Müteahhitliğin kökeninde ahit vardır. Çok saygın, insanoğlunu insan yapan, şehirleri medeniyet kılan bir sektörden bahsediyoruz. Etik felsefi arka plan ile modern çağdaş teknolojilerin kesiştiği yerde bir sektör insanlığın da lokomotif sektörü olarak hakkettiği yeri almıştır. İnşaat sektörü ilk andan itibaren vardı ve hep olacak. Dolayısıyla inşaat sektörü etrafında bu konuya yaklaşımımız hem ülkemizin kalkınması, hem milletimizin onurlu vakur bir şekilde çağdaş konutlarda çağdaş şehirlerde yaşaması hem de ekonomimizin küresel ekonomik sektörlerle rekabet etmesi bakımından bir sektörden bahsediyorum. Bu sebeple inşaat sektörümüzün en kıymetli temsilcileriyle, küçük ölçekli işletmelerin oranı yüzde 86'yı buluyor, o sektörün temsilcileri de burada. Önce resme batığımızda inşaat sektörü iç ve dış boyutuyla stratejik bir sektördür.
İstihdam bizim dönemimizde yüzde 4,5'tan yüzde 7.4'e yükseldi. Projeleri artık biz kendi inşaat şirketlerimize emanet ediyoruz. Kendi insan gücümüze emanet ediyoruz. Bu büyük projelere her gittiğimde oradaki mühendislerimizin çalışkanlığından, şirketlerimizden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Marmaray, İstanbul-İzmir otobanı hepsi sizin sizlerin o birikimi üzerinden milli projeler olarak gelişmiş projeler. Dışişleri Bakanı olduğum zaman, yurtdışı projeleri takip eder, o projeler etrafındaki yapılacak çalışmaları müzakere ederdik. Başbakan olarak da, Sayın Cumhurbaşkanımızın etkili biçimde yaptığı tarzda, doğrudan meselelerinizle ilgileneceğiz, yurtdışı müteahhitlikte ihtiyaçlarınız neyse bunu karşılama noktasında hiç tereddütünüz olmasın. Bütün bürokratik mekanizmalarla, büyükelçiliklerimizle sizlerin yanında çalışacağız" ifadelerini kullandı.
"İNŞAAT ŞİRKETLERİNİN GÜCÜ BİZİM YÜZÜMÜZDÜR"
Bir inşaat şirketinin herhangi bir yerde aldığı Ekvator Ginesi'nde inşaat şirketinin kongre salonu projesinin 2013 yılının en iyi küresel projesi olarak tanımlandığını belirten Davutoğlu, "Bir anda Afrika'da, Türk müteahhitlik hizmetlerini modern bir proje etrafında tanıttı. Eğer yurtdışında bir şantiye önünde bayrağımızı dalgalandırıyorsa o şantiye bizim için büyükelçilik şantiyesi gibidir. O şantiye bizim büyükelçiliğimizde temsil gücü neyse aynı temsil gücüne sahip olan şantiyelerdir. İnşaat şirketlerinin gücü bizim yüzümüzdür. İnşaat sektörü, reel sektör hepsi birlikte büyük bir entegre ekonomik projenin, makro planlamanın bir parçasıdır. Bu çerçevede özellikle dünyada 250'ye 42 şirketimizin girmiş olması ve bu anlamda da şirket sayısı anlamında Çin'den sonra ikinci olmamız gurur vesilesidir" diye konuştu.
Yurtdışında alınan projenin yüzde 85'inin AK Parti döneminde alındığını belirten Davutoğlu, 2000 yılında ortalama proje büyüklüğü 20 milyon, şimdi ise 88.4 milyon olduğunu ifade etti. Türkiye'nin coğrafya bakımından dünyanın en önemli mekanı olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Türkiye dünyanın en değerli mekanıdır. Körfezin bütün petrolü bize verilse İstanbul'un değerini karşılamaz. Bir tek İstanbul dahi bütün o petrol kaynaklarından çok daha değerlidir, üzerine özenle titrememiz gereken büyük bir hazinedir. Biz, bu hazineyi bir hammadde büyük bir lütuf olarak değerlendirip en iyi şekilde planlamamız lazım" ifadelerine yer verdi.
PSİKOLOJİK BOYUT
Sektör temsilcilerini dinlerken zihninde halkaları birleştirmeye çalıştığını belirten Davutoğlu, "Bir süreçten bahsediyoruz. Mekan ruhunu en iyi planlamayla inşa faaliyetine dönüştürüp ondan da bir şehir çıkarmalıyız. Bir süreçten bahsediyoruz, bir mekan hammaddesini, lütfunu en iyi planlamayla, bir inşa faaliyetine dönüştürüp imar, medeniyet çıkartmaktayız. Beş ana aşamadan bahsetmek istiyorum. Bunun esası güvendir. Birincisi psikolojik boyut, şirketlerimizin çok uzun vadeli projelere gidiyorlarsa bu hükümetlerimize duydukları güvendendir. Şirketlerimiz cesur adımlar atıyorlar. Şirketlerimizin performansı Türkiye'nin itibarıdır. Bütün bu sektörün itibarı tek tek şirketlerimizin itibarlarıyla güçlenir. Bu güven ilişkisini korumak durumundayız" dedi.
