Burada yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesinin ardından kürsüye davet edilen Gazeteci Barış Terkoğlu şöyle konuştu:
“Biz aynı davaların insanlarıyız. Bizim suçumuz büyüktür. Biz ne suç işledik, aslında bu davalardaki sanıklara baktığınız zaman bizim suçumuzu görebilirsiniz. Çünkü görüyorsunuz Türkiye’nin denizlerinde kendi gemilerinin dolaşması tartışılıyor. İşte Hasdal’ın, İzmir’in, Hadımköy’ün, Maltepe’nin denizcileri işte o gemiler rahat dolaşamasın diye içeride tutuluyorlar.”
Bir kişiyi tutuklamak için sadece bir hakimin kararının yeterli olduğunu, bir kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis vermek için ise 3 hakimden ikisinin ‘evet’ demesinin yeterli olduğunu ifade eden Mustafa Balbay ise “Bir kişinin mal varlığına el konulması için 3 hakimin ‘evet’ demesi gerekiyor. Bu demokratikleşme paketinin hangi anlama getirildiğini düşünün. Son bir yıl içerisinde Gezi olaylarında, pırıl pırıl delikanlılar yaşamını yitirdi, onları aramızdan kopardılar. Türkiye’de önceki yıllarda faili meçhul cinayetler vardı. Ama şimdi faili meşgul cinayetler var failler belli. Herkesin gözü önünde ama yargılama yoluyla onları halktan kaçırıyorlar. Şu anda özellikle 17 Aralık’tan sonra gündeme gelen, yolsuzluklarla birlikte durmak yok yolmaya devamı devam etmek istiyorlar” dedi.
Grup hep birlikte 10. Yıl Marşı’nın söylenmesinin ardından olaysız dağıldı.
Editör: TE Bilişim