Biz ortaya koyduğumuz Hayat İzmir Yüzyılın Şehircilik Hareketi projeleri ile İzmir’i dünya kenti yapacağız” diye konuştu.
Binali Yıldırım, Memur-Sen İzmir Şubesi tarafından düzenlenen “Medeniyet ve Şehirler” paneline katıldı. Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan Yıldırım, medeniyet kelimesinin Medine’den türediğini, Medine’nin de şehir anlamına geldiğini söyledi.
Şehirleri insanların yaptığını kaydeden Yıldırım, şehirleri sadece insanların birlikte yaşadığı bir yer olarak görmenin son derece yanlış olduğunu anlattı. Yıldırım şöyle konuştu:
“Şehirlerimiz aynı zamanda yaşayanların aralarında bir hukuk oluşturduğu yerlerdir. Şehirler aynı zamanda estetik kaygıları düşünen, taşıdıkları ortak değerleri yaşatan ve ortak kullanım alanlarını da oluşturarak yaşatan insanların birlikte yaşadığı yerdir.
Şehirler ayrıca çocuklar için yaşlılar için engelliler için kadınlar için kimsesizler için kendine yaşam alanı bulabilen yerlerdir. Ve bununla ilgili düzenlemelerin de yapıldığı yerlerdir. İzmir’e yaşadığımız bu güzel şehre baktığımızda şehir kimliği İzmirlilik aidiyeti olarak aslında birçok şehirden daha ileri konumda olduğumuzu görüyoruz.
Türkiye’nin birçok şehrinde şehircilik bilinci ve o şehre ait olma duygusu uzun bir sure aldığı halde hatta başka şehirlerin bazılarında bu şehir aidiyeti oluşmadığı halde İzmir’de yapılan araştırmalara göre bu şehre gelen herkes en fazla bir buçuk yılda İzmirliyim diyebiliyor.
Şehrimizin ortak mekanları tarihi eserleri meydanları gittikçe tanınamaz hale geliyor. Bu gelişme birçok İzmirliyi moral olarak heyecan olarak ve geleceğe yönelik ümitler bakımından da olumsuz etkiliyor. Bugün sokakta bütün kesimlerden kırsalında veya merkezinde dolaştığınızda İzmir koca bir köy olduğu serzenişinin arkasında son 10 yılda yaşanan gelişmeler çok önemli bir rol oynamaktadır.
Yeni dönemde inşallah İzmir’de ortaya koyacağımız yerel kalkınma ve belediyecilik anlayışıyla insan şehir ve medeniyet ilişkisini çok dengeli bir şekilde oluşturmanın gayreti içinde olacağız. Ve böylece gelecek nesillerimize yıkım değil yeniden inşayı ve büyük bir medeniyet tasarımımızı miras olarak bırakmayı hedefliyoruz.
Hedefimiz yaşanabilir İzmir, trafik sorunlarını hafifletmiş alt yapı sorunlarını çözmüş hava kirliliği ve çevre sorunlarından arınmış daha güzel bir İzmir’dir. Hedefimiz bir zamanlar Victor Hugo’nun bir zamanlar tarihçi Heredot’un bir zamanlar büyük İskender’in sitayişle bahsettiği o güzel İzmir’i tekrar ihya etmektir.
İzmir tekrar şairlere ilham veren şarkılara konu olan şehir plancıları ve mimarlara örnek olan bir marka şehir olacaktır. İzmir’in kendi değerlerini koruyarak bir dünya şehri olması en büyük hedeflerimizden bir tanesidir.”
“BELEDİYECİLİK ANLAYIŞIMIZDA 4 ANA UNSUR VAR”
Geleceğe yönelik 100 yıllık vizyon planladıklarını ve bunları projelendirdiklerini aktaran Yıldırım, şunları kaydetti: "Bizim belediyecilik anlayışımızda insan-şehir-tabiat arasında bir tercih değil bu değerler arasında bir birliktelik vardır.
İzmir’i günübirlik kararlarla değil 10 yıllık, 30 yıllık, hatta 100 yıllık vizyon ile planlayarak yaşanan imar tahribatının şehrimize verdiği görüntü çirkinliğini yok etmeyi amaçlıyoruz. Şehri güzelleştirmek şehrin ve içinde yaşayanların daha mutlu hale gelmesi en öncelikli hedeflerimiz arasında.
Hayat İzmir, yüzyılın şehircilik hareketi, tam da bahsettiğimiz bu İzmir hayalimizi tamamlayan projelerdir. Belediyecilik anlayışımızda 4 ana unsura çok önem vereceğiz. Bir tanesi katılımcılık, diğeri kültürel belediyeciliğin geliştirilmesi, sosyal belediyecilik anlayışının geliştirilmesi ve çevre dostu projelere önem verilmesi. Bu bağlamda şehrin bugün bir/ 100 binlik planı yok.
1/25 binlik planı yok, 1/5 binlik planı yok. Bir tane 1/25 binlik plan var o da halihazırda plan üzerinde alınan günübirlik kararlarla yönetilmeye çalışılıyor. 1/25 binlik plan bir uygulama planı değildir. Uzmanlar buradadır. Eğer sizin 1/100, 1/5 bin planınız yoksa şehrin gelecek 10 yılını 50 yılını 100 yılını nasıl hayal edebilirsiniz. Bu şehir bugünlere böyle geldi. Bu İzmir’in kaderi değildir.
