Suriye'de neler oluyor?

İnsanlar ölüyor be usta insanlar! Var mı ötesi?

Bir ailenin saltanatı devrilmesin, şatafatı son bulmasın, hükümranlığı devam etsin ya da emperyalist zihniyetlerin o topraklarda da hevesleri kurumasın diye insanlar gözümüzün önünde üçer beşer ölüyor..

Kayıtsız kalamayız, kalmamalıyız..

İnsanlar olarak birbirimize emanetiz, birbirimizden mes'ulüz.. Elbette tüm hesaplar ilahi mahşerde herkesten / hepimizden sorulacak!

Peki ya bu dünyada?

Herşeyi öbür dünyaya bırakırsak; bu dünyanın, bu dünyada yaşamanın, sınavın ne önemi, ne gereği var?

Gözümüzle tanık olduğumuz tüm zalimliği, aklımız ve vicdanımız arasında derin bir muhasebe yapmalıyız.. Kaldı ki, Suriye bizim hemen yanı başımızdadır, sınırımızdadır halk deyimi ile burnumuzun dibindedir..

Komşumuzdur, akrabamızdır, yakınımızdır..

Düşünebilir ve diyebilirsiniz ki, geçmişte bize yanlışları oldu, PKK'ya destek çıktı, bölücü başını yıllarca sakladı, lojistik destek sağladı..

Doğrudur, yapmıştır; yaptı da!

Hükümetler nezdinde mes'eleler, hak aramalar ayrı platformlarda tartışılması gereken hususlardır.. Bugün Suriye'de acı vardır, gözyaşı vardır, sahipsiz kadınlar, yaşlılar vardır, kimsesiz çocuklar ve bedenlerinden akan oluk oluk kan vardır..

Suriye'de Türkmenler vardır, Din kardeşlerimiz vardır; hasıl-ı kelam insan vardır..

Ayrıca hariciye açısından bakacak olursak, yanı başımızda yanan yangından, felaketten etkilenme ihtimalimiz kuvvetle muhtemelen. Dolayısıyla her halikarda ilgi duymalı, bilgi sahibi olmalı, dikkatli davranmalıyız. Bununla beraber diğer Arap ülkelerinde emperyalistler tarafından gerçekleştirilen operasyonların son ayağı olan Suriye'de, rejime yönelik değişikliğin aylardır olumlu ya da olumsuz sonuca bağlanmaması, sürecin gittikçe uzayarak vahşetin artması ve Türkiye'nin vefasız, stratejiden uzak politika güdüyor olması ise ayrıca düşündürücüdür..

Suriye mes'elesinde sergilenen yanlış tutum ve genele yönelik belirsizlik, ABD ve Rusya arasında Türkiye'nin nedensiz bir şekilde sıkışıp kalmasına sebep olmuştur. Bu politikanın acı sonuçlarıdır ki geçtiğimiz hafta Rusya'nın tarihte olduğu gibi yine perde arkasında Ermenileri kışkırtmaları neticesinde kardeş devlet olan Azerbaycan'da beş askerin şehit olmasına yol açmıştır.

Hülasa Suriye ile bağlarımız ne yenidir, ne de kısıtlıdır. Bugün Suriye sınırları içinde kalan topraklarda sayısız emanetlerimiz vardır..

Mesela, Osmanlı Cihan Devleti'nin kurucu Osman Bey'in dedesi Süleyman Şah ile tarih nasıl ve ne şekilde yargılarsa yargılasın ahde vefalı Türk Milleti'nin gönlünde yaşayan / yaşayacak olan Osmanlı Cihan Devleti'nin son Padişahlarından Sultan VI. Mehmet Vahidettin orada, Suriye topraklarında yatmaktadır..
Bu topraklar sahipsiz değildir, kaderine terk edilmemelidir! Ve zulüm asla payidar olamaz sözünün hükmü verilmelidir! Humus için, Kerkük için, Karabağ için, Urumçi için, Batı Trakya için, Hocalı için!

Sence de öyle değil mi ey ademoğlu?