MEVZUAT BOYUTU
İkinci alanın 'mevzuat boyutu' olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bu notların hepsi değerlendirilecek. Mevzuat alanında aksama varsa gerekli adımları atmaya hazırız. İmar yasası ile ilgili öngörülebilirlik, kararların kuralların açık ve net olması. Kararlar, kurallar açık ve netse, en doğru kararlar alınır. Öngörülebilir ise sık sık mevzuat değişiklikleriyle bir anda kurallar farklılaşıyorsa kamu kesimi de sizlere gelecek müşteriler gelebilir. Mevzuat çerçevesinde ikinci görevimiz, bürokrasinin basitleştirilmesidir. Biz, üzerimize düşeni yapacağız. Şu ana kadar kamunun 31 Aralık itibarıyla karayolu ve ulaştırma alanında hiçbir müteahhide borcu yok. Biz size şunu taahhüt ediyoruz, kamu size ödeneklerinizi verecek. Sadece bir projeyi alarak, düşük teklifler vererek, tekrar tekrar yeni düzenleme talep etmeye başladığımızda güven sarsılmaya başlıyor. Bu konuda dile getirdiğiniz her mesele tarafımızca değerlendirecek" şeklinde konuştu.
İNŞAAT İMAR SÜRECİ
Davutoğlu, üçüncüsünün inşaat imar süreci ile ilgili olduğunu belirterek, "En büyük eksikliğimiz müşavirlik şirketleriyle ilgili. Müşavirlik şirketlerimiz gelişmezse tabiri caizse işin kremasını eksik etmiş oluruz. Bu konuda arkadaşlarımızın yaptığı değerlendirmelere tamamıyla katılıyorum ve bu alanın gelişmesi için de ne destek gerekiyorsa vermeye hazırız” dedi.
İş sağlığı ve güvenliği meselesine dikkati çeken Davutoğlu, en fazla iş kazalarının inşaat sektöründe olduğunu bunun da eski usul çalışmalardan kaynaklanan unsurlar olduğunu ifade etti. Bu konuda inşaat sektör temsilcilerinden destek beklediklerini belirten Davutoğlu, küçük işletmeleri de içine alacak bir eğitime ihtiyaç olunduğunu anlattı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM ALANI
Dördüncü önemli alanın 'kentsel dönüşüm alanı' olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Türkiye'nin dünyanın en güzel şehirlerine sahibiz. İmar mimari boyutu söz konusu olan sanat eseri yapmaktır” diye konuştu.
İnşaat sektörü bildirgesini okuyan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bütün inşaat sektörü temsilcilerine ifade ediyorum, 'Buradaki her bir kelimenin altına imza atıyorum'. Bu bildirgeyi hükümet bildirgesi olarak görüyorum. Yarın, 25 sektörel dönüşüm programının kalan 7'sini açıklayacağım. Bu yedisinden birisi kentsel dönüşüm programı. Kentsel dönüşüm, tarihi dokunun ve mekanın korunması için zaruridir. Bunun içinden bir elması işler gibi işlemek sizin göreviniz. Kimse burada hükümetin ve inşaat sektörünün hedeflerini karşılık içinde değerlendirmesin. Gelecek nesillere, Mimar Sinan'ın inşa ettiği gibi şehirler inşa edeceğiz.
Bu çerçevede imar yasası ile ilgili Babacan ve diğer arkadaşlarımızın yaptığı sunumlar çerçevesinde bunu sizinle istişare yapacağız. Bu kesinlikle bir rant vergisi değildir. Arazi ve mülk edinmiş vatandaşımızın zamanla orada kazandığı değerin vergilendirilmesi değildir. Sadece, var olan imar planı istisnai olarak bir taleple bir imzayla bir değer artışı sağlanmışsa işte orada devreye girecek husustur. Hem etik hem de ekonomik boyutu olan bir husus. Aynı yerde, bireysel bir taleple emsal artışı, yan taraftaki başka arsaya verilmemişse büyük bir eşitsizlik yapılıyor demektir. Bir imzayla artacak olan değer artışı söz konusudur. Herhangi bir şeklide bir sektör temsilcisinin, bir arkadaşımızın kanaati olursa daha yapıcı bir teklifi olursa bu tasarı ile ilgili olarak sizlerin görüşlerinden de istifade edilerek nihai şekli kazanacak.
Belediyelerimiz, inşaat sektörü temsilcileri ile Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde başlayan bir çalışma uzun dönemden sonra gündeme getiriliyor. Herhangi bir şekilde haksızlık söz konusu olmayacak. Arsa ve mekan sahibi düşüş sebebiyle zarara uğrarsa kamunun aldığı kararla onu da tazmin edecek düzenleme getirilecek. İşin adaleti budur, bunu birlikte gerçekleştireceğiz."
Başbakan Davutoğlu, beşinci boyutun 'stratejik boyut' olduğunu anlatarak, küresel rekabette yurtdışı müteahhitlik hizmetlerine her türlü desteğin verileceğini ifade etti.
KONUT HESABINA KATKI MÜJDESİ
Konuşmasına vatandaşa müjde vererek son veren Başbakan Davutoğlu, "Konut kredilerinde ilk mecburi olarak yatırılan yüzde 25'i peşinatı biriktirmek için açılan her hesaba devlet yüzde 15-20 nispetinde katkıda bulunacak. Yani şu, çeyiz hesabı ilan etmiştik aile ve sosyal hayatı koruma programında. Doğan bir çocukta aile ilerde evlenmesi için veya bir yaştan sonra hesap açıp para biriktirmeye başlarsa 18 yaşına geldiğinde onun yüzde 15'ini devlet verecek dedik. Benzer şekilde, konut edindirme esnasında 'konut almak için para biriktiriyorum' diyen bir vatandaş sizden konut almak için para biriktirmeye başlarsa bir hesapta ne kadar biriktirmişse devlet ona yüzde 15 katkıda bulunacak, konut alma şartıyla açılan hesaba" ifadelerine yer verdi.
Editör: TE Bilişim