İzmir’de yapılacak iş çok ama İzmir’de her şeyi yapmakta aynı zamanda çok kolay. Yeter ki bir küresel marka şehir vizyonunuz olsun. Günübirlik taleplere isteklere göre değil uzun vadeli marka şehir gelecek nesillere medeniyet vaat eden bir şehir anlayışıyla İzmir’imizi o eski günlerdeki şanlı dönemine tekrar geri getireceğiz. Biz bunun kararlılığındayız."
“KEŞKE HAYALLERİ OLSAYDI”
Her şeyin hayal etmekle başladığına dikkat çeken Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim projelerimize ‘hayal ürünü’ diyen ve bizim projelerimize ‘biz de düşünmüştük’ diyenlere buradan sesleniyorum. Her şey hayalle başlar keşke sürekli hayal dünyasında yaşamayıp küçük bir kısmını da olsa gerçeğe dönüştürseydiniz.
Marmaray’ı da Sultan Abdülmecit hayal etti, gerçeğe dönüştürmek de bize nasip oldu. Hızlı treni de 50 yıldır birçok siyasetçi vaat etti. Hepimiz hayal ettik ama o hayali de gerçekleştirmek yine bize nasip oldu.
Önemli olan hayalden bir adım ötesine hayalleri gerçeğe dönüştürme aşamasına geçmektir. Bizim projelerimizi biz de düşündük demek bugün ‘geçmiş olsun. Çok geç kaldınız’ demekten başka yapacak hiçbir şey yok.
Siz de düşündüyseniz bugüne kadar hiç değilse yüzde 10’unu uygulasaydınız 141 proje bu güzel şehre armağan ederdiniz. 141 eser armağan ederdiniz o zaman İzmir bugünkü görünümünden biraz daha güzel bir görünüme kavuşurdu diye düşünüyorum.”
“DEPREM OLSA 300 BİN KONUT YIKILABİLİR”
Kentsel dönüşüm konusunun da rantsal dönüşüm gibi anlatıldığını, bunun doğruyu yansıtmadığını söyleyen Yıldırım, “İzmir’de kentsel dönüşümü yanlış anlıyorlar.
Yağmur yağdığında kentin sele dönüşmesi olarak biliniyor. Bizim anladığımız, kentsel dönüşüm kentin değerlerini geleceğe taşıyan kentin marka değerini arttıran ve kenti yaşanabilir bir şehir huzurlu bir şehir haline getiren bir yenileme hareketidir.
Bu yenilemede zorlama yok, bu yenilemede dayatma yok. Bu yenilemede örnekleri yapıp hemşehrilerimizin önüne koymak var ve onların kabulüne göre de devam etmek var. Bunu yapmaya mecburuz. Bunun ötelenmesi demek bu şehirde yaşayan insanların yarıdan fazlasının geleceğini tehlikeye atmak demektir. Boğaziçi Üniversitesi'yle yapılan bir çalışma var.
Orada çıkan sonuçlar çok ürkütücü. 6,5 şiddetinde bir depremde şehrimizdeki 300 bin civarında yapının tamamen yıkılacağından bahsediyor. Bir o kadar hasarlı hale geleceğinden ve binlerce insanımızın can kaybıyla karşı karşıya olacağı gerçeğinden bahsediliyor.
Bu bile tek başına burada siyasi bir takım mülahazalarla şehrin imar sorununu ötelemenin artık imkansız hale geldiğini ortaya koyuyor“ ifadelerini kullandı.
“GENÇLERİMİZ İŞ SAHİBİ OLACAK”
Projelerle kentin gençlerine iş sahaları açılacağına vurgu yapan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim projelerimiz sadece şehri yenileme projesi değil aynı zamanda şehrin ortak mekanlarını ortak değerlerini oluşturmak, şehrin turizmini geliştirme ticaretini geliştirme yerel kalkınmasını oluşturma projeleridir.
35 İzmir 35 projeyle İzmir’in diğer şehirlerle erişimini ulaşımını güçlendiriyoruz. İzmir hayat yüzyılın şehircilik hareketiyle de bir başka şeyi daha gerçekleştiriyoruz o da İzmir’in geleceğe hazırlanmasıdır. Her iki projeyi dikkate aldığımızda 35 projenin tamamlandığında ekonomiye katkısı tam 105 milyar dolar olacak. İstihdama katkısı ise 140 bin kişi olacak.
1414 projesinin de istihdama katkısı 170 bin ve toplam yatırım tutarı da 65 milyar liradır. İşte bu bir şeyi ortaya koydu hem şehrin nesillerimize övünebilecekleri hale getirmek aynı zamanda İzmir’de yaşanan ekonomik durgunluk ve işsizlikteki artışının önüne geçmek.
İnsan bütün çalışmalarımızda işin merkezindedir. İnsan yoksa yapacağınız hiçbir işin anlamı yok. İnsanın mutluluğu eğer göz önüne alınmıyorsa onların rızası göz önüne alınmıyorsa o iş varsın olmasın. Kime lazım. Onun için katılımcı belediyecilik diyoruz ve onun için sosyal belediyecilik diyoruz.
Onun için hizmet belediyeciliği diyoruz ve bu ilkeler çerçevesinde İzmirli hemşehrilerimizin bize gösterecekleri güven ve destek için şimdiden teşekkür ediyoruz.”
Editör: TE Bilişim