan azabım bana yeter. Ben duruşmalar boyunca deli rolü yapmadım. Suçumu itiraf ettim. Babamın tahliyesini talep ediyorum. O da olmazsa en azından tutuksuz yargılansın.”
Sanık Eyüp Ç. de tutukluluk sürecinin kendisi için bir komplo olduğunu açıklayarak; “Bu bana bir komplodur. Ailemi dağıtmak ve psikolojimi bozmak için yapılmaktadır. Medyaya sesleniyorum: Benim olayla ilgili bağım yok. Boşu boşuna cezaevinde yatıyorum. Bu Allah katında da adalet katında da kabul edilemez” diye konuştu.

“GİZLİ TANIK İFADELERİ TARTIŞILIR BOYUTTADIR”
Eyüp Ç.’nin avukatı Dilek Yolyapan ise, Gizli Tanık Kanunu’nun, 5726 sayılı kanun gereğince Türk hukuk sistemine giriş yaptığını, ancak dünya sisteminde dahi, gerekmedikçe talep edilen bir kanun olmadığını belirtti. Görülen duruşmalarda gizli tanığın ifadelerinin çelişkili olduğunu öne süren Avukat Yolyapan, "Kuşku üzerine adalet olmaz. Gizli tanık duruşmalarda, istisnai olarak kabul edilmektedir. Gizli tanığın ifadesine göre müvekkilim tutukludur. Gizli tanığın ifadeleri bu celseden itibaren tartışılır hale gelmiştir. Müvekkilimin lehindeki delillerin toplanması, gizli tanık sıfatının Tanık Koruma Kanunu gereğince sonlandırılması ve Adli Kontrol Yöntemi ile müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu.
Recep Ç.'nin avukatı Altan Tunalı da, gizli tanık ifadelerinin kabul edilemeyeceğini söyleyip, olayda önce maktullerin müvekkiline saldırdığını kaydederek, müvekkilinin tahliyesini talep etti. İrlandalı ailelerin avukatı Barış Kaşka da, herhangi bir taleplerinin bulunmadığını, kanaatlerinin suçun işlendiği yönünde olduğunu açıklayarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Mahkeme heyeti, yarım saatlik aranın ardından sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, dosyadaki eksik evrakların tamamlanması ve gelmeyen tanıkların dinlenmesi için, duruşmayı 20 Mart 2013 tarihine erteledi.

Editör: TE Bilişim